|
Tarihin bittiği yerde başlıyor tarih..

Artık müridi bile kalmamış olan "tarihin sonu" tarikatinin mühürlenip raflara kaldırılmasının tescilidir Arap Devrimi..

Tarihin bittiği yerde başlıyor bir başka tarih.

Seçenekler tarihin her anında insanlık ailesinin önünde belirmiştir.

Derdi halk eden Rabbimiz şifasını da derdin içine koymuştur.

Şifayı arayıp bulmak ise insanın boynuna yüklenmiş bir borçtur.

"Tarihin sonu geldi" diyen Neo-con''lar gerçekte bize kendi kıyametlerini yaşatmak isteyenlerdi.

İnsan tarihin bittiğine inandığı anda kendini kaybeder,sonrası kaos ve dehşettir.

Oysa insan, fıtrat icabı, canlılar arasında her hal ve koşulda kendi türünü bilinçle devam ettirebilen yegane varlık.

Doğayla savaşan ve onu alt etmeye yeltenen bir başka varlık henüz bilmiyoruz.

"Umut yok" denildiği bir sırada kendi diktatörlerini alaşağı etmek için ayağa kalkan Arap halkları insanın haysiyetini kazanma eyleminden asla vazgeçmeyeceğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Tarihin bittiği yerde başlıyor şimdi tarih..

Tahrir Meydanı''nda "Mübarek git artık" diyenlerin üzerine develerin sürüldüğü anda, Bahreyn''in simgesi İnci Anıtı''nın yıkıldığı anda, Tunuslu seyyar satıcının kendini yaktığı anda, Bingazi''de bir evin çatısına Ömer Muhtar''ın posterinin asıldığı anda, Dera''lı çocukların duvarlara "hürriyet" yazdıkları anda başladı bu tarih.

Bu bir başlangıç.

***

Arap devrimi bir müslüman devrimi, bir insanlık devrimi halini aldığında asıl anlamını kazanacak.

İnsanlık haysiyetini temel alan bu devrim, bir Arap delikanlısına kulağına ne fısıldıyorsa, bir Rus delilanlısına da, bir Çin delikanlısına da, bir Alman delikanlısına da, bir Peru delikanlısına da aynı sözleri fısıldıyor.

Bırakın Arap Devrimleri devrim midir, değil midir diye tartışsınlar, devrim çoktan başladı.

Tarihi bittiği yerde yeniden üreten bu devrim, yeni bir dünyanın kapısını aralamıyorsa zaten hiçbir şey değildir.

"Hürriyet ve haysiyet" diye meydanlara dökülenlerin üzerine kurşun yağdıranlar çok iyi biliyorlar nasıl bir devrimle yıkılıp gideceklerini..

Hiçbiri de kalkıp "haydi bakalım Halep ordaysa arşın burada" diyemedi.

Parlamentolarında kendilerini alkışlatanlar halkın karşısına çıkmayı göze alamıyorlar..

Bu yüzden hırçınlaşıyorlar, bu yüzden kurşun yağdırıyorlar kendi haklarına.

Fakat bu öyle bir devrim ki bütün yalanları dolanları süpürüp atıyor..

Güneş doğduğunda kandiller söner..

İşte Devrimin gerçekliği karşısında sahte gerçeklikler birer birer yok oluyor..

***

Şu veya bu nedenle diktatörlere yol veren güçler şimdi elbirliğiyle ağız değiştirdiler..

Herkes bilsin ki kendi yıkımını içinde taşıyor bu destek.

Çünkü sadece kendi devrimini değil, Batı''nın kendi devrimini de tetikliyor bu devrim.

Ve devrim bulaşıcıdır.

Arap devrimleri dünyanın haysiyet düşkünlerini buluşturuyor..

Bir karanfil gibi elden ele dolaşıyor haysiyet bayrağı.

Edip Cansever''in "yerçekimli karanfil" şiirinde seslendiği gibi içimize bir karanfil düşürüyor Arap devrimleri.

"Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte

Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel

O başkası yok mu bir yanındakine veriyor

Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle

Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil

Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk

Birleşiyoruz sessizce."

"Sağcı" diye bildiklerimiz "gizli CHP''liler" miydi ?

Süleyman Demirel''in fahri biraderi, Ergenekon Sanığı Prof. Mehmet Haberal''ın ismi hiçbir zaman CHP''yle birlikte anılmazdı.

1991''de DYP''den milletvekili adayı da olmuştu yanlış hatırlamıyorsam..

CHP''nin eski kalelerinden, işçi kenti olan Zonguldak''dan CHP milletvekili adayı şimdi Prof. Haberal.

Zonguldak sol işçi hareketinin önemli isimlerinden, eski marksist liderlerden Doktor Hikmet Kıvılcımlı''nın yoldaşlarından "Zihni Baba"nın oğlu Kıvılcım Kemal Anadol ise liste dışı.

Aynı şekilde 1980 öncesinde Adalet Partisi''nde siyasete atılan, DYP ve ANAP eski milletvekili Turhan Tayan da CHP'' listesinde kendine yer bulabildi.

Tayan''ın aday adaylığı Bursa CHP örgütünde tepkiyle karşılanmıştı.

CHP''liler Tayan''ın önceki dönemlerde CHP''lilere ilişkin söylediği sözleri gündeme getirmişlerdi.

Enver Aysever''i istifa ettiren bu çelişkileri, "CHP artık gerçek anlamda sosyal demokrat bir parti olmaya doğru gidiyor" diye yorumlayabilir miyiz ?

"Demokrat Parti" genel başkan yardımcılığı yapmış bulunan ve adı bu partinin genel başkan adayları arasında geçen Aytun Çırağ''ın CHP''den aday gösterilmesine ne demeli peki?

Gerçi DP Genel Başkanlığına namzet olarak gösterilen Süheyl Batum''un birden bire CHP Genel Başkan Yardımcılığı''na getirilmesinden sonra bu olanların ne kıymeti var denilebilir tabii.

CHP sosyal demokrat parti olacaksa, Ercan Karakaş''ın, Murat Karayalçın''ın muhakkak listede olması gerekmiyor muydu?

Mesut Yılmaz''a yakınlığıyla bilinen ve hatta bu partiden milletvekili seçilen Aydın Ayaydın da CHP listesinde.

Milletvekilliği yaptığı dönemde CHP''lilerle sert tartışmalar yapan Ayaydın''ın CHP''den aday gösterilmesi ilginç bir gelişme tabii.

Aslında bütün bu gelişmeler CHP''nin ne yönde değiştiğini ve ne tarafa doğru açıldığını göstermekten ziyade çok daha başka nedenlere dayanıyor olmalı.

Açıkçası kafa karıştıran bir liste var ortada..

"Sosyal demokrat çizgiye doğru bir seyir var" dediğinizde, öyle isimler var ki listede, diyemiyorsunuz.

"CHP o eski CHP" de diyemiyorsunuz, Önder Sav, Onur Öymen, Şahin Mengü gibi köklü CHP''liler liste dışı bırakıldı çünkü.

Süleyman Demirel''in Prof. Haberal''ın milletvekili seçilmesi için ricacı olduğunu bizzat CHP''liler dile getiriyor.

Acaba "hangi partiden olursan ol, yeter ki bizden ol kulübü"nün biraderlerarası bir dayanışmasıyla mı yüz yüzeyiz?

Yoksa bizim "sağcı" olarak bildiğimiz isimler gerçekte birer gizli CHP''li miydiler?

Öyle ya Demirel''in en mutemed adamlarından Hüsamettin Cindoruk bile CHP''nin emrine girmekle suçlanmamış mıydı?

13 yıl önce
Tarihin bittiği yerde başlıyor tarih..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi