|
Güle güle Sayın Başbakanım, Hoşgeldiniz!..

Aslında size “Kardeşim”, diye de hitap edebilirdim. Öyle ya İstanbul Erkek Lisesi mezunlarının ortak kültür ve değerlerinin bir parçası. Arada bir sınıf fark olsa bile birbirimize “ağabey – kardeş” diye hitap etmek âdettendir. Kaldı ki mezuniyetlerimiz arasında 12 yıl var…



Diğer yandan ayrı zamanlarda da olsa iki yerde daha bulunmuşuz… Siz de

Harp Akademileri

'nde hocalık yapmış,

Yeni Şafak

'ta köşe yazmışsınız…



Sizin geçtiğiniz yollardan birinden ben geçmeyeceğim Sayın Başbakanım. Ondan eminim. O da aktif siyaset… Yeteneğim, bilgim olmadığından değil, fıtratımda olmadığından…



Sayın Cumhurbaşkanımızın

Başbakanlık döneminde verdiğiniz Dışişleri konusundaki Başdanışmanlık hizmetinin bitmek üzere olduğu günlerde, siyasete devam etmeniz hususunda ne kadar ısrarcı olduğumu ve o konuda kaç tane makale yazdığımı, yüz yüze görüşmelerimizde devam etmenizin memleket yararına olacağını nasıl dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığımı, bugün gibi hatırlıyorum. İşte bugün bu yazıyı yazma cesaretini ve hakkını bulmamın gerekçeleri, yukarıda izah etmeye çalıştığım anı, görüş ve duruş manzumesine dayanmaktadır…



Üniversitenize, kitaplarınıza, ilim ve irfan dünyanıza dönmek istediğinizi dile getirdiğiniz, benim de iki kez hasbelkader katıldığım her yurt dışı seyahatinizde kendinizi attığınız kitapevlerinde saatlerinizi geçirdiğiniz, bir dolu kitap satın aldığınız günlerde, biz sizin mutlaka

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan

'ın yanında bilgi ve tecrübelerinizi memleket ve millet hizmetine sunmanızın doğru olacağını savunduk…



Bence verdiğiniz karar doğruydu… AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte yürüttüğünüz uyumlu çalışmadan Türkiye adına son derece olumlu eserler çıktı… Bunu siz de anlattınız; kimse de inkâr etmiyor zaten…



Başbakanlıktan ayrılma kararınızın biçim, içeriği, fenomeni ve özü de son derece doğruydu Sayın Başbakanım…



İşin ilginç yanı, sizin de fıtratınızda siyasi dönemeçleri ustalıkla alacak kıvraklık ve esneklik Türkiye'nin

'hakikatine'

belki değil ama

'gerçekliğine'

uygun düşecek boyutta değilmiş anlaşılan…



Ben pek çoğumuzun aksine sizin 'feragat' kararınızın arkasındaki çelişkinin bir sistem meselesinin yanı sıra bir üslup farkından da kaynaklandığını düşünüyorum…



Bir yanda muhteşem bir pratik zekâ, öte yanda köklü bir teorik zekâ… Bir yanda devasa bir pratik akıl; öte yanda derinlemesine bir teorik akıl… Bir yanda yılların siyasi birikimi; öte yanda ilim zenginliği… Bir yanda deha düzeyinde bir siyasi ileri görüş ve kısa zamanda sonuca gitme kararlılığı; öte yanda uzlaşmacı, uzun vadeli plan, program…



Hangisi doğru? Hangisi haklı?...



İkisi de doğru!.. İkisi de haklı…



İşte kırılma noktasının nedeni de bu karşılıklı haklılıkta…



Böylesi hem sizin için hayırlı olacaktır; hem ülkemiz için… Öteki türlüsü, üstü kapalı, biriktikçe karmaşıklaşacak bir çelişkiler yumağına dönüşümün hasarlarını içerecekti…



Türkiye için meraklanmayın Sayın Başbakanım… Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde onca badireyi atlatmış olan ülke için bugünler ne ki? Yeter ki belirsizlik ortamını bir an önce atlatalım… Çünkü sistemin temel direklerinden biri olan iş dünyası belirsizlikten hiç haz etmez…



Yolunuz açık olsun Sayın Başbakanım… Eminim feragatte gösterdiğiniz feraset, “vazgeçmek özgürlüktür” ilkesinin de ışığında, sizi ömür boyu erdemler dünyasında saygıyla anılmanızı sağlayacaktır…



Bu kararınıza en çok da aileniz sevinmiştir. Eminim…



Sevgi ve saygılarımla…



'İlle de Türkiye' diyen bilim kadınlarımız

L'Oréal Türkiye

'nin 14 yıldır sürdürdüğü

“Bilim Kadınları İçin”

projesinin iş ve iletişim dünyasında izini bırakarak yoluna devam ettiği kesin.

“Dünyanın bilime, bilimin de kadınlara ihtiyacı var!”

yaklaşımıyla sürdürülen bu iletişim projesi kapsamında bu yıl burs kazanan genç bilim kadınlarımızın kimler olduğu Salı akşamı Askeri Müze'nin o etkileyici atmosferinde düzenlenen törenle açıklandı. Geçen yıl da bu sütunlarda yazmıştım. Çünkü o zaman da eşim aynı organizasyonun 13.sünde olduğu gibi yine ağlaya ağlaya bir hal olmuştu. Ödüle layık görülen genç bilim kadınlarımızın emek, azim ve

'İlle de Türkiye'

için verdikleri uğraşların hikayeleri olağanüstü etkileyiciydi. Bu ödülleri kazanan bilim kadınlarımızın yaşadıkları, Batı'dan pek çok örneğini bildiğimiz, tırnaklarıyla kazıyarak ama sadece CV'lerini parlatmakla yetinen, sadece sahibini bağlayan 'kişisel gelişim' hikayelerinden çok farklıydı.



Bu yılki ödüllere Türkiye'nin dört bir yanından 97 genç bilim kadınımız projeleri ile başvurmuş. Bunlardan altısı, Unesco'nun başkanlığında toplanan jüri tarafından titiz bir eleme sonucunda,

L'Oréal Vakfı

tarafından her bir proje için verilen 15 bin dolar değerindeki bursu kazanmışlar. Ödül alan bilim kadınlarımızın 2'si

ODTÜ

'den, diğerleri ise

Harran

,

Acıbadem

,

Gebze Teknik

ve

Mersin Üniversiteleri

'nden…



Doğusundan batısına farklı farklı üniversitelerimizden genç beyinlerin uluslararası alanda ses getirmeye aday projeleri ile ödüle uzanmaları, geleceğimiz adına ne kadar da umut verici. Bu pırıl pırıl bilim kadınlarımızın çoğu -geceye konuk konuşmacı olarak katılan diğer bilim kadınlarımız gibi- yüksek lisans, doktora eğitimleri ya da araştırma projeleri için yurt dışında, dünyanın önde gelen üniversitelerinde çalışmalar da yürütmüşler. Ancak eninde sonunda buraya dönerek; bilgi ve yeteneklerini ülkeleri için kullanmayı tercih etmişler. Ve neredeyse hepsinin ortak mesajı da, özellikle kız çocuklarının fizik, kimya, matematik, mühendislik gibi bilimsel alanlarda ilerlemeleri yönünde ailelerin teşvik ve desteğinin önemi olmuş.



Öncelikle, 14 yıldır böylesine niş bir alanda önemli bir misyon üstlenerek, bunu sürdürülebilir bir kurumsal iletişim projesi haline dönüştürmeyi başaran ve her yıl çıtayı daha da yukarı taşıyan L'Oréal Türkiye yönetimini ve proje ortakları

Unesco Türkiye Milli Komisyonu

'nu kutlamalıyız. Elbette hiçbir zorluğa yenilmeden, yılmadan, ulusal ve uluslararası alanda bizleri gururlandırmaya devam eden bilim kadınlarımızı da. Hiç de

'ecnebi Türk aydını'

olmayan bilim kadınlarımızı…




#AK Parti
#Ahmet Davutğlu
#L'Oréal Vakfı
#Bilim Kadınları İçin
8 yıl önce
Güle güle Sayın Başbakanım, Hoşgeldiniz!..
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset