|
Hangi ittifak daha yararlı?
'Tarih'
suya yazılan levhalar değildir. “
Zaferler
” ve “
Bozgunlar
” gibi, ittifakların kuruluş ve yıkılış hikâyeleri de öğüt veren gerçeklikler. Tarihte her devletin müttefikleri olmuştur. Durumlar iki veya daha fazla devlet arasında ittifak yapmayı gerekli kılabiliyor. Öte yandan komşu devletler arasındaki ittifaklar bölgesel barışın tahakkuk etmesini de kolaylaştırıyor.


İttifakların en yaralayıcı olanıysa, müttefikleriniz tarafından aldatılmak veya satışa getirilmek. 1962'de

ABD

ve

“Sovyetler Birliği

” arasında çıkan

“Küba Füze Krizi

” müzakerelerinde “

NATO

”da müttefik olduğumuz ABD tarafından gizlice satışa getirildiğimizi hiç unutmadık. ABD ile bugün yaşadığımız sorun, ittifakın güvenirliliğini çok ciddi biçimde zehirliyor. Hiç kuşkusuz, bir devlet kendini güvende hissetmek için ittifak yapar. ABD'nin dış politikasını hacir altına alan “

Pentagon

”un Suriye'de “

PYD

” ile yürüttüğü işbirliğiyse müttefiklik ilişkisi ile bağdaşmadığı gibi ülkemizin güvenliği açısından da çok tehlikeli bir sürecin önünü açıyor.



İçinde yaşadığımız coğrafyanın siyasî ve ekonomik koşulları bölge ülkelerini emperyalist güçlerle zehirli ittifak seçeneklerine yöneltiyor. Meselenin özü, bu koşulları değiştirmek ve bölge ülkeleri arasında her bir ülkenin esenliğine hizmet eden işbirliklerini hayata geçirmekte yatıyor. Hem bölge devletlerinin kendi aralarında, hem de her bir devletin kendi halklarıyla barış içinde yaşamayı sağlamalarıyla emperyalist güçlerin tasallutundan kurtulmak mümkün.



Bölge dışı emperyalist güçlerle yapılan ittifakların gerçekte hiçbir bölge ülkesine faydası yok. Sonuçta, “

onlar ortak, biz pazar

” oluyoruz. Misal, Suudi Arabistan ile ABD arasında 100 milyar dolarlık yeni silah anlaşması. Bu anlaşmanın gerçekleşmesi halinde ABD'nin Suud-i Arabistan'a son 10 yılda yaptığı silah satışı 300 milyar doları geçecekmiş. Suud-i Arabistan bu kadar parayı “

İran tehdidi

”ni gerekçe göstererek silahlara yatırıyor. İran dahil diğer bölge rejimlerinin savunma harcamalarını hesaba kattığımızda bu tutar trilyonlarca dolara ulaşıyor.



Tarih, emperyalist güçlerle yapılan ittifaklara güvenilemeyeceği hususunda da öğüt veriyor. Mısır'lı gazeteci

Muhammed Hasaneyn Heykel

, “

Soğuk Savaş

” döneminde “

Sovyetler Birliği

”yle savunma ittifakı yapan Mısır'ın zor zamanlarda maruz kaldığı muameleyi “1

973 Arap İsrail Savaşı ve Ortadoğu

” kitabında anlatır. Buna göre, Moskova Mısır'a vaat ettiği silahları hem zamanında teslim etmemiş, hem eksik vermiş. Moskova, Mısır'ın talep ettiği savaş uçaklarının İsrail'in elindeki ABD uçakları karşısında yetersiz kalan alt modellerinden verdiği gibi ayrıca İsrail'i de bilgilendiriyor imiş. Moskova Rus uçaklarının Mısır'a geldiğini ABD'ye haber veriyor. Tabii ABD de İsrail'e. Güyâ gizlice Mısır'a gönderilen uçakların teknik bilgisine İsrail böylece vakıf oluyordu. ABD de, müttefiki olan İran'a silah satışlarını Ruslara bildiriyor. Heykel'in ifadesiyle, 'süper güçler' arasındaki '

oyun

', böyle oynanıyordu.



Mısırlılar Sovyetler Birliği'nden

“ABD-İsrail ittifakı

” gibi bir ittifak beklentisi içinde olmuşlar ama hep hâyâl kırıklığına uğramışlar. ABD ve Sovyetler Birliği aralarında gizlice anlaştıkları için Mısır İsrail'le savaşında ne zaman galibiyete yaklaşsa ateşkes yapmak zorunda bırakılmış. Heykel'e göre Moskova bu tutumuyla

Enver Sedat

'ı adeta ABD'nin kucağına itmiş. Zira ABD Mısır'daki '

Sovyet nüfuzu'

gerekçesiyle İsrail'e destek verdiğini savunuyormuş. Tabii bu da aldatmacaydı. Sedat Moskova'dan koptu, İsrail'le hayatına mal olan “

Camp David anlaşması

”nı bile imzaladı ama ABD'nin İsrail'e desteği son bulmadı.

#Tarih
#ABD
#İran
7 yıl önce
Hangi ittifak daha yararlı?
Kolonyalizm, oryantalizm ve Avrupa’nın taşralaştırılması
Örgütlü kötülük
Terör, hukuk ve dış politika
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?