|
Parayla saadet olmaz (mı?)
Son yıllardaki çalışmalar
ekonomik
büyümenin hayal kırıklığına neden olan sonuçları
üzerine yoğunlaştı.


Büyüme

hayatımızı iyileştirici bir etki yapmıyorsa

neden devam etsin, denilerek büyüme sorgulanıyor.



***



İktisatçı Easterlin çok sayıda ülkeyi kapsayan analitik bir çalışmasında “

gelirle mutluluk arasında ilişki olmadığı”

sonucuna ulaştı.



Sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabilen

düşük gelirli insanlar için de bu ilişki pozitif

değildi.



Başka bir deyişle

gelirin insanı tatmin-mutlu etme gücü zayıftı

(parayla saadet olmazdı!).



Türkiye'de 40 yıl öncesi ile karşılaştırıldığında insanlar daha fazla şeye sahip ama daha fazla mutlu olduklarını kim söyleyebilir?



***



2010 yılında ABD için yapılan bir araştırmada belirli bir miktarın (yıllık 75.000 dolar) üzerindeki gelirin insanları daha mutlu etmediği, günlük duygusal durumlarını değiştirmediği tespit edildi.



Bunun nedeni olarak da daha fazla para kazanmak için insanların günlük hayatta kendilerini mutlu eden etkinliklerden vazgeçmeleri gösterilebilir.



Yine Nordhaus ve Tobin 1970'li yıllarda geliştirdikleri endeks kapsamında, “az çalışan, çok tatil yapan toplumların, çok çalışan-az tatil yapan dolayısıyla

milli gelirleri fazla olan toplumlara göre daha mutlu

olduklarını” gözlediler.



Şöyle ki, daha fazla kazanç için zorunlu işlere zaman ayrılarak sosyalleşme ve hobilerden vazgeçiliyor.



***



Son dönemdeki çalışmalarda yaşam kalitesi göstergeleri farklılaştı ve genişletildi.



Bununla beraber,

yaşamın kalitesini ölçmenin

halen çok zor olduğu söylenebilir.



Çünkü, yaşam kalitesi (tatmini) ya da refah ekonomik olmaktan çok manevi bir tatmin ifadesidir.



Örneğin; Prof. Dunn ve arkadaşlarının yaptığı bir dizi araştırmada insanların paralarını hayır için harcadıklarında daha mutlu olduklarını gözlemlenmiştir.



Buradan kendi temel ihtiyaçlarımızı karşılamanın mutluluğumuzu ve yaşam tatminimizi artıracağı, ama belirli tüketimden sonra başkalarını iyilik etmenin, cömert olmanın insanları daha mutlu edeceği sonuçlarına ulaşılmış.



***



Bugün,

büyümeyle ilgili bakış açısı değişti

: “Fakir insanların zenginlere bakarak kendilerini daha az mutlu hissettikleri” argümanı öne çıkartılıyor.



İnsanlar

kendilerini diğerlerinin fazlalarıyla

kıyaslıyor. Böylece kendilerini gelir düzeylerine göre başkalarından üstün ya da aşağı görüyor.



Açıkçası, bazı insanların kendilerini iyi hissetmeleri yiyeceğin (gelirin) nasıl artacağından çok, dağılımına bağlı.



***



Gelişmiş toplumlarda son 30 yılda zenginin geliri sürekli artarken, ortanca (medyan) seçmenin ise pek değişmedi, hatta düştü.



Yani zengin

azınlık, büyümeden sağlanan gelirin önemli bir kısmını cebine indirdi.


Bu nedenle “

daha çok büyüme değil, daha çok eşitlik-adalet”

istenmektedir.



Daha fazla eşitlik

tek başına

daha fazla memnuniyet anlamına da gelmez

.



Daha fazla memnuniyet için daha fazla eşitliğin yanında, daha fazla güvenlik, daha iyi sağlık, daha fazla eğlence, aile ve arkadaşlar için daha fazla zaman, daha çok özgürlük, meslektaşların daha fazla saygı göstermesi ve daha çok yaşam tarzı seçeneği demektir.



***



Büyük gelir adaletsizlikleri

düşük gelirlileri olması gerekenden

daha agresif yapar

.



Ve

devamlı diğer kişilerden daha aza sahip olduklarını hatırlatır.


Sosyal huzursuzluklar artar.



Oysa; psikoloji uzmanları, sahip olduklarımız için minnet duymanın (şükretmenin) mutluluğumuzu teşvik edebileceğini söylüyor.



Sürekli yeni şeylere sahip olma histerisi asıl mutsuzluk kaynağı.



***



Sonuç olarak, 1970'li yıllarda

mutluluk paradan daha bağımsızken

(parayla saadet olmaz şarkısı söylenirken!), bugün mutluluk gelir artışının (ekonomik büyümenin)

adaletli dağıtımıyla

ilişkilendirilmektedir.




#Easterlin
#Nordhaus
#Para
7 yıl önce
Parayla saadet olmaz (mı?)
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti