|
Şapka Kanunu ve tellallık harcı
Geçen yazımızda belediyelerin asıl gelirlerinin genel bütçe vergi gelirlerinden aldıkları paylardan oluştuğunu, bu payların dağıtımında ciddi sıkıntılar yaşandığını, özellikle yeni büyükşehir
ilçe belediyelerinin
2014 yılında yürürlüğe giren 6360 sayılı yasa ile
gelirlerinin dramatik şekilde azaldığını
belirtmiştik.


Dağıtımda bazı sorunlar yaşansa da merkezi yönetimin belediyelere mali destek için yaptığı gelir transferi (ortalama olarak büyükşehir gelirlerinin yüzde 65'i ve normal belediyelerin yüzde 52'si) olmasaydı, belediyelerin öz gelirleriyle üretecekleri kamu hizmetlerinin çok sınırlı kalacağı da açıktır.



Yani, belediyelerin uzun yıllardır süregelen görev-gelir dengesizliği halen devam etmektedir. Bu dengesizliğin temelinde de belediye

öz gelirleri yetersizliğinin

yattığını düşünüyorum.



**


2002 yılından bu yana

el atılmadık yasa bırakmayan

, çağın gerekleri doğrultusunda

ciddi yapısal reformlara imza atan AK Parti hükümetleri

nedense 1981 yılında çıkartılan

2464 sayılı Belediye Gelirleri Yasası'nı bir türlü yenileyememiştir.


Maktu tarifeli vergi ve harçlar

2004 yılından beri aynı kalmış; 2464'le sağlanan gelirler etkinliğini, verimliliğini ve

gelir sağlama potansiyelini

kaybetmiştir.



Bugün çeşitli mevzuatla belediyelere çok sayıda gelir tahsis edilmiştir. Ancak tahsis edilen gelirlerden

emlak ve çevre vergisi dışındaki yerel vergiler verimsiz

, düşük gelir sağlamakta, iş yükü ve sorumluluğu yüksek ve ciddi bir bürokrasiye neden olmaktadır.



Yerel vergi ve harçların büyük bir bölümü bölgesel nitelik taşımakta, birçoğunun tahakkuk ve tahsil masrafı elde edilen gelire göre düşük düzeyde kaldığından

belediyelerce

bu gelirlerin

etkin tahsil ve takibi yapılamamaktadır

.



Yani atılan taş ürkütülen kurbağaya değmemektedir.



**


Etkin bir yönetim için belediyelerin gelirleri yeniden ele alınmalı; yerel hizmetlerle doğrudan ilişkilendirilebilecek (literatürde fayda vergileri olarak adlandırılan) vergiler yerel yönetimlere tahsis edilmeli, yerel hizmetler ile bunların finansmanı arasındaki bağlar güçlendirilerek yerel

kaynakların elde edilmesi ve kullanılmasında
yerel yöneticilerin sorumluluğu artırılmalıdır

.



Belediye

öz gelirlerini artırıcı yasal düzenlemeler

yapılmalı, alt-üst limitleri belirlenerek belediye meclislerine vergi koyma yetkisi tanınmalıdır.



Haberleşme vergisi cep telefonlarını ve internet sağlayıcıları kapsayacak şekilde genişletilmeli, doğalgaz tüketimi vergi konusuna eklenmeli, işgal harcı günümüz koşullarına uygun hale getirilmeli,

Şapka Kanunu

hükmüne benzer bir keyfiyet kazanmış

tellallık harcı gibi işlevselliği kalmamış gelirler

kaldırılmalı…



Bunların yanında

motorlu taşıtlar vergisi

belediyelere bırakılabilir,

akaryakıt

üzerinden alınan vergilerden pay verilebilir (otopark, yolların onarımı, hava kirliliği, gürültü kirliliği gibi pek çok sorunla belediyeler mücadele etmekte),

konaklama ya da turizm

vergisi (turistik yörelerde belediyeler ekstra hizmet üretmektedir) gibi doğrudan

belediye hizmetleriyle ilgili yeni vergiler

konularak öz gelirler artırılabilir.



Öte yandan, belediyelerin finansmanının merkezi idareye yük olmaması için kaynağı önceden karşılanmayan yeni görevler yüklenmemeli, gelirden bağımsız görev ya da görevden bağımsız gelir tahsisinden kaçınılmalıdır.



**


Sonuç olarak, genel bütçe vergi geliri paylarının da yer aldığı, günün şartlarına uygun, belediyelerin gelir kapasitelerini ve hizmet sorumluluklarını dikkate alan,

basit ve geniş tabana hitap eden genel bir belediye gelirleri yasası

bir an önce çıkartılmalıdır.



Söz konusu yasada belediyelerin vergi toplama gayretlerini teşvik edici, hizmet üretme maliyetlerini dikkate alan bir dağıtım mekanizması da yer almalıdır.



Yasal düzenlemelerin alandakilerin (belediye yönetimlerinin) beklenti, talep, görüş, katılımlarını dikkate alan bir süreçle yapılması gerektiğini de belirtelim.


#Şapka Kanunu
#AK Parti
#Motorlu taşıtlar vergisi
٪d سنوات قبل
Şapka Kanunu ve tellallık harcı
Kefaret
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim