|
İlaçta yerli üretime destek

İlaç sanayi, hem stratejik hem de ekonomik bakımdan son derece önemli sektörlerden biri.



Bilindiği gibi Türkiye'nin orta gelir tuzağı sorunu var ve sorunu aşması için ileri teknoloji ve yüksek katma değer içeren ürünlere önem vermesi ve üretimini/ihracatını artırması gerekiyor.



Bu meyanda dünya piyasalarında 1 trilyon doları aşan ilaç sektörünün hem iç tüketimini karşılamak (döviz tasarrufu sağlamak), hem de taşıdığı ihracat potansiyelinden yararlanmak için öncü sektör olarak ele alınmalı ve teşvik edilmeli diye düşünüyorum.



**


Türkiye, 7 milyar doları aşan toplam piyasa değeriyle 17. büyük ilaç pazarına sahip ülke.



2015 yılı rakamlarıyla

939 milyon dolar ihracat

ve

4,6 milyar dolar ithalat

yapmışız.



İhracat/ithalat oranı 2009 yılında % 10 iken, 2015 yılında % 20'ye çıkmış (ihracatımız artmasına rağmen ciddi dış açık vermekteyiz).



Bir anlamda hem ilaç tüketimi (bunun önemli kısmı ithal ediliyor) ve hem de ihracatımız hızla artıyor.



Tabii ki bu oranların çok daha ileri seviyeye taşınması gerekiyor.



**


Sosyal devlet

anlayışıyla; koruyucu ve tedavi edici ilaçlarla insanlara nitelikli bir yaşam standardı sunma düşüncesiyle, genellikle

ilaçlar devlet tarafından finanse ediliyor

.



Devlet

; hem iç piyasayı (tüketimi-talebi) şekillendirme, hem de teşvik ve desteklerle yeni ürün geliştirme, iç piyasa üretiminde ve daha doğrusu sektörün gelişiminde neredeyse

tek başına söz sahibi

, denebilir.



**


2009 yılı sonrası alınan kararla

bütçede ilaç harcamaları için global ödenek

tespiti yapılmakta ve yıl toplamında bu kota aşılamamaktadır.



İç piyasada, 2004 yılından bu yana seçilmiş beş AB ülkesinin (İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz) referans alındığı bir fiyatlandırma sistemi uygulanıyor. En düşük fiyatlı ürün –form form- seçilerek Avro bazında bir rakam belirleniyor. Ürünün özelliğine göre belirli bir yüzdesi alınarak güncel bir kurla TL'ye çevriliyor ve fiyatı belirleniyor.



Mevzuata uyulduğu halde 2009 yılından 2015 yılına kadar

kurlar güncellenmemiş

, kurlardaki artış bir yana, nominal anlamda bile

ilaç fiyatları yüzde 4.4 oranında değer kaybetmiştir.


Diğer taraftan

SGK ilaç iskonto

tutarlarını artırarak bütçede öngörülen toplam ilaç harcamasını geçmemeye çalışmaktadır.



Bu uygulamalar nedeniyle ilaç sektöründe

reel satışlar ve faaliyet karlılığı

, imalat ve kimya sektöründeki artışa karşılık,

düşmüştür

.



**


Burada, “İyi ya; ilaç ucuz, devlet ve vatandaş daha az para ödüyor” fikri aklımıza gelebilir.



Fakat, cari kurdan kopartılan fiyatlandırma politikası ile

ilaç sanayisinin
ekonomik ve ticari anlamda sürdürülmesi mümkün değildir

.



Birçok yerli ilaç firması piyasadan çekilmekte, yabancı firmaların ağırlığı artmaktadır.



Yerli üreticilerin piyasadan çekilmesi, ilaçların dışardan daha pahalı ithal edilmesi anlamına gelecektir. Üretim kaybı, istihdam kaybı, stratejik önem ve sektörel gerileme diğer yansımaları.



Yani kaş yaparken göz çıkartılması anlamına gelecek bir uygulama.



**


Piyasada toplam tüketilen ilacın kutu bazında yüzde 75'i yerli ilaç iken, değer olarak sektörün yüzde 60'ı yabancı ilaçlardan oluşmaktadır.



Bu şu anlama geliyor; bir kutu yabancı ilaç 4.5 kutu yerli ilaca bedel. Yani,

içerde üretmediğimizi dışardan çok daha pahalıya alıyoruz

.



Söylemek istediğimiz,

yerli üreticilerin

aşırı fiyat indirimi baskısıyla

piyasadan çekilmelerinin ve yabancıların piyasaya hakim olmasının önüne geçilmesi

gerektiğidir.



**


Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa'nın, Kuzey Afrika'nın, Ortadoğunun yani

bölgenin ilaç üretim merkezi

olabilir.



Sektörün uzmanları sahip olunan teknoloji düzeyi ve kapasiteyle, yetişkin insan faktörü, akredite edilen Ar-Ge merkezleriyle ve ilaca olan talepteki hızlı artışla Türkiye'nin kısa sürede

15-20 milyar dolarlık ihracat gelirini

realize edebileceğini söylüyor.



**


Bunun yanında, ülkemizde ortalama ömrün ve yaşlı nüfusun artışı, yeni hastalıklar ve onların tedavisinde yeni ilaç arayışları, gen sanayi, kan ürünleri, kanser ilaçları ve spesifik sinir sistemi hastalıkları tedavisine yönelik ilaç talepleri hızla artmaktadır.



Yani, çok dinamik, sürekli gelişen, yeni teknolojiye, yüksek katma değere ve yeniliklere açık bir sanayi ile karşı karşıyayız.



Kimyasal ilaç alanında AB ile rekabet edecek son derece modern tesislere sahip ülkemiz, aynı kurumsal gücü

biyoteknolojik ilaç üretimi

(bu alanda hiç yerli ilacımız yok ve yılda 1 milyar doların üzerinde biyoteknolojik ilaç ithal ediyoruz) için de tesis etmelidir.



**


Her şeyden önce ilacın ve endüstrisinin önemi, değeri, vazgeçilmezliği noktasında hemfikir olunmalı.



Dışa bağımlılığın azaltılmasının stratejik ve ekonomik önemi unutulmamalı.



Ar-Ge'den başlayarak bütün faaliyetler uzun vadeli bir plan kapsamında ciddi olarak teşvik edilmeli ve teşviklerin etkililiği de takip edilmeli.



En önemli hedef de ülkemizi dünyada söz sahibi yapacak

icatlar yapılması ve markalar tescil ettirilmesi

olmalıdır.


#Sosyal devlet
#Dolar
#Biyoteknoloji
7 yıl önce
İlaçta yerli üretime destek
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi