|
Türkiye"nin Kandil fotoğrafı

Washington Post''tan New York Times''a, El Cezire''den CNN''e Türkiye haberlerin baş sıralarında yer alıyor. Ama bir farkla. Ortadoğu ve Kuzey Afrika''yı kasıp kavuran Arap Baharı haberlerinde bu ülkelerin geleceği için “ilham kaynağı”, “model ülke” unsuru olarak yer alan Türkiye son bir haftadır, Suriye''de, Libya''da süren şiddet sarmalı görüntüleri eşliğindeki görüntülerle, haberlere gazetelere, ekranlara yansıyor.

Kuzey Irak''ta, Kandil''i bombalayan Türk savaş uçakları...

Savaş uçaklarının bomba yağdırmayı, topların kampları dövmeyi devam edeceğine yönelik Genelkurmay''ın resmi açıklamalarının yanında Başbakan Tayyip Erdoğan''ın “Bıçak kemiğe dayandı”, “Sabrımız tükendi” sözleri...

1980''lerin başlarından itibaren eylemlerine başlayan PKK ile devlet güçlerinin çatışmalarında bugüne kadar 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiği...

12 Haziran seçimleri sonrasında yeni anayasa ile birlikte Kürt sorununun çözümü noktasında kritik bir sürece girilirken, iyimser havanın dağıldığı, hatta çözüme yönelik umutların artık kaybedilme noktasına gelindiği...

Böyle bir görüntü veriyor Türkiye. Tam bir savaş hali!

Müslüman coğrafyanın ''ilham kaynağı'', ''model ülkesinin'' verdiği görüntü bu!..

Sorunlarını çözemeyen, şiddet bir yana kendi ülkesindeki Kürtlerle savaş görüntüsü veren bir Türkiye.

PKK''nın son bir ayda düzinelerce asker vurması, Türkiye''nin teröre maruz kalması bu fotoğrafı değiştirmiyor.

Suriye, Libya gibi kanlı görüntülerle ekranlara geliyor, haberlere yansıyor Türkiye.

Neresinden bakarsanız bakın, kötü oldukça kötü bir fotoğraf bu.

Kürt vatandaşlarının sorunlarına cevap veremeyen, bu taleplerden kaynaklanan ve 30 yıldır devam eden –ister terör ister şiddet deyin- kanı durduramayan ve daha da kanlı bir boyuta taşıyan bir Türkiye!

KÜRT SORUNU GERÇEĞİNİ ISKALAMAK

Abdullah Öcalan''ın avukatlarıyla görüşmelerinden devletin kendisiyle “müzakere” masasına oturduğunu anladığımız bir dönemde Silvan saldırısıyla yükselen, Çukurca saldırısıyla sınır ötesi ve içerisinde hava operasyonlarının başlamasına neden olan eylemleri PKK''nın neden başlattığı, “eylemsizlik dönemindeyiz” dedikleri zamanda Türkiye''yi 1990''lara döndüren şiddet sarmalına neden döndürdükleri sorularına mantıklı bir cevap bulmak zor.

Suriye, İran ve hatta İsrail denkleminde yapılan analizler ne Kürt sorunu ne de PKK terörü gerçeğine oturmaz, oturmuyor da.

Beş sene on sene önce yapılan analizler tekrar tekrar pişirilip gündeme sunuluyor.

Evet, şiddete bulaşan örgütler uluslararası yönlendirmelere ve etkileşimlere her zaman açıktır. Ancak, PKK''nın son eylemlerini bugün Ortadoğu denkleminde Suriye''de yaşananlara bakıp, buna İran''ı eklemleyerek, Türkiye''yi köşeye sıkıştırmanın bir aracı olarak “sebep-sonuç” bağlamında değerlendirmek, Kürt-PKK sorununda geçen 30 seneyi ıskalamaktan öteye başka bir anlamı olmaz.

Doğru soruları sorup doğru cevapları almak yerine yanlış soruları sormaya devam edip geçmişin yanlışlarına takılıp kalıyoruz sürekli.

PKK neden silah bırakmıyor, şiddete, teröre neden son vermiyor soruları meşru ve makul sorular.

Ancak, devlet-hükümet Kürt sorununu çözmek için neden elini çabuk tutmuyor, bir plan-program açıklamıyor, PKK''nın elde silah dağlarda gezinmesine zemin sağlayan, ''meşruiyet'' görünümü veren uygulamaları son vermek için bir an önce harekete geçmiyor... ve benzeri sorular meşru ve makul olduğu gibi çok daha doğru sorular.

Şunun hakkını teslim etmek gerekiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan''ın 2005''te Diyarbakır''da sönük bir topluluk karşısında yaptığı ve Kürt gerçekliğine vurgu yapan konuşmasının üzerinden neredeyse yedil yıl geçti.

Bu süre içerisinde TRT 6''da Kürtçe yayına geçilmesinden tutun da, Kürt dilinin kullanılması, ana dilde eğitim, yer isimlerinin iade edilmesi, Kürt sorununun çözümünde özerklikten federasyona, ve hatta bağımsızlığına kadar her boyutunun rahatça tartışıldığı bir Türkiye var bugün.

Kabul edilmeli ki sayılan konuların çözümünde önemli mesafeler de alındı.

Bütün bu olumlu gelişmeler Kürt sorununun çözüldüğü anlamına gelmiyor ancak.

Bugüne kadar atılan ve önemli dediğimiz adımların hiçbirisinin kanunlarda yeri yok. Fiili bir durum söz konusu daha çok. İsmail Beşikçi''ye Q harfinden dolayı geçtiğimiz Mart ayında 15 sene ceza verilmesi bunun en çarpıcı örneği.

ÇÖZÜM İÇİN SİLAHLARIN SUSMASI BEKLENMEMELİ

İçi doldurulamayan ''açılım''lar, milli birlik ve beraberlik projeleri sorunu çözeceğine daha da kangrenleşmesine neden oluyor.

Dağda PKK, şehirde Kürt siyasiler AK Parti hükümetinin, Tayyip Erdoğan''ın, devletin niyetinde ne kadar samimi olduğunu sorguluyor.

Sadece Kürt cephesi değil, Türkiye''nin eli kalem tutan, bu konuda dili dönen birçok kişi niyet sorgulaması yapıyor.

Zaman geçtikçe, ilerleme kaydedilmedikçe, ''oyalama taktiği mi'' şüpheleri yükseliyor.

Çözüme gidilmesi izin silahların susması elbette önemli, hem de çok önemli. Silahların konuştuğu, kan banyosunun yapıldığı bir yerde barışı konuşmak zordur.

Ancak barış için, çözüm için silahların susmasını beklemek, bunu ön koşul olarak ileri sürmek, barıştan ve çözümden uzaklaşmaktır. Böyle bir anlayışla, bu politikalarla çözüme ulaşmak imkansızlaşır, beklenen barış hiçbir zaman gelmez.

Devlet, eğer Abdullah Öcalan''ı ev hapsine almayı düşünüyorsa, bunu sabote etmek isteyen ister PKK olsun ister uluslararası güçler, devlet gereğini yerine getirmekten geri durmamalı.

Müzakere yapıyorsa, müzakereyi kesmemeli. Sorunu çözecek adımlar atacaksa bunlardan geri durmamalı.

“Ne zaman iyi bir şeyler olsa PKK sabote ediyor” söylemi, içi boş bir söylemdir. Karşılığı yoktur. Karşılığı olmadığı için bu kan akmaya devam ediyor. Bu söylem korundukça daha çok kan akmaya da devam eder.

Filistin-İsrail barışı için Ortadoğu Dörtlüsü Temsilcisi Tony Blair bundan iki yıl önce Washington''da sunum yaparken, sözü dönüp dolaştırıp Kuzey İrlanda sorunun çözümüne getirmiş ve birkaç anekdot aktarmıştı. Blair, 1998 Ağustos ayında imzalanan anlaşma öncesinde için Sinn Fein temsilcileri ile yaptığı müzakerelerde en büyük güçlüğünün temsilcilerin iki de bir ''gidip örgütle konuşmamız'' demeleri olduğunu söylemişti. Tony Blair. Anlaşmanın imzalanmasından önceki 6 saat için ''hayatımın en zor saatleri'' dediğini hatırlıyorum.

Blair, IRA''nın siyasi kanadı Sinn Fein ile müzakereleri sürdürürken, örgüt silah bırakmamıştı. Üstelik anlaşmanın imzalandığı 15 Ağustos günü IRA''nın gerçekleştirdiği eylem 29 kişinin hayatına mal olmuştu.

Ortada cevaplandırılması gereken çok sayıda soru olabilir. Çözüme götürecek, barışı getirecek soru ise sadece bir tane.

Türk siyasetçileri, Blair''in gösterdiği siyasi cesareti gösterebilecekler mi?

il y a 13 ans
Türkiye"nin Kandil fotoğrafı
Gerekiyorsa, at değiştirilir arkadaş
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir