|
‘Hayaller Los Angeles, gerçekler Eminönü!’

Bizim köşeyi takip edenler bilir. Naçizane görüşümüze göre, Türkiye demokrasisinin temel meselesi ne iktidar partisidir, ne 15 Temmuz'da kitleler halinde demokrasiyi sırtlayıp taşımış olan millet ve ne de devletin zaman zaman başka güçlerin tasallutuna uğrayan birimleridir.



Türkiye'de demokrasinin istenilen boyutta çalışmasını ve gelişmesini engelleyen en önemli unsur, söylemde devrimci, gerçeklikte tutucu muhafazakâr ve sonuçta temel ideolojik payandaları olmayan, bünyesinde transformasyona uğramış soluksuz inanç nosyonuyla tabanındaki mevcut ruhu bir türlü ayağa kaldıramamış ana muhalefettir.



Ülkemizde siyasi partiler liderleriyle müsemmadır. Ve liderlik bizim kültürümüzde, tüm iş dünyasında olduğu gaibi siyasette de başarının bir numaralı belirleyenidir.



İşte bu cümleden olarak CHP'nin içinde ya da çevresinde herhangi bir isim birazcık parlayacak olsa hemen gözler o yöne çevrilir ve büyük bir çoğunluğun kafasında o meşhur soru oluşuverir:



“Acaba mı?”



Sonra? Sonra, ne yazık ki o meşhur söz bir kez daha geçerlilik kazanıverir: “Hayaller Los Angeles, gerçekler Eminönü!”...



Emine Ülker Tarhan

hanımefendide de böyle olmuştur,

Selin Sayek Böke

'de de. İlki bir hayli erken liderliğine inanmış, ayrılıp parti kurmuş, sonra bir veda mesajıyla kurduğu partiyi kapatmıştır. Diğeri ise muhalefetin başkan yardımcılığı görevini sürdürmektedir ancak eski umutları taşımaktan çok uzaktır. İnşallah bir hazım döneminden sonra tekrar sahnelere döneceği umulmaktadır.



Liderlik arayışı çerçevesinde herkesin bir an heyecanla bakışlarını çevirdiği kişi tabii ki

Metin Feyzioğlu

'ydu. Gençti, sempatikti, saygılıydı. Ama o ne? İlk beyanatlarından birinde kalkıp dememiş miydi: “Ben profesyonel hiçbir siyasetçiye güvenmem!..”



El insaf siyaset iktidar için yapılır. Sevilmeden, bu işle iştigal edenleri aşağılayarak hiç yapılmaz. Allahtan laf araya gitti; unutulur gibi oldu. Fakat sonra o talihsiz adli yıl açılış töreni geldi çattı. Dünyaya hükmeden

Obama

20-25 dakikadan fazla konuşmazken sen bir buçuk saat kürsüye yapış. Karşında da Cumhurbaşkanı ile Başbakan otursun. Lafı döndür dolaştır, Başbakan'ı çileden çıkaracak hale getir ve ufak çapta bir krize neden ol.



Tam siyaset sahnesinden elini ayağını çekmiş olduğu algısı oluşmuşken geçtiğimiz günlerde birden 70 Baro Başkanıyla birlikte kalk Beştepe'ye, Cumhurbaşkanı'na git. Gazetecilere “Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından sonra yüreğimiz ferahladı” diyerek, 'güzel, müjdeli bir haber' olarak adli yıl açılışlarının tek bir organizasyonda yapılacağını söyle.



Konjonktüre son derece uygun birleştirici, barış içinde bir arada yaşamanın örneğini ortaya koyan tavrınla, dünya görüşünden taviz vermeden, ilişki yönetimini de ihmal etmeden bir liderden beklenen mükemmel tutumu sergile. Hemen ertesinde bizim gazeteye bomba gibi bir röportaj ver. Umutlar yine bir dolu kabarsın. “İşte geliyor” desinler. Ancak 'davayı satıyor' gibi beşinci sınıf ergen eleştirilerine kulak kabart, git önce denge kurmak adına Sözcü'ye bir röportaj ver ve Beştepe'deki adli yıl açılış programına katılmayacağını ilan et.



Sergilenen dalgalı, yalpalamalı bu tutum, Anglo-sakson terminolojisinde Latince kökenli şu kelimede ifadesini bulur: Ambilvalans (Çift değerlilik)…



Oysa

Sayın
Cumhurbaşkanı

Beştepe'deki

Millet Kongre ve Kültür Merkezi

'nin tüm

kamu

kurum ve kuruluşları tarafından kullanılabileceğini açık seçik ifade etmişti. O zaman öküz altında buzağı aramanın ne anlamı olabilir ki? Belki bir tek anlamı olabilir. Muhafazakâr sağcı CHP'lilere ve radikal sözde sosyal demokratlara şirin gözükmek… Pek çok kimsenin her an umut bağlamaya hazır olduğu Metin Feyzioğlu'na iki aforizma hatırlatmada belki yarar olabilir:



Birincisi:

İdare

-i maslahatçılar esaslı devrim yapamazlar” (

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

)



İkincisi:

“Çoğunluğun arzularına uyarak farklı ve yeni şeyler ortaya koymak, kesinlikle mümkün değildir” (

A.S., Algılama Yönetimi, 2005

)



Keşke Metin Feyzioğlu sahiden olup bitenin farkına varsa, keşke ülkemizde demokrasinin sağlığı adına sağlam bir muhalefet ve güçlü bir muhalif lider olsa, iktidar çok daha üretici olabilirdi.



Not:

"Algı operosyonu" "imaj" kavramlarını kullanırken yanlarına (!) işareti koymuş ve devamını bugün açıklayacağımızı söylemiştik. Ancak yer darlığı nedeniyle perşembeye bıraktık.


#Metin Feyzioğlu
#CHP
#Selin Sayek Böke
#Beştepe
8 yıl önce
‘Hayaller Los Angeles, gerçekler Eminönü!’
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset