|
Disiplin cezasında ses ve görüntü kaydı (gizli çekim) dikkate alınır mı?

İdari yargıyla adli yargı arasında çok önemli farklar vardır. Bunlara burada yer vermeyeceğiz, ancak konumuzla ilgili olarak gizli çekimlerin adli yargıda delil olarak kabul edilmemesinin idari yargı açısından durumunu inceleyeceğiz.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinde memurlar için öngörülen disiplin suç ve cezaları açıkça belirlenmiştir. Bu disiplin cezaları, aynı zamanda adli yönden de suç teşkil edebilmektedir. Ancak, adli yönden suçun oluşmaması ve beraat edilmesi disiplin cezasının verilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Bu konuda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu son noktayı koymuştur.

Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturması bir arada yürütülebilir

657 sayılı Kanunun "Kanunun Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi" başlıklı 131 inci maddesinde; "Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkûm olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz." hükmüne yer verilmiştir.

Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, adli kovuşturmayla idari kovuşturma birlikte yürütülebilmekte ve birinden beraat edilmesi diğerinden verilecek cezaya engel teşkil etmemektedir. Yani adli yargıda delil yetersizliğinden beraat eden bir memura disiplin cezası verilmesine engel bir durum yoktur.

Dananın kuyruğunun koparan Danıştay Kararı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu gizli çekimlerle ilgili öyle bir karar verdi ki bundan sonra yeni bir dönem başlayacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Özellikle birçok kamu kurumunda memurlar hakarete ve aşağılanmaya maruz kalabilmekte ve amirlerin yaptığı hakaret ve aşağılama da yanlarına kar kalmaktadır. Bu kararla birlikte şayet yapılan hakaret ve aşağılama veya suç oluşturan başka fiiller elektronik ortamda kayda alınırsa ve bu fiillerin o kişiye ait olduğu ispat edilirse adli yönden suç oluşturmamakla birlikte disiplin yönünden suç oluşturmaktadır. Ancak, mahremiyet ihlali oluşturarak gizli çekim yapmanın da TCK açısından suç olduğunun bilinmesi ve buna göre hareket edilmesi gerekmektedir.

Kararda neler yer alıyor?

Kararda; ceza yargılaması sonucunda, gizli kamera çekimlerinin ceza hukuku yönünden tek başına yeterli bir delil olamayacağı gerekçesiyle verilen delil yetersizliğinden beraat hükmünün, disiplin soruşturması sonucunda aynı delile dayalı olarak disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği ifade edilmektedir.

İzmir 2. İdare Mahkemesi 28.07.2008 günlü, E:2008/1190, K.2008/1259 sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 125/E-(g) maddesine göre, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmanın Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği, 130. maddesinin 2. fıkrasında da, memurun ceza kanununa göre mahkûm olması veya olmaması hallerinin, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamayacağı hükmüne yer verildiği; olayda, İzmir Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünde gümrük muhafaza memur olarak görev yapan davacının 11.5.1999 günü Arena programında yayınlanan, personelin iş sahipleri ile para alışverişi ve rüşvet olaylarına ilişkin görüntülerde yer aldığının saptanması üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı, soruşturma sonucu düzenlenen raporda, davacı ile bir miktar para aldığı iş takipçisi tarafından, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduğunun kabul edildiği, bu hale göre, davacının kayıt işlemleri sırasında iş takipçisi olan kişi ve başka bir şahıs tarafından çekmecesine bırakılan parayı aldığının açıkça görülmesi karşısında, davacı ile iş takipçisi ve başka bir şahıs arasındaki para alışverişinin sabit olduğu, bu fiilin davacı açısından memuriyet sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunmak niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı; bu durumda, disiplin soruşturması neticesi davacının sübuta eren bu eylemi nedeniyle Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; her ne kadar, davacı tarafından, ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı ve ağır ceza mahkemesinde yapılan yargılamada beraat ettiği iddia edilmekte ise de, yargı sürecinin uzaması ve mevzuat değişiklikleri nedeniyle geçen sürenin ceza zamanaşımına bir etkisinin bulunmadığı, diğer yandan, ceza yargılaması sonucunda davacının beraatine hükmedilen İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2002 günlü, E:1999/486, K:2002/510 sayılı kararında, dosyada kaset dışında delil bulunmadığı, kasetin suçun oluşmasında ve unsurlarının gerçekleşmesinde yeterli olmadığı ve unsurları oluşmayan suçtan davacının beraatine karar verildiği, bu kararda suçun unsurlarının oluşmaması durumunun delil yetersizliğine bağlandığı, bu nedenle ceza yargılaması yönünden delil yetersizliğine bağlı olarak verilen bu hükmün, yapılan soruşturma sonucu sübuta eren memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunma eylemini ortadan kaldırmadığı, söz konusu kararda isnat edilen eylemlerin kesin olarak davacı tarafından gerçekleştirilmediği yönünde bir belirleme olmadığı, sadece davacının ceza hukuku yönünden cezalandırılabilmesi için kasetin yeterli delil olamayacağının hüküm altına alındığı; dolayısıyla anılan Ceza Mahkemesi kararının davacının disiplin cezası ile cezalandırılması açısından bağlayıcı olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Anılan kararın, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay 12. Dairesinin 7.04.2009 günlü, E:2008/6445, K:2009/1975 sayılı kararıyla onanmış, ancak, aynı Dairenin 26.01.2010 günlü, E:2009/5707, K:2010/258 sayılı kararıyla; karar düzeltme istemi kabul edildikten sonra onama kararı kaldırılmıştır. Bu kararda bir kamu görevlisinin işlediği iddia edilen disiplin suçunun aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde olması ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun işlenmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle kişinin beraatine karar verilmesi durumunda, bu beraat kararının disiplin hukuku yönünden idari yargı yerlerince yapılacak yargılamada bağlayıcı nitelik taşıyacağı; bu durumda, davacının devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına neden olan rüşvet almak suçundan dolayı İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda suçun unsurları oluşmadığından beraatine karar verilmiş olduğundan aynı suçtan verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ancak, İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

İdare mahkemesinin kararda ısrar etmesi üzerine İdari Dava Daireleri Kurulu 21.04.2010 tarihli ve E.No:2010/1391, K.No:2011/273 nolu kararı ile İdare Mahkemesinin verdiği karar doğrultusunda konuyu karara bağlamıştır.

Bu kararla birlikte gizli kayıt çekmek suç olsa da kayıtta suç unsuru olması halinde ilgiler hakkında disiplin işlemi başlatılmasına yönelik önemli bir aşamaya gelinmiştir. Ancak, bizim önerimiz TCK"nın 133 üncü maddesini okumadan hiçbir memurun böyle bir işlem yapmamasıdır. Yani amirlerinin ikili görüşmelerdeki ifadelerini ses kaydına alarak şikayette bulunmamalarıdır. Aksi durumda ilgili amir hakkında idari işlem başlatılmakla birlikte ses veya görüntüyü kayda alan memur hakkında da adli işlem yapılabilir. Bu kararın nasıl bir süreç başlatacağını bekleyip hep birlikte göreceğiz.

11 yıl önce
Disiplin cezasında ses ve görüntü kaydı (gizli çekim) dikkate alınır mı?
Konuşulamaz Türk
Nafile namazlar
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek