|
Kürt halkının temsil sorunu?

Dün Habur''dan giren PKK''lılar neyi temsil ediyor? Bu sorunun Türkiye''deki yönetim açısından bir anlamı, karşılığı olabilir. Ancak sorunun muhatabı olarak Türkiye''de yaşayan herkes olduğu kadar, özellikle Kürtler için daha farklı anlamlara işaret ediyor. "PKK Kürtler için ne anlam ifade ediyor, PKK kimleri temsil ediyor?" Bu sorunun doğru cevabını almak için daha doğrudan sormak gerekir: PKK Kürtlerin temsilcisi midir? Ya da, PKK hangi Kürtleri temsil ediyor?

Misak-ı Milli sınırları tayin edilirken kullanılan ölçü, "Müslüman ahalinin yaşadığı bölgeler" tanımı esas alınmıştı. Her ne kadar resmi tarih söylemi bunu Türklerin yaşadığı Anadolu toprağı olarak değiştirse de tarihi belgeleri çok açık biçimde etnik bir ayrıma yer vermeyen, dini bir tanımlama esas alındığını gösterir.

Zaman zaman yaşanan "Kürt ayaklanması" olarak bilinen olaylar da bugünkü anlamda bir etnik kalkışma, ya da Kürt ulus bilinciyle ortaya çıkan ayrılıkçı hareketler değildi.

Buğün gelinen noktaya hangi kültürel, siyasi şartların neden olduğu, tartışması uzun bir mesele; buna girecek değilim. Türkiye''nin önünü kilitleyen, bunca kanın akmasıyla sonuçlanana PKK çıkışının bir dönüm noktasına geldiğine kuşku yok. Bu hareketi doğuran uluslararası şartlar bugün için fazlasıyla değişmiş görünüyor. Böylesine devasa bir örgütün lojistik desteği, finansmanı, silah donanımından eleman eğitimine kadar bir varlık haline gelmesinin sadece Türkiye''nin iç şartlarıyla izah edilemeyeceği açık. Türkiye''deki siyasal yapı buna uygun şartları oluşturmasaydı uluslararası aktörlerin istismar edemeyeceği, memleketin yumuşak karnı haline getirilemeyeceği de başka bir gerçek.

Ancak gelinen noktada hem Türkiye''ye hem PKK''ya birilerinin "artık bu işi bitirin" telkininde bulunduğu rahatlıkla söylenebilir. Başka açıdan, uluslararası konjönktürün elverişli olması hatta istemiş olması bu "açılım"ın mutlaka olumsuz olduğu anlamına gelmez. Bunu fırsat bilerek bu topraklarda yaşayanlar adına olumlu bir gelişmeye dönüştürülebilir. Zaten Türkiye''de çoğu yapısal değişimler genelde iç dinamiklerden çok dış dinamiklerin etkisiyle gerçekleştiği de bir vakıa. Ne yazık ki, yaklaşık 200 yıldır bu ülkenin kaderini belirleyen önemli kararlarda dış dinamikler belirleyici oldu.

Zaman zaman yaşanan Kürt ayaklanmalarının çoğunun Kürt ulusçuluğunun eseri olmadığını hatırlatmamız bu süreçte önemli. Dağa taşa "ne mutlu Türküm diyene" yazarak Kürtlerin "asimile edilmeleri"nin mümkün olduğunu varsayanlara karşı ortaya konan tepki sadece silahlı bir ayaklanmayı ortaya çıkarmadı. PKK''nın ortaya çıkışını bu slogana indirgemek de çok yüzeysel yaklaşım olur. Zira ulusçuluk Kürtlerde Türklerden daha geç gelişen, Türklerden daha az taban bulan bir siyasi akım. Bunu "Kürtlerin ulus bilincinin yeterince gelişmemişliğine, Türk devletinin asimilasyon politikalarına" bağlayan Kürt milliyetçisi yorumlarla da açıklayamayız. Kürtler Misak-ı Milli''ye sahip çıkarken en az Türkler kadar bunun etnik bir dava olmadığının farkındaydılar. Türklerle ve diğer Müslüman unsurlarla birarada olmalarını anlamlandıran ruh Müslümanlık kaygısından başka bir şey değildi. Zaman zaman Kürtçülük akımları öne çıkmış görünse bile bu hiçbir zaman geniş taban bulamayacak, Müslüman Kürtlerin kimliklerini ifade eden bir ortak ideolojiye dönüşmeyecektir.

PKK bunca kan dökülmesinden sonra ideolojik uzantısı olarak mecliste siyasi parti olarak Kürtlerin hakları adına konuşma statüsüne gelirse Kürt milliyetçiliği açısından tarihi bir dönemece gelinmiş olur. Türk devleti, Türk milliyetçiliğini meşruiyet tabanı olarak seçmekle tek taraflı olarak Misak-ı Milli''deki ruhu terk ederken, seküler elit devletin ve milletin kaderini belirleyici konuma geçmiş oldu. Ne var ki, yok sayılan Kürtlerin temsilleri söz konusu edilmediği için seküler ve milliyetçi kadroların önderliği ve sözcülükleri ve tayin edici konumları muhal görünüyordu. Türk milliyetçilerine tepki gösterenler geniş Kürt tabanı ise Misak-ı Milli''deki tanıma sadık kalmış ya da kaldıkları var sayılmıştı.

PKK''nın dönüşü Kürt sorunu adı altında Müslüman Kürt halkının temsiliyetinin tümüyle ve resmi olarak Kürt milliyetçilerine ve onların dünya görüşü çerçevesinde şekillenecek Kürt ulus tanımına ve taleplerine meşruiyet kazandıracak demektir.

Müslümanlığı besleyen tüm eğitim kurumları, önderlikler, semboller irtica gerekçesiyle ortadan kaldırılınca boşluğu Kürt milliyetçiliğinin doldurmasını beklemek gerekirdi. İç ve dış faktörlerin çerçevesini çizdiği "demokratik dönüşüm" le Kürtlere batıcı, seküler bir milliyetçilik hediye edilmiş oldu... Batıcı seküler Türk milliyetçileri eserleriyle ne kadar övünseler azdır.

Durumun vehameti şu ki: Müslümanlığın bu topraklara üflediği ruhtan beslenmeyen her çözümün sahte ve yeni sorunlara gebe olduğunu Müslüman aydınlar bile hatırlamakta zorlanıyor.

14 yıl önce
Kürt halkının temsil sorunu?
‘Güvenlik Konseyi’mi, ‘Silah Konseyi’mi?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!