|
Bir Devletler Çöplüğü Olarak; AB
Avrupa bir yandan
demokrasi
ve
özgürlükler
terimleri ile yeniden tanışıyor diğer yandan içinde bulunduğu ve çıkış yollarının tamamını tükettiği
aşırı milliyetçi
dalgayla mücadele ediyor.


Bu arayışta

kaos ortamı

elindeki en büyük silah olan Avrupa Birliği'ne tüm üye ülkeler korku psikolojisi ile milliyetçi akımları kontrol altında tutmaya çalışıyor.



Bu kontrol edilebilir güç arayışları son bir yılda hükümetler eliyle bir mekanizmaya dönüştürüldü ve bu mekanizmanın çalışma koşulu ülkeler arasındaki

tam işbirliğine

bağlandı.



Birbirinden bağımsız ülkelerden değil, attıkları her adımda birliğe hesap verme kaygısı taşıyan

devletler çöplüğünden

bahsediyoruz. Avrupa'da son zamanlarda en fazla tartışılan konunun demokrasi ve insan hakları olduğu gerçeği, birliğin içinde bulunduğu çıkmazı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.



Avrupa'nın lokomotif ülkelerinden Almanya ve Fransa'nın pastadan aldıkları payın son zamanlarda diğer üye ülkeler tarafından sıklıkla eleştirilmesi bu ülkelerin meşruiyetinin de sorgulanması gerçeğini doğurdu.



İlk başlarda özellikle bu iki ülkeden yükselen aşırı sağ söylemler liderler tarafından dikkate alınmamıştı. Ama sesler çığlığa dönüşüp Almanya ve Fransa'nın sınırlarını aşınca işin ciddiyeti anlaşıldı.



Bu da son iki yıla tekabül ediyor.



Özellikle İngiltere, Avusturya, İtalya ve İsveç'te yayılan milliyetçi çığlıklar İngiltere'de

Brexit

'e neden oldu. İngiltere sokağın çağrısına kulaklarını daha fazla tıkayamadı ve ayrıldı.



İngiltere'nin birlik içinde domino etkisi yaratıp yaratmayacağı ise akıllardaki en önemli soruydu. Cevabı ise şimdi çok daha net bir şekilde görülebiliyor.



Devamı gelebilir…



İtalya bu kapsamda ilk sırayı çekiyor.



Artık üye ülkelerin halkları birlik olmak değil birey olmak istiyor.



Bunun önündeki en büyük engel olarak da Avrupa'nın ta kendisini görüyor.



Irkçı partilerin en sık kullandığı söylem, Müslüman ve göçmen karşıtlığı. Bu açıklamalar ile siyasette var olabildiklerine inanan aşırı milliyetçi parti liderleri seçim dönemlerinde bu tip kampanyalara başvuruyor. Bunun sonucu olarak da aşırı duygular körükleniyor ve Avrupa ülkelerinde ırkçı saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor.



Sadece birliğin son iki yıldaki siyasi gelişime baktığımızda tehlikenin her geçen gün nasıl büyüdüğünü görebilmek mümkün.



Avrupa'nın içinde bulunduğu güvenlik sorunu ve bu sorunun toplumdaki psikolojik etkileri yıllardı dünyaya hükmeden devletleriz böbürlenmesini ve sömürgeci devlet anlayışını da yerle bir ediyor.



Bugün kurtuluşu sadece Avrupa Birliği sınırları içinde var olabilme yarışına indirgeyen medeniyetin (!) yarın sadece kendi ülke sınırlarına hapsedildiği gerçeğinin en önemli sinyali olarak karşımızda duruyor.



Buna ister aşırı sağ, ister İslamofobi, ister güvenlik stratejisi, isterseniz de ekonomik gelişmeler deyin ama şu gerçeği de bir kenara not edin; Bugün duraklama dönemi yaşayan Avrupa'nın gerilemeye devri çok da uzak değil.

#Avrupa
#Brexit
#Fransa
#Almanya
7 yıl önce
Bir Devletler Çöplüğü Olarak; AB
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi