Gazetenin internet sitesindeki haber,
başlığını taşıyordu.
Brüksel muhabirleri
ve
, Avrupa Komisyonu'nun dün açıkladığı 10 sayfalık Türkiye raporunun taslağını görmüşler…
Gazeteye göre Türkiye
Bu “en önemli kriter” ise 'temel hakların korunması için terörle ve organize suçla mücadele yasalarının değiştirilmesi' imiş.
Türkiye'den, “terörle mücadele” alanında yasal düzenlemelerini, AB yasaları ve Avrupa Konseyi prensipleri çerçevesinde yeniden düzenlemesi istenecekmiş. Yani biz de teröristlere çadır kurtaracağız herhalde, onları yakalayıp yakalayıp serbest bırakacağız…
Aynı yazıda Ankara'ya ayrıca, 'emniyet birimlerinin muhtemel insan hakları ihlallerini denetleyecek' bağımsız bir komisyon oluşturması çağrısı yapılacağı iddia ediliyor.
Financial Times bunları yazadursun dün AB Komisyonu'nun Türk vatandaşları için vizelerin Haziran sonunda kaldırılmasını öngören tavsiye kararı açıklandı. Haberi bilgisayar ekranından okurken gözüm meselenin 'ama'sını da aradı. Buldum da: Raporda 72 kriterden 67'sini yerine getirdiğimiz ifade edilip, diğerlerini de bir an önce tamamlamamız isteniyor. Açıklamanın AB Komisyonu'nun Birinci Başkan Yardımcısı
ile AB Komisyonu'nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi
tarafından yapılıyor olması, Komisyon'un tavsiye kararının arkasında güçlü bir şekilde durduğu anlamına geliyormuş.
Bakalım Batı basını bundan sonraki adımlar için yolumuza hangi taşları koymaya çalışacak?
Türkiye Avrupa medyası tarafından hiç bu kadar yalnız bırakılıp hiç böylesine yoğun bir tezvirat bombardımanına maruz bırakılmamıştı.
IŞİD, PKK, PYD, PYG, DHKP, Paralel Yapı, Cemaatçiler, AB basını ve
(ne demek, dersiniz?) söz eden bir HDP (Eş)Başkanı…
Ülkemiz hiç bu kadar çok farklı cepheden aynı anda bu kadar çok saldırı altında kalmamıştı…
İşin ilginç yanı ise Türkiye'nin böylesi organize salvolardan hep güçlenerek çıkması…
Koskoca
'u 55 milyon dolar ceza madden pek etkilemeyebilir. Ancak manen iş hiç de öyle değil… İtibar telgraf telindeki narin bir kuş gibidir. Bir kere uçup gitti mi, onu bulup yerine koymak kolay değildir.
ABD'de bir mahkeme, ürettiği talk pudrasının kadınlarda yumurtalık kanserine yol açtığı gerekçesiyle, dünyanın en büyük kişisel bakım ve ilaç şirketlerinden birisi olan Johnson & Johnson'a 55 milyon dolar tazminat cezası verivermiş. Yumurtalık kanserine yakalanan
adlı kadının açtığı davayı şirket, temyize götürecekmiş. (Şubat ayında aleyhlerinde yine talk pudrasıyla ilgili olarak bir dava açılmıştı ve şirket, 72 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti.)
Johnson & Johnson sözcüsü
, mahkeme kararının 30 yıldır aralıksız sürdürülen talk pudrası araştırmalarıyla çeliştiğini söylese de, haberin olumsuz etkileri hemen görülmeye başlanmış. Borsada değer kaybetmişler. Manevi etkileri ise daha uzun vadede ortaya çıkacaktır.
Şu sıralar başı dertten kurtulmayan şirketlerden biri de
.. Hisselerinde değer kaybı yaşayan ABD'li teknoloji devi, geçtiğimiz günlerde de Wall Street'in milyarder yatırımcılarından
'ın, Çin'deki ekonomik yavaşlama nedeniyle elindeki tüm Apple hissesini satmasıyla gündeme gelmişti.
Kamera önüne çıkmaktan hoşlanmadığı söylenen Apple CEO'su
geçtiğimiz günlerde CNBC'deki
programına katılmış ve son gelişmeleri 'çok aşırı tepkiler' olarak yorumlamış. “Standartların oldukça üstünde bir çeyrek geçirdik” demiş.
Apple'a getirilen eleştirilerin başında “şirketin sektöre yenilik getirme konusunda eski başarısını yakalayamadığı” ileri sürülüyormuş. Şirketin itibarını toparlamaya kararlı olduğu anlaşılan Tim Cook da sektörü değiştirecek cihazlar üretmeye devam ettiklerini ancak bu yenilikleri şimdilik açıklayamayacağını ifade etmiş.
Yeri geldiğinde hep söylerim: İtibar, ticari işlerinizin iyi gitmediği zamanlarda, (belki de asıl o zaman) insanlar tarafından anlayış desteği görmenizi sağlayan algılama birikimlerimizin tamamıdır.