|
‘Nereden başlamalı’ en az ‘ne yapmalı’ kadar önemlidir…

Londra'ya giderken Sayın Başbakan'a sordum: “Bu sabah uçak 05.30'da kalktı. Büyük olasılıkla hiç uyumadınız. Şimdi gazetecilerle en az 1-1,5 saat konuşacaksınız. Sonra dinlenmeniz için en fazla 2,5 saatiniz kalacak. Londra'da pek çok liderle toplu ve ikili görüşme yapacak; akşam da Mardin'e geçeceksiniz. 5 saat uçuş… Gece 02.00 gibi Mardin'de olursunuz… Sabah erkenden programınız başlıyor. 10.00 gibi TV'lerin karşısında Master Planı açıklayacaksınız. Sonra çok sayıda görüşme ve hemen ardından Kazakistan'a uçacaksınız… 5 saat falan uçak… Orada toplantılar… Geri dönüş ve diğer işler… Sayın Cumhurbaşkanı'nın da durumu farklı değil… Nasıl dayanıyorsunuz bu tempoya? Özel kullandığınız bir enerji takviyesi ya da ilaç var mı?”…



“Hayır, hiçbir şey kullanmıyorum” dedi Sayın Başbakan ve devam etti, “Sare hanım da benzer nedenlerle endişeleniyor…”



Bu konuşma geçerken Başbakan'ın ekibinden bir arkadaşımızın daha önce bana anlattığı o müthiş esprili ticarî fikri Sayın Davutoğlu'na aktarmadan edemedim:



“Nar suyu renginde bir içecek koyalım ortaya… Hatta içinde sadece nar - portakal suyu karışımı ve zencefil gibi bazı bitki özlerinin bulunduğu bir şey olsun… Sonra da Sayın Başbakan Çin'den getirttiği ve içinde çok sayıda doğal bitki usaresinin bulunduğu bu sıvıyı içiyor” diye iletişim yapıp bu içeceği piyasaya sürelim… Amma para kazanırız!”



Hep birlikte gülüp geçtik… Ancak hepimizin hafızasında

Tansu Çiller

hanımın ülkede kuşburnu çayının tüketimini nasıl artırdığının hikâyesi canlanıverdi…



Dün Mardin'de

Başbakan

son derece enerjik ve dinç bir şekilde TV'lerin karşısında konuşurken, ben yatak döşek yatacak kadar perişan vaziyette onu izliyordum… Alt tarafı Çarşamba günü 11.50'deki hızlı trenle Ankara'ya gitmiş; o gece 4 saat uyduktan sonra 05.30'da Başbakan'ın uçağına yetişmiş. İşlerim nedeniyle onun da izniyle Mardin – Kazakistan programına katılmayıp 3 saat Londra'da kaldıktan sonra 16.45 THY uçağı ile İstanbul'a dönmüştüm… Hepsi buydu…



Bu minicik program, bağışıklık sistemimi alt üst etmeye yetmişti…



Siyasilerin ya bünyeleri farklı, ya da bu tür faaliyetlerde bulunanların vücutları gerekli hormonlardan bol miktarda salgılamayı başarıyordu.



Başbakan'ın Mardin'deki 10 maddelik Master Plan açıklaması çok etkili bir konuşmaydı…



Dinlerken

“Ne yapılması gerektiği”

ile

“Nasıl yapılabileceğinin bilinmesi ve uygulama başarısı”

arasındaki bağlantı bir anda gözlerimin önüne geldi. Bir de Başbakan'ın uçakta yaptığı o önemli tespit: “Siz dilediğiniz kadar Ankara'da karar alın. Bu kararlar aşağıya kadar aynı inanç ve disiplinle uygulanmazsa, başarısız olmanız kaçınılmazdır”…



Lenin'in o küçücük fakat sol dünya için etkili ve ünlü kitabı

“Ne yapmalı?”

yı okuyanla, o kitabı okumadan ahkâm kesenler arasındaki farkı tespit etmek için, “Önsözünün ilk satırında hangi makaleden söz edilir?” diye sorardım… Çünkü o kitaba temel teşkil eden ve

Iskra

'da yayınlanmış makalenin adı

“Nereden Başlamalı?”

idi…



10 maddelik Master Planının 9 maddesini tartışmak benim uzmanlık alanımın dışında kalır. Ancak 7. Madde tam da bizim işlerle ilgilidir:

İletişim…

Sayın Başbakan, kara propagandayı (kendisi ve bazı siyasiler

Algı Operasyonu

diyorlar) engellemek için etkili iletişim işinin bölgelerde valilerin kuracakları birimler tarafından yürütüleceğini belirtti…



İşte orada çok ciddi endişem var. Çünkü bu konuda Türkiye'de liyakat sorunu var! İletişim fakültelerimizde çok az sayıda hoca hariç profesörlerimiz bile iletişimin uygulama süreçlerinden bihaberken, o bölgelere işin ehli kadroları bu kadar kısa zamanda nasıl bulacaklar?.. Ciddi sorun… İnşallah düş kırıklığı yaşamazlar…



Başlanacak yer olarak, bu kadroların işin pratiğinden gelen, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın çevresinde bulunmuş, örneğin geçmişte görev almış pek çok iletişim uzmanı, bu kadroları hızlı bir eğitimden geçirebilir ve zaman içinde ne yaptıklarını denetleyebilir…

Nereden Başlamalı

sorusu, en az

Ne Yapmalı

kadar önemlidir çünkü.



Allah kolaylık versin…



Vestel tasarımın ötesine geçmiş…

da var. Ben önce gazeteye gelen basın bültenindeki başlığı merak edip okumuştum: “Vestel, Star Wars temasını tasarımın ötesine taşıyor.” Vestel bir tasarım yapmış; öyle bir tasarım ki, tasarımın da ötesi… Siz olsanız merak etmez misiniz?..



Bültendeki bilgi şöyle: “Vestel, hasılat rekorları kıran Star Wars serisine özel tasarladığı LED TV ile temayı, tasarımın ötesine taşıyor. Efsane seriye özel 4 farklı değiştirilebilir çerçeve ile sunulan Vestel SAGA 22FA7100 LED TV, Star Wars logosu ile açılıyor, Darth Vader görüntüsü ve kendine özgü nefes sesiyle de kapanarak kullanıcılara farklı bir deneyim yaşatıyor.”



Ne anladınız? Bir hasılat rekoru kırılmış. Bu hasılat rekorunu

Vestel

'in

Star Wars

serisi TV'leri mi kırmış; yoksa Star Wars filminin dizisi mi gişe rekorları kırmış? Orası biraz karanlık…



Peki, tasarım ötesine taşınan ne imiş? Tema imiş… Bir LED TV varmış. Bunun çerçevesini değiştirebiliyormuşsunuz. 4 farklı resimli çerçeve varmış…



TV Star Wars logosu ile açılıyormuş. Darth Vader'in görüntüsü ve derin bir nefes verişiyle kapanıyormuş… Peki adı neymiş bu TV'nin?



Çok basit: SAGA 22FA7100 LED TV…



Akılda kalıcı ve iletişimi ne kadar kolay değil mi…



Allah kolaylık versin…




#Davutoğlu
#Tansu Çiller
#Master Plan
#Star Wars
8 yıl önce
‘Nereden başlamalı’ en az ‘ne yapmalı’ kadar önemlidir…
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı