A Milli Takımı'mızın Avrupa Şampiyonasına katılmadan önce oynadığı grup maçları ile hazırlık maçlarına baktığımızda kadro seçimi ile ortaya koyulan futbolun doğru orantılı olmadığına şahit olduk. Öyle ki gruptan çıktığımız son dakika golü ile son maçta aritmetik şansı(!) bizi finallere gönderirken bir dizi soruyu da beraberinde hafızalarımıza kazıdı. Tüm hazırlık döneminin ve turnuvadaki ilk maçından sonra kilit maçına geçen hafta çıkan ve İspanya'ya farklı olan Millilerimiz, sadece mağlubiyet değil ağır bir travma da yaşadı. Özellikle Dünya futboluna sunduğumuz Arda Turan'ın ıslıklanması Millilerimizin güç erozyonuna birde moral motivasyon çöküntüsünü ekledi.
Fatih Terim'in maçtan sonra sorulan soruya verdiği cevapsa teslimiyetin bir ifadesiydi. Terim, “bazı oyuncuları kadroya almasaydım, bu kez de neden almadığım sorgulanacak ve eleştirilecektik” diyerek nasıl bir çıkmazın içinde olduğunu ortaya koydu. Koca bir ülkede ne hikmetse bir ön libero bulamayan, stoperde alternatif üretemeyen bir Milli takımın Çek Cumhuriyeti karşısında alacağı sonucu kimse merak etmiyordu. Kısacası pekte ümit yoktu.
Ama önceki gün en tepeden gelen mesaj Millilerin yeniden silkelenmesine, kendilerine güven duymasına ve kazanma isteğini üst düzeye çıkartmaya yetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Arda Turan merkezli Milli takımı sahiplenmesinin mesajı Fransa'da ki Türk taraftarlar tarafından doğru algılandı ve o pozitif enerji dün gece Milli takımın yeniden turnuvaya tutunmasını sağladı.
Maça gelince…
Özetle; iki maçta sadece savunma güvenliğini düşünen Türk Milli takımı, bu kez savunma güvenliğini sağladıktan sonra Mehmet Topal'ın yakın oynadığı ikinci bölgede Ozan, Selçuk ve Volkan ile sağladığı üstünlüğü Arda, Burak ve Emre ile üçüncü bölgeye taşıyarak sonuç üretmeye çalıştı. Türk Milli takımı Çek Cumhuriyeti karşısında hem sonuç üretti ve ümitlerini bu akşam oynayacak maçların sonucuna taşıdı. Bakalım kesilen Çek'in bu akşam karşılığı çıkacak mı?
