|
Türkiye’ye sahip çıkanlar ve çıkmayanlar

Türkiye sadece silahlı terör gruplarının ve çetelerin baskısı altında değil… Türkiye aynı zamanda Batılı bazı çıkar gruplarının Türkiye üzerine hesapları gereği Hıristiyan Batı medyasının yürüttüğü saldırı ve ataklara karşı da direnmek durumunda.



Son birkaç yazımızda örneklerini vermeye çalıştık… Her ne kadar ABD basınında bazı vicdan sahibi basın mensupları (!) doğru rota yönünde bir ilerleme kaydetmişlerse de, Avrupa basınının özellikle Almanca konuşulan kesimlerinde Türkiye ve

Erdoğan

düşmanlığı gemi azıya almış yoluna devam ediyor.



Cumartesi günü piyasaya çıkan

şöyle:



Kırmızı zemin üzerinde Türk bayrağı, bayrağın önünde tel örgü, üstte dikenli tel. Yani Türkiye dikenli tellerin arkasında. Üst başlık:

“Diktatör Erdoğan ve Çaresiz Batı.”

Ana başlık:

“Bir zamanlar bir demokrasi varmış…”


İnanılır değil ama gerçek. Bir zamanların ünlü TV dizisinin adı gibi.



Peki, Avrupa basınının gösterdiği bu aymazlık karşısında biz ne yapabilirdik? Ve bundan sonra ne yapabiliriz?



Bu soruyu soranlardan biri de

Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci

. Talimatı vermiş, uluslar arası boyutta ciddi bir iletişim kampanyası başlamak üzere.

Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü

'nün de başka bir kanaldan çok önemli iletişim adımları attığını biliyoruz.



TÜSİAD

da tüm iyi niyetiyle Batı basınında yayınlanmak üzere ilanlar hazırlatmış.

Washington Post

'ta yayınlananını gördüm. Gözlerim 'FETÖ'yü aradı. Öyle ya Batı medyası FETÖ'nün yıllardır yürüttüğü Algılama Yönetimi çalışmaları sonucunda, kesin hüküm vermiş ve şöyle yazmıştı:



“Başarısız darbe girişiminin arkasında bu cemaat ve onun lideri yoktur. Bu bir kısım ordu mensubu subayın işidir.”



Yani bir yandan FETÖ'yü korurken öte yandan hain darbe girişiminin başarısızlığa uğramış olmasından duydukları üzüntüyü dile getiriyorlardı.



TÜSİAD keşke FETÖ'den hiç söz etmeden ilan vereceğine Başkanı, Batı medyasında boy gösterip Türk iş dünyasının görüşlerini içtenlikle yansıtsaydı çok daha etkili olurdu.



Türkiye'nin şu anda iletişim alanında duyduğu en büyük ihtiyaç, devletten ve siyasilerden çok üçüncü tarafların aldıkları tutumu açık yüreklilikle ifade etmeleridir.



Bu bağlamda dünyanın en popüler sanatçılarından

Sting

'in 9 Ağustos akşamı vereceği konseri iptal etmemesi, Türkiye'ye gelişini ertelememesi, hiçbir mesaj vermese de son derece etkilidir. Aynı şekilde

Damian Rice

'ın 29 Temmuz'da Zorlu PSM'de vereceği konseri (Biletlerin tamamı satılmış) iptal etmemesinin iletişim değeri büyüktür.



Türkiye “Asla kendimi, grubumu ve ekibimi Türkiye'de yükselen tehlike ve kâbusun içine sokamam” diyerek konserini iptal eden ve dünyada Türkiye kadar tehlikeli bir ülke görmemiş olabileceğini ifade eden

Joan Baez

'i de unutmayacaktır. Aynı şekilde konser iptal eden

Muse

ve

Skunk Anansie

'yi de…



Buradan bakıldığında Türkiye'ye sahip çıkanlarla çıkmayanlar önümüzdeki dönemde net bir şekilde kendilerini belli edeceklerdir.



Bir vefa kitabı

Masamda heybetli bir kitap:

Büyük Türk Edebiyatı Tarihi


Yazarı: Rahmetli

Vasfi Mahir Kocatürk

(1907-1961)



Tam 46 yıl sonra yeniden kitapçı raflarında…



Heyecan verici… Ağırlıklı olarak Anadolu'da Türk edebiyatını 14. Yüzyıldan başlayarak Tanzimat'a dek her yüz yılı ,

'Saz Şiiri'

,

'Divan Şiiri'

,

'Tekke Şiiri'

,

'Nesir'

başlıkları altında ayrı ayrı inceleyen, Tanzimat sonrasındaki edebiyat dönemlerinde de tiyatro, şiir, roman ve hikaye türlerini büyüteç altına alan bu kitabı benim indimde daha da değerli kılan özelliği bir

'vefa kitabı'

olması…



Bu kitap,

İstanbul Kültür Üniversitesi

'nin ve

İstanbul Kültür Eğitim Kurumları

'nın kurucusu

Fahamettin Akıngüç

'ün, 40'lı yıllarda Eskişehir Lisesi'nde öğrenciyken çok sevdiği edebiyat öğretmeni

Vasfi Mahir Kocatürk

'e şükran borcunu ödeyebilme vesilelerinden biri… Vasfi Mahir Bey, “Usul bakımından edebiyat tarihinin tasvirsiz, tahlilsiz, tenkitsiz olamayacağı kanaatindeyim” diyen bir büyük bir edebiyat tarihçisi.



Fahamettin Bey diyor ki:



“Kurduğum okullarda Vasfi Mahir Kocatürk gibi ciddi, yetkin ve üretken öğretmenlerle çalışmaya, öğrencilerimin edebiyatla nefes alıp vermesini sağlamaya özen gösterdim.”



Fahamettin Bey, 40'li yıllarda 'doyumsuz' diye nitelediği Vasfi Mahir Bey'in edebiyat derslerinden o kadar etkilenmiş ki, liseden mezuniyet arifesinde o güne kadarki mühendislik ideallerinden vazgeçmeyi bile düşünmüş. Babasına demiş ki, “Ben edebiyat fakültesinde okumak ve yazar olmak istiyorum.” Babası, uzun sohbetlerin ardından şöyle diyerek ikna etmiş oğlunu:



“Mühendis olman edebiyata gönül vermene, ona dilediğince zaman ayırmana, hatta bir yazar olmana engel değil. Fakat edebiyat tahsilinden sonra mühendislik yapamazsın!”



İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları

arasında ilk baskısını 45 yıl sonra, ikinci baskısını da henüz yapmış olan bu muhteşem kitabın nüvesi, bu gerçeği hiç kimsenin önceden göremeyeceği, aklından bile geçiremeyeceği işte o yıllarda atılmış meğerse…



Rahmetli Vasfi Mahir Kocatürk'ün

“tasvir, tahlil ve tenkit”

i hiç ihmal etmediği, büyük bir titizlikle yaptığı araştırmaların sonucunda oluşturduğu bu çok kıymetli edebiyat tarihi incelemesi, her münevver evin kitaplığında yer almayı hak ediyor. Vasfi Mahir Bey'in emeklerinin üzerine sonradan aynı titizlikle değer katan oğlu rahmetli

Prof. Dr. Utkan Kocatürk

'ün ve nihayetinde İstanbul Kültür Üniversitesi yetkililerinin verdiği emekler boşa gitmemiş; kitap barındırdığı o büyük hafıza ve zarafetiyle, yararlanma arzusunda olan herkesin emrine amade hale gelmiş.



Ödenemeyen tek borç: Vefa borcu… Ödenemese de, çabası yetmez mi?


#Der Spiegel
#Skunk Anansie
#Utkan Kocatürk
#FETÖ
8 yıl önce
Türkiye’ye sahip çıkanlar ve çıkmayanlar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset