|
Nuri Bey’lerin ortak kaderi..
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ülkenin iş gücü kaynakları sınırlıydı. “
Balkan savaşları
”, “
Birinci Cihan Harbi
” ve “
Milli Mücadele
”de Anadolu nüfusunun dörtte birini kaybettik. Sakat kalanlar ayrıca yekûn teşkil ediyor. Bu yüzden Türkiye fiziki gücünü artırmaya çalıştı. Gözler Türkiye'nin üzerinde olduğundan savunma sanayii temkinli ve ağır aksak ilerliyordu. Bu temkinlilik yer yer ihmallere, yer yer de dışardan gelen ve içinde ikaz barındıran telkinlere açık hale geldi. Kayseri'de gömüldüğü söylenen Alman savaş uçakları galiba bununla ilgili.


İddia şu: “

İkinci Dünya Savaşı

” sırasında Türkiye Almanya'dan 72 savaş uçağı aldı. Bazı parçaları Türkiye'de üretilen uçaklardan 50'si Kayseri'ye gitti. 1947'de ABD ile yapılan bir anlaşma sonucunda bu uçaklar envanterden çıkarıldı. Kayseri'deki uçaklar da 2'nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'nın ön bahçesinde toprağa gömüldü. “Akademik Yıl Açılışı”ndaki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan da milli savunmayla ilgili önemli girişimleriyle tanınan

Nuri Killigil

ve

Nuri Demirağ

'ı rahmetle anarak şunları söyledi:



Şu anda bizi uçağımızı yaptırtmamak için ellerinden geleni yapanlar var. Niye? Türk milleti kendi uçağını kendisi yaparsa, kendi insansız hava aracını yaparsa, zırhlı taşıyıcılarını kendisi yaparsa, tankını, topunu kendisi yaparsa bu milletin önünde durulmaz diye düşünüyorlar.



1918'de “

Kafkas İslam Ordusu

”nun kumandanlığını yapan

Nuri Killigil Paşa

Cumhuriyet döneminde Haliç Sütlüce'deki fabrikasında Milli Savunma Bakanlığı için harp malzemesi üretiyordu. 1949'da fabrikada meydana gelen esrarengiz bir patlamada can verenler arasında Nuri Paşa da vardı. “

Filistin davası

”na yakınlık duyan Nuri Killigil İsrail'le harp halinde olan Mısır'dan yüklü bir sipariş almıştı. Bu yüzden patlamanın arkasında İsrail'in veya milli savunma sanayiinin gelişmesini istemeyen dış güçlerin yer aldığından kuşku duyuluyordu.



Meşhur müteşebbislerimizden Nuri Demirağ'sa 1930'larda yerli uçak üretmeyi kafaya koydu. Bu girişim 1940'ların başında semeresini verdi. Beşiktaş'taki fabrikadasında üretilen uçaklar deneme uçuşlarını başarıyla geçti. Nuri Bey Yeşilköy'de kurduğu hava okulunda pilot da yetiştiriyordu. 1942'de “

Preveze Zaferi

”nin 404. Yıldönümü vesilesiyle

Barbaros Hayrettin Paşa

'nın türbesi önünde Demirağ'ın 9 uçağı hava gösterisi yaptı. İstanbul halkı gösteriyi coşkuyla izledi. Uçaklar 3.5 saat havada kalabiliyor, saatte 325 kilometre hız yapabiliyordu. 1944'te 6 kişilik ilk yolcu uçağı İstanbul-Ankara ve İstanbul-İzmir deneme seferlerini yaptı.



Bu girişim uçak pazarını elinde tutan büyük güçlerin dikkatini çekti. Amerikalı uzmanlar uçakların deneme uçuşlarını bizzat izledi. Demirağ'ın uçakları savaş zamanında bombardıman uçağı olabilecek nitelikteydi. Rivayete göre Mısır'dan bir askeri heyet fabrikayı ziyaret ederek sipariş vermişti. Yurt içinde sipariş alamayan, üstelik ağır istimlak kararlarına maruz kalan Demirağ'a yurt dışı satışlar için izin de verilmedi. Uçak sanayiini güçlendirmek için çırpınan, bu yüzden başı beladan kurtulmayan Demirağ 1944 sonlarında üretimden vazgeçtiğini ilan etti.



“1940'lar Türkiyesi

”nde Demirağ ve Killigil'in kaderi savunma sanayiine ilişkin girişimlerle çakışıyordu. Bu uğurda Killigil hayatını kaybederken, Demirağ'sa yalnız bırakıldı. Necmettin Deliorman'ın 1957'de Demirağ ile ilgili hazırladığı kitaptaysa şu ilginç cümle yer alıyordu:



“Yavrusunu boğan analar gibi Demirağ'ın bu feragatli teşebbüsünü baltalayanlar ve aynı yolda devamda ısrar edenler sadece tarih ve millet huzurunda değil, bizzat kendi vicdanları karşısında da mesul ve muzdarip olacaklardır.”



#Balkan savaşları
#Barbaros Hayrettin
#Nuri Killigil
7 yıl önce
Nuri Bey’lerin ortak kaderi..
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset