Farklı ideolojilere ve isimlere sahip olduklarını iddia eden ama aynı amaç doğrultusunda yürüyen tüm terör örgütlerini kronolojik bir sıra ile üzerimize saldılar.
Çözüm süreci başlığı altında başlatılan ardından Gezi, 17 Aralık, Hendek Stratejisi ve son olarak 15 Temmuz'la devam eden iç işgal hamleleri hayat bulamadı.
Türkiye'yi içeriden kuşatamayacaklarını anladıklarında da B Planı'nı devreye soktular:
.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın demokrasi nöbetlerinin son gününde Külliye'de yaptığı konuşmada terör örgütlerini işaret ederek “
” açıklaması Fırat Kalkan'ı Operasyonu'nun da sinyalini taşıyordu.
“
" cümlesi Türkiye'ye karşı oluşturulan
adımlarına karşı Türkiye'nin bundan sonra izleyeceği politikanın ana temasını oluşturdu.
O cümle “
” sözleri ile noktalanıyordu.
Gelecekleri vardı ve görecekleri…
Çünkü Kırmızı Çizgi tanımının altındaki laf kalabalığı nihayetinde hayata geçiyordu.
· ABD ve Batı'nın DAEŞ'le yıllardır sürdürdüğü mücadelenin sözde olduğunu.
· Üzerinden bir hafta dahi geçmeden 400 KM'lik alanın DAEŞ'ten nasıl temizlenebildiğini
· İstenildiği taktirde DAEŞ'in bu coğrafyadan silinebileceğini.
· Terör örgütü DAEŞ'le mücadele altında Türkiye'nin nasıl kuşatıldığını.
· ABD'nin PKK'ya verdiği desteğin stratejik ortak tanımını çökerttiğini.
· FETÖ'den temizlenen TSK ile nasıl başarılar elde edilebileceğini.
· Söz konusu vatan olunca Türkiye'nin neler başarabileceğini.
· Sınırda bulunan şehirleri hedef alan füzeleri engellemek ve sınırı terör örgütlerinden temizlemek.
· Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden unsurları imha etmek.
· Teröristlerin gücünü kırarak bölgeye yönelik yabancı savaşçı akınlarını önlemek.
· Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak.
· PKK ve DAEŞ'in gücünü zayıflatarak yeni mülteci akınlarının önüne geçmek.
· Suriye halkına yapılan insani yardımların güvenliğini sağlayarak yardımları hızlandırmak.
· Ve söz konusu millet, vatan, toprak, bayrak olunca Türkiye'nin neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermek.