|
Turnanın gözcülüğü...
Büyük güçler “oyun planları” yaparlar ve uygularlar. Bazen bu oyun planları “süreçler” halinde işler ve tamamlanıncaya kadar aradan uzun yıllar geçer. Bazen süreçler hızlı işler ve kısa sürede şok edici sonuçlar ortaya çıkar. Beklenmeyen olur, öngörülmeyen gerçekleşir, hesaba katılmayan bir faktör belirleyici nitelik kazanır. Herhangi bir zaman kesitinde yapılan bir hamle bir diğer hamleyi getirir ve “dünyada olan her şey olması gerektiği biçimde olmaktadır” sözünü haklı çıkarır. Bütün bunlar insan eylemlerinin tabii sonucudurlar.

Bir 'gösteri' veya' temsiller dünyası'nda yaşıyoruz. Şiddet eşliğinde süren bu temsiller çoğun yanıltıcıdırlar. Hakikat ise bu karmaşık temsiller dünyasının arkasında gizlidir. “Feraset” ise olan-biteni kendi bütünselliği içinde görmeyi sağlar. Ferasetle olaylara bakamazsanız, temsillerin arkasında gizlenen oyun planının sadece figüranı olursunuz. 1071'de “Malazgirt Ovası”nda kilit mevkideki Bizans genarelleri imparatorları Romanos Diogenes'i yüzüstü bırakıp kaçtılar. Nefislerine yenik düştükleri için Diogenes'in imparator olmasını içlerine sindirememişlerdi. Bu yüzden Malazgirt'te kaybetmeyi dahi göze aldılar.

Generallerin ihaneti, “Bizans İmparatorluğu”nun merkezi toprakları olan Anadolu'yu kaybetmeleriyle sonuçlandı. Süreç içerisinde Bizans daha da zayıfladı ve 1453'te sahneden çekildi. Süreç tamamlandığı için bu tarihî yargıya kolayca varabiliyoruz. Batılı tarihçiler haklı olarak, “Malazgirt hezimeti Bizans'ın ölüm çanını çalmıştı” derler. 1071'de Bizans generalleri bu çan sesini duymadılar. Kulaklarını Diogenes'in yenildiği haberini duymaya açmışlardı. Üstüne üstlük Alpaslan'ın Bizans için de iyi şartlar içeren bir anlaşmayla serbest bıraktığı Diogenes'in gözüne mil çekerek tahttan düşürdüler. Kendi gözlerini kör ettiklerinin farkında değillerdi. Anlaşma bozuldu ve biz Türkler böylece Anadolu'ya aktık. Bin yıldır Anadolu'yu yurt edindiysek Bizans generallerinin 1071'deki fesaretsizliği bunda önemli rol oynadı. Devlet adamlarımızın ferasetsizliği yüzünden koskoca bir imparatorluğu da biz 1918'de kaybediverdik. Bu örnekler, ferasetsizliğin bir millet için yıkıcı olduğunu gösteriyor.

Kendi içimizde ve yakın bölgemizde olan-bitenlerin ardındaki oyun planını bütün hakikatiyle göremez isek “başımıza gelecek olanlar” kendi ellerimizle eylediklerimizin ürünü olacaktır. O halde “PKK”nın silahlı eylemlerinin ülkemizi ne tür bir cendereye sokmayı amaçladığını doğru tespit etmek durumundayız. 'PKK' da, 'IŞİD' de bir 'temsil'. Tabiatiyle ülkemize ve yakın bölgemize dair oyun planlarının çarpıtılmasında rol oynuyorlar. Olaylar eninde sonunda biter ve bir süre sonra hakikat çarpıcı çehresiyle gözlerimizin önünde belirir. Bir bakmışsınız Türkiye 'olmaması gereken' bir yörüngeye sokulmuştur. Dön, dönebilirsen!

Milletimizin bilge kişilerinin asırlardır öğütlediği “Turnanın gözcülüğü” konusunu bir an bile olsa aklımızdan çıkarmamalıyız. Sosyal yaşamları gelişmiş olan Turnalar, Osmanlı Yeniçeri ordusunun kuruluşuna esin vermişti. Bir çember oluşturarak uyurlar ve içlerinden biri gözcü olur. Tek ayak üstünde bekleyen gözcü turna tehlikeyi farkettiğinde pençesindeki taşı bırakır. Böylece uyuyan turnalar uyanırlar ve tehlikeyi geçiştirirler. Bu yüzden bilge kişilerimiz “Cenk etmeye çıkan Gazi'lerde turnanın gözcülüğü mevcut olmalıdır. Yani gafil olmayıp, turna gibi uyanık olmaları gerekir” diyerek öğüt vermişlerdir. Peki bizim şimdiki turnalarımız uçuyorlar mı, yayladan geçiyorlar ve tehlikeyi seçiyorlar mı?
#Diogenes
#oyun planları
#Turnalar
#Osmanlı Yeniçeri
9 yıl önce
Turnanın gözcülüğü...
Bu seri nefes keser
Mal bildirimi hala can yakmaya devam ediyor
Niçin tefrika, nasıl uzlaşma
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru