|
Merhamet günleri

Dünyanın hiçbir yerinde etleri yenilebilir hayvanlar, ecelleriyle ölüme terkedilmemektedir.

Her gün et yiyen insanlar, yedikleri etin daha önce bir canlıya ait olduğunu düşünmezler de, nasıl olur da kurban bayramı geldiğinde yedikleri etin bir canlıya ait olduğunu düşünürler ve birdenbire şefkat ve merhamet damarlarının kabardığını hissederler? Sanki daha önce yenmiş olan et, bir hayvanın gövdesinden elde edilmiyor da, ağaçta yetişiyordu? Veya kasap vitrininde durup dururken hasıl oluyordu?

Demek ki, iki et arasında bir farklılık olduğu ortaya çıkmaktadır. Kasaptan alınarak yenilen et, doğrudan doğruya, kişinin gıda ihtiyacının tatminine matuf bulunurken; kurban bayramında Allah rızası için kesilen hayvan, et, yemin etme maksadını aşan bir gayeye matuf olarak kurban edilmektedir. Ve kurban kesimi et elde etmek için icra edilmemekte, fakat onu aşan bir gayeye yönelik olarak ifa edilmektedir. O gaye de, Allah rızası doğrultusunda kan akıtmaktır. Böyle bir gayeye yönelik olarak eda edilen bu işlem, hasıl etmek istediği neticeye ulaşmakta ve insanlar, daha önce et yerken şefkat ve merhamet hislerinden âri olarak etlerini yerlerken Kurban Bayramı''nda, bu tür hislerle meşbu bulunmaktadırlar.

Bazılarının ileri sürdüğü gibi, kurbanın birincil ve doğrudan maksadı, "protein" elde etmek değildir. Şayet maksat bu olsaydı, proteini elde etmek için başka yollar da bulunabilir ve bu yolların arasına "kurban" olayı katılmadan da maksada ulaşılabilirdi.

Asıl maksadın, Allah''ın rızasını istihsal etme sadedinde hayvan kurban etmekle, insanın fıtratında meknuz bulunan kan dökücü (Bakara: 30) mizacının uygun yollarla ve ençok fayda elde edecek biçimde yatışmasını sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Bu neticeye ulaşıldığını, kurban kesen milletlerin davranış biçimiyle, kurban kesmeyen milletlerin davranış biçimleri arasında oluşmuş bulunan farktan görmek de mümkündür. Dr. Ali Murat Daryal''ın belirttiği gibi, kurban kesen milletler munis, şefkatli, merhametli olurlarken ve onların bu halleri hem günlük yaşantılarında, hem sporlarında, hem savaş halinde ortaya çıkarken; kurban kesmeyen milletlerin mizacı kan/ateş/ölüm üçgeniyle ihata edilmiş bulunmaktadır. Fakat ne gariptir ki, kan/ateş/ölüm üçgeni üzerinde oturup oradan etrafa kan/ateş/ölüm saçanlar, şefkat ve merhametle meşbu bulunanlara, şefkat ve merhamet öğüdünde bulunabilmekte ve bu öğütlerinin dinletilmesini sağlamak için de kudurmuşçasına etrafa saldırabilmektedirler!

Dünyanın hiçbir yerinde etleri yenilebilir hayvanlar, ecelleriyle ölüme terkedilmemektedir. Bunun belki tek istisnası olan Hinduların ineği tabu görmeleri de, et yiyenlerce de, yemiyenlerce de istihzayla karşılanmaktadır.

Kurban hayvanının acı çekeceği yolundaki iddialar da safsatadır. Hayvan, kesilinceye kadar kesileceğini bilmez; kesildikten sonra da kesilmiş olduğunu.. Onların yerine geçerek düşünme (antropomorfizm), son tahlilde insana raci bir düşünme biçimidir ve nesnesini (hayvanı) ilgilendirmez. Ölüm fikri insana mahsus olduğu gibi, ahiret ve istikbal fikirleri de insana mahsustur; hayvanların bu tür fikirleri ve kaygıları yoktur, bu bakımdan onlar adına duygusallığa kapılmak abesle iştigal olur.

24 yıl önce
Merhamet günleri
Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat
Kara dinlilerle milletin savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm