|
İnsan dört kez döner mi?..
“Bir milletvekili arkadaşıma müdahale etmiş değilim” demiş
Kemal Bey
, NTV canlı yayınında. Tüm CHP'liler sağduyu ile hareket etmişlermiş. Öyle diyor. Partisinin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda bugüne kadar aslında net bir fikrinin olmadığını bundan daha iyi hangi cümlelerle ifade edebilirdi ki?


Sayın Kılıçdaroğlu

'nın dokunulmazlıklar konusunda bıraktığı

'algı tortusu'

4 kez dönmüş, 4 kez bir öncekiyle alakasız ve bu amorf tutum sergilediği yolunda…



Bu tuhaf siyasi dans figürlerinin sergilemesindeki 'derin anlamı' kavramış olduğumu söylersem yalan olur…



Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda

Sayın Davutoğlu

'nun ilk 'hodri meydan' açıklamasına aynı tonda yanıt vermiş ve “Biz de destekliyoruz!” demişti. Bu bir. Sonra birinci turda maddeler tek tek geçerken olumsuz oy kullandılar. Bu iki. Nihai oylamada kısmî olumlu oy kullanarak dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek verdiler. Bu üç. Ve ardından dünkü o şaşırtıcı açıklamasını dinledik:



“Dokunulmazlığı kalkan milletvekilimiz kendisi AYM'ye başvurabilir. Bir hafta süresi var. AYM de 15 gün içerisinde karar verecek. Böyle bir yol varken neden daha uzun zaman alacak bir yol seçelim?”



Bu siyasi feraset gösterisini (!) anlamak mümkün olabilir mi? Üstüne üstlük NTV'nin haberine göre, yasanın Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi için CHP'ye çağrı yapan HDP'ye de hem bu konuda bir anlamda akıl vermiş, 110 milletvekilinin imzası gerektiğini hatırlatmış, hem de AYM'ye gitmeyi siyaseten doğru bulmadığını söylemiş.



İnanılır gibi değil. Siyasi iletişim tarihimizde, birbirine çok yakın zaman dilimleri içinde bu kadar ani dönüşlü mikser hareketleriyle kafaları bu kadar çok çorbaya çeviren Kılıçdaroğlu'ndan başka bir lider hatırlayanınız var mı?



Kemal Bey, “Kan dökme” tartışmasını da çok sevmiş görünüyor. 'Kan dökmeden getirilemeyeceğini' iddia ettiği Başkanlık sistemi için, ya fikir yerine sınırsız sorumsuz, altından kalkılması hayli güç ağırlıktaki bu şiddet sahnelerini hatırlatıyor ya da

Binali Bey

'e gönderme yaparak alaycılıkla hakaret arasında gidip gelen düşük profilli muhalefet esprileriyle(!) gündemde yer edinme çabasını sürdürüyor. Bu çadır tiyatrosu sahnelenirken, kendisi dahil hepimiz şu gerçeği bir kez daha görüyoruz:



Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ile tescillenmiş şu andaki yetkileri, tanımlanan ya da tanımlanacak

'Check & Balance'

(Kontrol & Denge) sistemine dayalı en 'olumsuz' Başkanlık sistemindeki yetkilerinden çok daha fazla.



Muhalefet gerçekten muhalif nasıl olunabilir sorusunun yanıtını bilebilseydi bakın mesela ne yapardı:



Tüm ölçümlemelerde halkın %80'ninden fazlasının Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu söylediği ortaya çıkmıyor mu? Al bu rüzgârı arkana…



Ayan beyan bedene dar gelen ve 1982'den bu yana oynana oynana kevgire dönmüş şu Anayasa'nın değişmesini savun. En demokratik ve özgürlükçü maddeleri içeren, siyasi partiler ve seçim yasasını değiştiren, devrim niteliğinde bir taslakla çık ortaya…



Başkanlık Sistemi

'ni Ak Parti'den daha ileri düzeyde savun… Günümüz dünyası ve Türkiye'nin gelecek tasarımına en uygun hale getirilmiş, ileri özgürlükler ve demokrasi anlayışına uygun, kuramsal yaklaşımı ve pratik uygulamaya ortaya koyan bir çağdaş Başkanlık önerisiyle gel. AK Parti'yi Ak Parti'nin silahı ile vurmanın yollarını ara. AK Parti itiraz etsin 'Check & Balance' önerilerine…



Ama nerede? Bunları yapabilmek için önce 'dönmeme' konusunda kararlı olmak lazım…



Bizim muhalefetimiz iktidarın vizyonuna yetişmek, hatta geçmek şöyle dursun mevcut durumun doğru ve gerçekçi analizini yapmaktan bile öylesine uzak ki, yenile yenile bugünlere gelmenin çaresizliğiyle olmalı, Batı'nın ve içimizdeki İrlandalıların başını çektiği halaya bir ucundan katılıp mendil sallamaktan öte bir şey yapmak elinden gelmiyor.



Memleketin en büyük gerçekliğine dair sağlam ve gerçekçi bir fikri zaten yok; bir bakış açısı edindiğini sandığınız zamanlarda da, dediğinden üst üste dört defa dönecek kadar kendisinden emin değil. Seçimler de ayna olmuyor ki…



Anlaşılan aynı şeyleri tekrarlayarak farklı sonuç almaya çalışmaya devam edecek Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Başbakan'la Cumhurbaşkanı'na 'takarak' oy devşirebileceğine inancını sürdürecek…



Durum onu gösteriyor…



“Türkiye'yi uçurma sırası artık sizde”

ni izlediniz mi?



Kaptan pilotun, her an hamasete kayacakmış zannıyla dinlediğiniz ama bir milim bile sahicilikten kopmayan anonsuyla, başından sonuna ne güzel bir reklam kotarmışlar. Anlaşılıyor ki, “Türkiye'yi uçurma sırası artık sizde” diyerek, Fransa'da düzenlenecek Avrupa Futbol Şampiyonası öncesinde milli takıma en büyük destek THY'den gelmiş. (https://goo.gl/7BTjLi)



Antalya ve İstanbul'da dört günde çekilen

“Kaptan anonsu”

temalı reklamda 205 kişi görev almış. İnternette başlatılan

“Kaptanınız Konuşuyor”

isimli kampanya ile de THY, taraftarları Euro 2016 yolunda milli takımı desteklemeye davet ediyor. “www.kaptaninizkonusuyor.com” üzerinden ses kayıtlarını siteye yükleyerek turnuva boyunca milli takıma destek verilecekmiş. Katılımcılardan 3 talihli, A Milli Takımı Fransa'da tribünden izleme imkanı yakalayacak ve 100 kişi de milli takım forması kazanacakmış.



Heyecanlı, duygusal ve bu nedenle de çok etkileyici.


#Başkanlık Sistemi
#Check & Balance
#AK Parti
#Anayasa
8 yıl önce
İnsan dört kez döner mi?..
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset