|
Filistin"den önce Filipinler sınavı

Obama''nın Asya gezisinde doğal olarak Çin ziyareti alabildiğine öne çıktı. Gerçi Türk basını geleceğin iki rakip gücünün, Çin dragonu (ejderi) ile ''Küresel Roma''nın buluşmasına gerektiği gibi değerlendirdiği söylenemez.

Barış söylemini Uzakdoğuya da taşıyan Amerikan başkanı, Çin''i ürkütecek konuları gündeme getirmemeye alabildiğine özen gösterdi. Mesela, üzerinden hâlâ dumanlar tüten Urumçi''de yaşananlar vesilesiyle Doğu Türkistan sorunundan, Tibet''ten hiç bahsetmedi. Sanal bir özgürlük talebinden öteye geçemedi; internete uygulanan kısıtlamaya karşı olduğunu söyleyebildi.

Ortadoğu''da olduğu gibi Uzakdoğu''da da mevcut ittifaklarını pekiştirmek için kendi eksenindeki ülkelerde pürüzlü alanların halledilmesine öncelik veren bir strateji izliyor. Bu şekilde doğudan Çin''i kuşatırken, Pasifik eksenli karşı denge kurmaya çalışıyor. Oluşma emareleri veren Japon merkezli yeni ağırlık merkezini denetim altında tutmaya özen göstereceğe benziyor.

Uzakdoğu''da Amerika''nın arkabahçesi sayılabilecek ülke, eski sömürgesi Filipinler''in Müslüman azınlıkla başı sıkışık durumda.

Dışişleri Bakanı Clinton''un Filipin hükümetiyle Mindano adasında savaşan Müslüman gerillalar arasında barış yapılması konusunda devreye girmesine bizde pek ilgi gösteren olmadı. Oysa bu girişimin arkasında önemli bir gelişmenin, Obama''nın MILF (Moro İslami Kurtuluş Cephesi) lideri Murad İbrahim''e mektup yazmış olması vardı. Obama''nın mektubunun ardından Manila''ya gelen Clinton''un 1970''li yıllardan beri devam eden ve 150 binden fazla insanın hayatına malolan savaşı sona erdirecek bir barış ortamı için uygun vaktin geldiğini açıklaması aslında ironik bir durumdu.

Oysa barış için ne ilk fırsattı bu ne de yapılacak olan ilk barış anlaşması…. Mindano''daki Müslümanlar anayurtlarının işgal edilmesine; Hristiyan yönetimin uyguladığı asimilasyona karşı son çare olarak silaha sarılmışlardı. En büyük lojistik desteği de o zamana kadar Malezya''dan sağladıkları bilinen gerçekti. 1990''lı yılların ortalarında benzer bir iyimserlik havası esmiş; Malezya dahil bölgede etkin ülkeler barış konusunda özellikle Müslüman güçlere baskı yapmaya başlamışlardı. 1997 yılında dönemin Malezya Dışişleri Bakanı Badawi ile yaptığım bir konuşmada, "silahları bırakıp hükümetle işbirliği yapmaları, bu fırsatı kaçırmamaları" gerektiği fikrini savunmuştu. Nitekim önemli direnişçi gruplardan MNLF (Moro Milli Kurtuluş Cephesi) hükümetle uzlaşacaktı. Liderleri Nur Misvari Mindano adasının genel valisi; savaşçıları da Filipin hükümetinin güvenlik gücü olarak görev aldılar. Ne var ki fazla zaman geçmeden Manila yönetimi usta bir manevrayla Misvari''yi devre dışı bırakacak, eski savaşçıların elinden silahlarını alacak bir planı uyguladı. Bu ikili oyun karşısında hükümetin barış vaatlerine karşı Müslümanlarda tam bir hayal kırıklığı yaşandığını söylemeye gerek yok. Bu nedenle silahları bırakmamakta direnen Selamet Haşimi liderliğindeki MILF''nin gücü halk arasında daha da pekişti.

Büyük Okyanus''ta sözünü en fazla dinletebileceği Filipin hükümetine barış konusunda o zaman ağırlık koymayan Amerika''nın yeni dönemde inandırıcı olabilmesi için yapması gereken çok şey var. Üstelik 11 Eylül sonrası Filipinli Müslümanlara karşı terörle mücadele adına her türlü baskıyı desteklemiş, doğrudan askeri personel göndererek Müslümanlara karşı savaşmış bir Amerikan yönetiminden söz ediyoruz.

Obama sadece Ortadoğu''da değil uzak Asya''da da bir sınavdan geçiyor.

Bush döneminin çöken imparatorluklara özgü yıkıcı politikasına karşın, olabildiğince geniş ittifaklar kurarak, ama askeri önceliklerini de tahkim ederek yeni bir denge oluşturulmaya çalışılıyor.

Filipinler''de bir barış gerçekleştirebilmesi için geçen dönemdeki acı tecrübeyi telafi edecek şekilde Amerika''nın Manila üzerindeki etkisini kullanması gerekecek. Sürekli aldatılan ve baskı altında tutulan Müslümanların terörist ilan edilerek toplu infaza tâbi tutulması artık sürdürülemez hale gelmiştir.

Filipinler''le Filistin arasında çok fazla bir fark yok. Filipinler sadece Amerika karşısında İsrail''den daha uysal ve güçsüz. Bakalım uysal Filipinler hükümetine karşı gücünü kullanıp Müslümanların haklarını veren bir anlaşma sağlayabilecek mi? Zira bölgede barışın sağlanması Filistin''den de Afganistan''dan da daha kolay ve mümkün bir seçenek. Bir tür tutarlılık ve güven testini geçmek için uygun bir alan. Sadece bu nedenle bile Filipinleri iyi takip etmek gerekiyor.

14 yıl önce
Filistin"den önce Filipinler sınavı
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak