|
Güven Endeksi’nden olumlu haber...
Çarşamba sabahı her zamanki gibi sabahın köründe, saat 07.30'da hasbelkader Kurucu YK Üyesi olduğum Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği'nin (TÜYİD) YK toplantısı vardı. Anglosaksonların deyişiyle tipik bir yaratıcı 'Workaholic'
(İşkolik)
olan Sayın Başkanı
Özge
Bulut Maraşlı
hanım da bu 07.30 geleneğini değiştirmedi…


YK'da hepsi kariyer sahibi, büyük şirketlerde görev alan, finans ve yatırım konusunda uzman üst düzeyde yöneticiler var. Geleneksel birinci gündem maddesi tabii ki dünya ve Türkiye'de ne olup bittiği… İkinci sırada ise Türkiye'nin alacağı daha uzunca bir yol olduğunu bildiğimiz yatırımcı ilişkileri meseleleri geliyor…



Serbest piyasa ekonomisi ve finansal sermayedeki gelişmişliğinin en belirgin ölçütü olan halka açılmalar ve bu konudaki devlet düzenlemeleri konusunda Türkiye'nin çözmesi gereken daha çok sorun var. En önemlilerinden biri de ülkedeki güven ortamı, istikrar ve belirsizlikten hemen tedirgin olup kaçıveren yabancı sermaye…



TÜYİD bu sorunların aşılması için pek çok faaliyet düzenler. Kurulalı yedi yıl olmasına rağmen 60 kurumsal üyesi var. Bunlar 180 yatırımcı ilişkileri uzmanını temsil ediyor… Devlerin finans kurumlarınca da son derece ciddiye alınan bir yapıya yedi yılda ulaşmak büyük başarı aslında.



İşte son YK'da konuşulan konulardan biri de ülkede müphemiyetin azalması ve piyasaların yeni hükümeti, meslekî tabirle, 'satın almış' bulunmaları… Türkiye'nin içinde bulunduğu ve içine sokulmak istendiği tüm olumsuz koşullara rağmen ben o toplantıdan nispeten pozitif bir duygu ile ayrıldım…



İki gün sonra, dün arkadaşlar medyada yer almış olan aşağıdaki bilgiyi geçtiler:



“Ekonomiye güven artıyor!



Ekonomik güven endeksi Mayıs'ta bir önceki aya göre yüzde 12 artışla 82,26'ya yükseldi. TÜİK açıklamasına göre ekonomik güven endeksindeki artış, hizmet sektörü ve tüketici güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.



Ekonomik güven endeksi Ocak'ta 83,9 değerini almış, Şubat'ta TÜİK'in veriyi hesaplamaya başladığı Ocak 2012'den beri en düşük değer olan 71,46'ya geriledikten sonra, Mart'ta 78,27, Nisan'da 73,46 değerini almıştı…”



TÜYİD

YK'sı bir kez daha TÜİK'ten önce fotoğrafı doğru çekmişti…




İstanbul'u hissetmek için bu sergiyi görmek şart

Kendime çok kızdım. Mart ayından beri açıkmış oysa. Beşiktaş'taki Deniz Müzesi'nin en alt katındaki sergiye evvelsi gün gitmek nasip oldu. O da kısa bir süre için… Tadımlık… Çoluk çocuk daha uzun süre gezmek üzere karar alıp ayrıldım oradan…



Yaptığı son derece kaliteli ve entelektüel işlerden kendisini biraz da 'nevabit' türünden gördüğüm (bkz. Dücane Cündioğlu BİE'deki Felsefe dersleri kaydı,

) Boyut Yayınları sahibi

Bülent Özükan

müthiş bir iş yapmış yine… Para kazanması falan hayal… Bence esas odağı memlekete hizmet ve tarihe not düşmek. İstanbul odaklı bir kültür ve değerler zenginliği görsel şöleni bu:

Pitoresk İstanbul Dijital Sergi



İstanbul'u çeşitli dönemlerde resmetmiş sanatçıların eserlerinin orijinalleri sergileniyor. Bir de onlardan yola çıkarak hazırlanmış dijital fotoğraflar olağanüstü projeksiyon teknikleriyle gösteriliyor…



Türkiye'ye gökten zembille gelmediğimizi göstermek istediklerimiz, yakınlarımız, çocuklarımız ve yabancı konuklarımızla mutlaka paylaşmamız gereken bir temaşa şöleni…



Bir de müzikler var tabii. Onlar da o şöleni bütünlüyor… Sergide karşılaştığım Anjelika Akbar müzik direktörlüğünü yapmış serginin. Devasa ekranlarla donatılmış büyük salonda oturup o müziklerin eşliğinde kendinizi İstanbul'un büyüsüne terk etmedikçe, “İstanbul'da İstanbul'u yaşadım” demeyin.



Müzikleri en iyi Anjelika hanımın kendisi anlatabilirdi. Rica ettim. Bir e-posta ile bilgileri yolladı. Aynen aşağıya alıyorum… O sergide karşılaşma dileğimi belirtirken, bu vesile ile İstanbul Fethi'nin 563'ncü yıldönümünü de kutlarım…



Anjelika hanımın notları şöyle:



Ayvazovski

'nin İstanbul'u sergimiz için özel olarak Ayvazovski Rapsodi'yi besteleyip kaydettirmiştim.



Pitoresk Istanbul sergisinde ise sadece bestecilik değil, müzik yönetmenliği de yaptım. Yani kendi bestelerim ve uyarlamalarımın yanı sıra o dönemde ilgimi çeken ve konuya müzikal anlamda uyan 2 eser grubunu dahil ettim:



Padişahların besteleri ve aynı dönemlerde batılı müzisyenlerin İstanbul'a gelip buradaki müzik atmosferinden etkilenerek kendi bestelerinde doğu dokunuşları olan eserleri.



Örneğin

Sultan Abdülmecit

'in

'Osmanlı Saltanat Marşı'

ve

Sultan Abdülaziz

'in

'Hicaz Sirto'

adlı besteleri, onların arasında yer alıyor.

Guatelli Paşa

'nın

'Aziziye Marşı'

ve

'Osmanlı Sergi Marşı'

;

Luigi Ardidi

'nin

'Türk Kasidesi'

gibi eserler bu seçtiğim iki yönü yansıtıyor.



Bu grup eserlerinin orkestrasyonu çoğunlukta

Emre Aracı

'ya aittir. Çoğu eseri

Londra Osmanlı Sergi Müziği Orkestrası

seslendirdi. Bazı enstrümantal yorumlar

Göksel Baktagir

'e ait. Benim orkestra uyarlamalarım ve bestelerimde

Mısırlı Ahmet

,

Mehmet Akatay

,

Tolga Ünaldı

ve birçok solist yer alıyor. Özellikle önem verdiğim uyarlamalarım arasında

Kâni Karaca

'nın sabah ezanı ile başlayan

Dede Efendi

'nin

'Yine bir Gülnihal'

i; bir Bektaşî Nefesi ve

'Üsküdar'a Gider İken

'in modern formda çalışmaları var.”



Teşekkürler

Bülent Özükan, Anjelika Akbar,

Sergi'nin görsel yönetmeni

Murat Öneş

ve tüm emeği geçenler…


#Özge Bulut Maraşlı
#TÜYİD
#Workaholic
#İstanbul Dijital Sergi
8 лет назад
Güven Endeksi’nden olumlu haber...
Çocukları ‘yollamadan’ önce...
Amerika’nın mesajı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar