|
Kapana kısılmış bir dünya..

Pakistan eski Genelkurmay Başkanı Mirza Aslan Beg''in "Timetürk"te "Pakistan: Mezhep ayrılığımız" başlıklı yazısını okudum.

İç kanatan yazının girişi şöyleydi:

"Müslüman dünyadaki mezhebi bölünme geçmişte çok ciddi çatışmalara neden oldu. Bu zayıflığı istismar eden dış güçlerin etkisiyle son 30 yıldır, can almaya devam ediyor. Konudan uzun zamandır muzdarip Afganistan, Irak, Lübnan Filistin''i ve Pakistan''ın yanına, Yeni Büyük Oyun''un başladığı Bahreyn de ekleniyor. Büyük resimde, son 30 yıl boyunca mezhepçilik ''iki güç ekseninde'' gelişti. Tüm Asya bölgesinin güvenlik parametrelerini belirleyen bu güçler, Peştu ve Şia Güçleri. Bu ''güç odakları'' Mezhebi Tektonik Tabakalar olarak adlandırılabilir. Eğer bu tabakalar çarpışırsa, tüm dünya barışının dengesini bozacak bir durum ortaya çıkabilir. Eğer birleşirlerse yeni bir barış ve birlik çağı oluşacaktır."

General Beg''in verdiği bilgiye göre son otuz yılda Afganistan, Pakistan, İran ve Irak''taki savaşlarda 6 milyon Müslüman yaşamını yitirmiş..

Pakistan''da Şiiler ve Sünniler birbirini öldürüyor, keza Irak''ta durum farklı değil.

Pakistan ve Irak''ın mabetlerinde bombalar patlamaya devam ediyor.

Libya''da Kaddafi''nin hırsı yüzünden insanlar ölüyor, Körfez''de ve Yemen''de Şii-Sünni çatışması ihtimalinden söz ediliyor.

Heryerde bir kavga, bir niza, her yerde kan ve gözyaşı..

Kabilecilik, aşiretçilik, mezhepçilik, kavmiyetçilik iliklere işlemiş.

* * *

Diktatörler yüzünden İslam dünyasını teşkil eden halklar arasında sağlıklı iletişim kurulamıyor.

Kendi dininizden olan insanlarla oturup şöyle adamakıllı muhabbet edemiyorsunuz.

İnsanlarda bir tedirginlik, bir korku, hiçbir şeyi açıklıkla tartışamıyor aydınlar, akademisyenler, hatta din adamları..

Bu dünyanın gençleri gelecekten ümitsizler ve milyonlarcası kapatıldıkları kapanların dışında bir dünyayı tasavvur bile edemiyorlar.

Türkiye''mizin bu ülkelerde ilgi çekmesinin nedeni, kendi ülkelerinde tanık olmadıkları özgürlüklere sahip bulunmamız.

Bu dünyanın gençleri için -ayrımcı politikalara rağmen- Batı dünyası bir cennet görünüyor..

Daha Batı kıyılarına varmadan binlercesi azgın dalgaların arasında yitip gidiyorlar, yüreklerinde bir avuç umutla birlikte.

Kendilerini özgürce ifade edemeyen insanların aradığı tek bir şey var, "insan haysiyeti"ne sahip olmak.

* * *

Geçenlerde emekli olmuş tecrübeli bir Arap diplomatla sohbet ediyorduk..

Bu ülkelerin zenginliklerinin nasıl yağmalandığını, iktidar mevkilerinin nasıl eşe dosta peşkeş çekildiğini anlattı.

Mesela yüzölçümü Silivri kadar bir Arap ülkesi Batı''dan milyarlarca dolar tutarında savaş uçakları almış..

"Jet daha pissten havalanır havalanmaz bir başka ülkenin hava sahasına giriyor" dedi.

Libya''da milyonlarca dolar verilerek satın alınan uçakların hangarlarda çürüdüğünü bizzat gözleriyle görmüş.

Kendi saltanatları devam ettirmek için halkın parasını silah kartellerine akıtmışlar da akıtmışlar.

İşte o uçaklarla kendi şehirlerini vuruyor Kaddafi, silah aldığı ülkelerin uçakları ise kendisini vuruyor.

Saddam Hüseyin''in başına da aynısı gelmemiş miydi?

Kendisi gitti ama ülkesi işgal altında hala, ölen yüzbinlerce masum insan da cabası...

Yani, yüzümüzü nereye çevirsek, karanlık.. Bu karabasandan kurtulmalı, bu kapandan çıkmalı İslam dünyası..

İnsan haysiyetini esas alan, kamu kaynaklarını halkın yararına kullanan, hak ve özgürlükleri tanıyan rejimler kurulmadıkça bu karabasan sürecek.

Bu karabasan sürdükçe, bizim de ruhlarımız kararıyor.

Fitnenin dikalası..

Kalbini kin ve nefret le doldurarak körletmiş "Terry Jones" adındaki bir Amerikalı papazın Kur''an-ı Kerim yakmasının bedelini masum insanlar ödüyor. Bu cürümü işleyen şahsın "din adamı" kisvesine bürünmüş olması meseleyi daha da derinleştiriyor. Ne yapmak gerekir, bilemiyorum ama bu akılsız tiplerin yaktığı fitne ateşinin üstüne körükle gitmemek gerekiyor. Adam zaten amacının tahrik etmek olduğunu itiraf ediyor. Eğer dünyada "ağır tahrik suçu" diye bir şey varsa, bu adamdan daha iyi bir örnek bulunamaz.

Daha önce yaptığı "Fitne" belgeseliyle benzer bir tahrik girişiminde bulunan Hollandalı bir politikacı da ziyadesiyle kızışmış ortama "bir benzin de ben dökeyim" diyerek yine zuhur etmiş.. "Geert Wilders" adındaki bu ırkçı ve gözünü kin bürümüş Hollandalı şimdi de Sevgili Peygamberimiz''i akıl hastası olarak gösteren "Fitne-2" adıyla bir belgesel çektiğini açıklamış..

Böylece kendi fitnesini belgeleyerek tarihe adını yazdıracağını umuyor bu hasta ruhlu adam.

Zaten belgeselin adını "Fitne" koymuş ve yaptığı işin ne anlama geldiğini bildiğini saklamamış. Fitne-fücur deyiminin en uç anlamıyla müsemma olan bu adamların işlediği cürümlerin elbette peygamberimiz Hazreti İsa''ya tertemiz şekilde bağlanmış bulunan İsevilerle hiçbir ilgisi ve ilişiği yok. Biri siyasetçi, diğeri papaz kisvesine bürünmüş bu adamların ne yapmaya çalıştıkları çok açık.

Wilders adındaki bu fitnebaz adam Kur''an-ı Kerim''in Hollanda değerleriyle bağdaşmasının mümkün olmadığını söylemiş daha önce. Hollandalıların günahını almayalım, ama Kur''an-ı Kerim''in bu adamın değerleriyle hiçbir şekilde bağdaşmadığı aşikar. Aslında Kur''an-ı Mübin bu gibi adamlar için çetin bir imtihan vesilesi. Okurlar anlamazlar, dinler ama işitmezler, kör ve sağır olmuşlardır da bilincinde değillerdir. Bu fitnebazları saplantılı ruh halleriyle başbaşa bırakmak daha doğru olmaz mı?

Sevgili Peygamberimiz için Kur''an-ı Kerim''de "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeci, uyarıcı ve izniyle Allah''a davet eden bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik" buyuruluyor. Bir başka ayette ise, "Biz seni ancak âlemlere rahmet olsun diye gönderdik" deniliyor. Rabbimiz yine Kur''an''da "Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah''ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir" diye seslenmiyor mu bize?

Wilders gibi adamlara değil tabii ama İsevi kardeşlerimize her zaman söylediğimizi söylemeye devam edeceğiz. Peygamberimiz Ehl-i Kitap devlet başkanlarına gönderdiği mektuplara Ali İmran Suresi''nin şu ayetlerini eklermiş:

"De ki: Ey geçmiş vahyin izleyicileri! Sizinle bizim aramızdaki şu ortak ilkeye gelin: Allah''tan başka kimseye kulluk etmeyeceğiz, O''ndan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacağız ve Allah ile birlikte insanları rab edinmeyeceğiz. Ve eğer yüz çevirirlerse de ki: Şahit olun ki biz kendimizi O''na teslim etmişiz!"

Başka söze hacet var mı, bilemiyorum.

13 yıl önce
Kapana kısılmış bir dünya..
Siyasal İslam"ın sonu mu?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir