|
Nizâm’ül-Mülk’ten günümüz yöneticilerine nasihatler

Selçuklu Veziri Nizâm’ül-Mülk tarafından kaleme alınan ve 51 fasıldan oluşan Siyasetname'de; padişahın, alimlerle devlet işlerini istişâre etmesinden tutun da nöbetçiler ve kapıcıların işlerine, yöneticilerin hata yaptıklarında ve suç işlediklerinde azarlanmalarına kadar kamu yönetimiyle ilgili birçok konuyu son derece ilgi çekici bir şekilde ve örnek hikayeler ışığında anlatarak günümüze ışık tutmaktadır. Yani Siyasetname'de önce konu basit bir şekilde anlatılmakta ardından da konuyla ilgili ilginç hikayelere yer verilerek konu pekiştirilmektedir. Bugünkü yazımızda bu kitaptan yöneticilere yapılan uyarıları açıklamaya çalışacağız.


1- Çobanın köpeği çarmıha germesi ya da denetimsiz yetki devrinin acı sonuçları

Günümüz yöneticileri, yolsuzluk yapan köpeğini idam ederek ibret olsun diye çadırın önüne asan çobanın hikayesini okumalıdırlar. Bu hikaye ile yetki devri yapıldıktan sonra denetimin elden bırakılmaması gerektiğini izah ediliyor. Hikayede çobanın güven duyduğu köpeği ihanete sürükleyen olay anlatılarak bu olaydan devlet adamının nasıl bir ibret çıkardığı izah edilmektedir. Hikaye uzun olduğu için burada yer veremiyoruz ama okunmasını tavsiye ederiz.

2- Adil yöneticilerin yapması gerekenler

Devlet, kolay kolay herkese nasip olmayacak büyük bir nimettir. Bu nimete sahip olan kimse, âhirette büyük bir külfetle de karşı karşıya olduğunu bilmelidir. Fırsat eldeyken devletin malını devlet için harcamalı, dünyalık yığmak yerine âhiret için hazırlık yapmalıdır. Kendisi son derece rahat yaşarken halkı yoksulluk çeken devlet adamını çetin bir hesabın beklediği çok açıktır. Hazret-i Ömer (r.a.) dahi bu azaptan korkuyorsa, diğerlerinin vay haline!

Sarayımızın kapısı, zulme uğrayanlara ve mazlumlara açıktır. Hûda, bize bu padişahlığı ve rütbeyi zalimlerin ellerini mazlumlardan çekelim diye vermiştir. Nûşirevân, dergâha gelen her mazlum bir hâcibe (görevli) ihtiyaç duymasın diye –yedi yaşındaki bir çocuğun elinin erişeceği- bir zincir yapmalarını ve buna birçok zil asmalarını emretti. Mazlum o zinciri kımıldatınca ziller ses çıkarır ve Nûşirevân işiterek o kimseyi huzuruna çağırır, durumunu öğrenir ve hakkını zalimden alırdı. Aradan yedi yıl geçti. Nûşirevân’ın sarayına adalet istemeye kimse gelmedi ve şikâyet etmedi. En sonunda bir eşek zinciri kımıldattı ve eşeğin sahibi eşeğe zulmettiği için cezalandırıldı.

Peygamber (S.A.V.); “Adalet dünyanın izzeti ve sultanın gücüdür.” Yine Allah Resulü; “Sırf Allah hatırına bu cihanda adaleti gözetenler kıyamet gününde inciden minderlere kurulurlar” buyurur. Adalet, ordu ve reayanın selameti, iyiliğin mihenk taşıdır. Nitekim tanrı azze vecelle buyurur ki: “Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.” Yani adaletten daha hayırlı bir şey yoktur. Cenabı Hakk başka bir ayette şöyle buyurur: “Allah kitabı hak ve ölçü ile indirmiştir.” Hükümdarlığa en çok yaraşan kişi kalbinde adaleti barındırıp; hanesinde dindarların ve alimlerin huzur içinde kaldıkları, adamlarının Allah korkusu taşıyan Müslüman ve vicdanlı kişidir.

3- Kamu gücünü kullananların her yaptığı kayıt altında olmalıdır

Devlet işlerinde vazife yapanlar, başkalarının hakkına çok kolay ulaşabildikleri, bütün gücü kendilerinde gördükleri için, yaptıkları her iş kayıt altında olmak zorundadır. Devletin vazifelendirdiği birisi, mazlumun, yetim ve fukaranın hakkını yerse, vay o devletin haline!

4- Kamu görevine alınmada liyakat esas alınmalıdır

Herkes liyakatine göre değerlendirilmelidir. Kişide aranması gereken şey mal mülk değil hünerdir. Soyu sopu belli olan kimseler varken devlet vazifesi ne idüğü belirsiz olanlara verilmemelidir. Devletin bekası için, ehil olmayan kimselere iş buyurulmamalıdır. Bir kişiye birden fazla iş yükleyip, onlarca kişiyi işsiz bırakmak akıl kârı değildir. Devlet adamı bunun dengesini gözettiği sürece iyi bir devlet adamıdır. Aksi takdirde saltanatının zeval bulması çok yakın olacaktır.

5- Üst yöneticilerde aranması gereken özellikler

Devlet işlerinde dini bütün, Allah korkusu olan, haram yemekten kaçınan bir yardımcıyı herkes ister. Ancak aksi durumda, yardımcı yerine bir casus beslenmiş olur. Bu da devletin bekâsını temelinden sarsacak mahiyette bir olumsuzluktur.

Devlet işlerinde vazife yapanlar, iyi ya da kötü olabilirler. Halk, iyileri hayırla anarken kötüleri nefretle yâd eder. Sevilen bir devlet adamı olmak varken, arkasından kin duyulan biri olmak akıllı kimsenin yapacağı iş değildir. Zira makam mevki geçicidir, kalıcı olan insanlık ve hayırseverliktir.

Devlet adamı zulmetmemeli, zulmetmiyorsa bile vazifelendirdiği adamların zulmedip etmediğini bilmelidir. Yoksa mazlumların ettiği ah, eninde sonunda dönüp kendisini bulacaktır.

6- Yöneticiler merhametli olmalıdır

Merhamet son derece güzel bir haslettir. İnsanoğlu yeri geldiği zaman merhametli olmayı da bilmelidir. Acıma duygusu Allah korkusuyla birleşince, adaletli bir devlet adamı ortaya çıkacaktır. Tarih kitapları, taş kalpli nice devlet adamının kalıcı olmadığını ısrarla yazarken bu gerçeğe işaret etmektedir.

Sonuç olarak 1091 yılında tamamlanan Siyasetname hala günümüze ışık tutmaktadır. Aslında devletlerin cesameti ve karmaşası artsa da yönetimde dünde, bugünde ve yarında geçerli olan temel unsurlar aynen devam etmektedir. Önemli olan ise bu değerlere ne kadar sahip çıktığımızdır.

#Nizâm’ül-Mülk
#​Selçuklu
7 yıl önce
Nizâm’ül-Mülk’ten günümüz yöneticilerine nasihatler
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti