|
Sorunsuz ilişkide tarih gölgesi

Türkiye''nin "boyun ağrıları"ndan olan dış politikadaki sorunların hemen hepsi Osmanlı tasfiyesinden kalma sürecin uzantılarıdır. Bu sorunların devamı bir bakıma Osmanlı''nın tasfiyesinin de devam ettiğini gösterir.

Bir imparatorluğun tasfiyesi üzerine kurulu Cumhuriyet''in bu sorunları devralmasından başka seçeneği de yoktur zaten. Burada sorunlu olan, bu tasfiyenin bize bıraktığı mirasın külfetini üstlenirken bu zamana kadar o bakiyenin bize devrettiği kazanımlardan uzak duruyor oluşumuzdur. Osmanlı''yı tasfiye eden dünya sisteminin Cumhuriyet kadrolarına onun mirasını birikime, zenginliğe dönüştürecek her türlü girişim, işbirliği ve iletişimden uzak durmaları ''telkin''ini yaptıkları bir vakıa. Türkiye''nin Osmanlı bakiyesi unsurlarla ve hinterlandıyla yeniden ilişki kurulmasına izin verilmemiş, yeni rejim de bu çizgiyi dış politikada stratejik tercih olarak soğuk savaş bitimine kadar sürdürdü. Türkiye''ye biçilen bu yeni dış politikadan Türk seçkinlerinin pek de rahatsızlık duyduğu söylenemezdi. Bu süreç, gönüllü medeniyet ekseni değişimi için batıcı kadrolar için fırsat sayıldı.

Böylesi bir imparatorluğun tasfiyesi hâlâ devam ediyorsa etrafınızda da sorunların olması, komşularınızla farklı "miras kavgaları"nın olması da kaçınılmaz. Bu Türkiye kendi içinde bile Osmanlı mirasıyla yüzleşebilmiş değil. Yaşanan sorunlar bu mirasın reddedilip yerine bir şey ikame edilememesiyle yakından alakalı değil midir ki..

Kaldı ki bir zamanlar aynı devletin parçası olan komşularıyla sorunsuz olmayı hayal etmek imkansıza oynamak demekti. Yahut da reddi mirası kabullenmek anlamına da gelebilir. Geçmişin yükünü sırtlamaktan kaçınmanızın sorunlardan kurtulmanız anlamına gelmeyeceği açık. Tarih bir şekilde karşınıza çıkacaktır.

Bunun somut örnekleri Ermenistan, Suriye ve Sırbistan ilişkilerinde yaşananlar bu bağlamda hayli ders alınması gereken bir süreçti. Ermenistan''la bu zamana kadar sürdürülen ilişki Osmanlı tasfiyesinin tüm sorunlarını bugüne taşıyan en canlı örnek. Tarihi yok sayarak, hatta tek taraflı hafızanızı silseniz bile Türkiye''nin Ermenistan''la "sıfır sorun" ilişkisi kurabilmesinin imkanı yok.

Benzer tecrübe Suriye ile yaşandı. Ortadoğu''yla olan sınırlarımız ortak bir çizgi olmaktan çok birbirimizden ayıran bir duvar gibi algılandı. Bunun nedenini, sorunlu sınırlar olduğu kadar iki tarafa da dayatılan "geçmişi reddetme" politikalarında aranmalı.

Seksen yıldır devam eden bu ilişki biçiminin sürdürülemezliğini iki taraf da anladı. Oratadoğu''ya dayatılan dengelerin ne kadar yapay ve sürdürülemez olduğu, Birinci Dünya Savaşı''nın galiplerinden Soğuk Savaş''ın emperyalist güçlerine devredilmiş bir çıkar ilişkisi olduğu daha bir anlaşıldı. Gelinen nokta bu çapraşık ilişkilerin eskisi gibi gitmeyeceği ortaya çıkmış olsa da, bu coğrafyanın kendi ruhuna dönüşü olarak algılanması da bir yanılsamadır.

Bir bakıma tarihe geri dönüldü.

Türkiye''nin komşularıyla ilişkilerini geliştirmesi teknik bir sorun olmaktan çok bir vizyon meselesidir, bakış açısıdır. Kendine bakışıdır aslında. Ait olduğu evrene bakışıdır.

Tarihin gölgesi bugüne düşerken en çarpıcı örneklerden biri Sırbistan''la kurduğumuz ilişki biçiminde ortaya çıktı. Bir yanda Bosna''da yaşananlardan dolayı Boşnaklara sahip çıkmak zorunda olan Türkiye ileriki aşamada daha kuşatıcı bir vizyonla gelişmeleri takip edemedi. Yaşanan her ne olursa olsun sonuçta Amerika üzerinden Sırplarla ilişki kuran, NATO üyesi bir ülke olarak Sırbistan''la ilişki kuruyoruz. Balkanlara oturan ABD''nin ya da başka bir gücün açtığı alandan bölgeye girerse kendini inkar etmiş olur. Sırbistan''la bile bir tarih paylaşmış olmanın güvenini duyamıyorsanız bölgesel güç olmanızın anlamı kalmaz. Sadece size biçilen ''bölgesel rol''ü oynarsınız.

Bu üç ülkenin sayısını artırmak mümkün. Ortadoğu''ya İsrail üzerinden, Balkanlara, Kafkaslara ABD üzerinden giren bir Türkiye sorunları çözerken yarınların sorunlarını üretecek mayınlar döşemiş olur.

Tarihin tasfiyesi hiçbir zaman sorunsuz olmamıştır.

15 yıl önce
Sorunsuz ilişkide tarih gölgesi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi