|
Yazı ve yazar takibinde bir bakanlık...

Gazetenin avukatı ve kapı komşum Yeşim masama yeni bir “evrak takımı” bırakmıştı dün. Tahminim doğru çıktı, gelen yine bir suç duyurusuydu.

Ama farklı bir suç duyurusu…

Bir süredir adet olduğu üzere kimi Ergenekon tutuklluarından değil, 301. maddenin emanet edildiği bakanın bakanlığından, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü''nden geliyordu.

301. maddenin kötü kullanımı engellemek, siyasi soruşturmalara set çekmek için devreye sokulan bakanın bakanlığının bir genel müdürlüğü benim ve diğer gazetelerdeki başka yazarların kimi yazılarını savcıların dikkatine sunuyor, “suç var, gereğini yapın ve bana bilgi verin” diyerek, bir tür ihbarda bulunuyordu.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü''nden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı''na gelen “Çok İvedi” damgalı, 9 Nisan 2008 tarihli ve bakan adına Genel Müdür Yardımcısı hâkim Galip Tuncay Tutar''ın imzasını taşıyan yazı şöyle diyor:

“Ali Bayramoğlu tarafından kaleme alınıp Yeni Şafak Gazetesi''nin 01/04/2008 tarihli nüshasında yayımlanın “
” başlıklı,

Yasemin Çongar tarafından kaleme alınıp Taraf Gazetesi''nin 28/03/2008 tarihli nüshasında yayımlanan “Darbecilerle uzlaşmak darbeyi davet eder” başlıklı,

Star Gazetesi''nin 23/03/2008 tarihli nüshasının 1-2. sayfalarında yayımlanan “Bu işler kansız olmaz” başlıklı,

İlhan Selçuk tarafından kaleme alınıp Cumhuriyet Gazetesi''nin 07/02/2008 tarihli nüshasında yayımlanan “Nesh Nesh (ya da Nesih) Ne Demektir…” başlıklı yazı fotokopileri incelenmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir…”

Başsavcılık ise bu yazı üzerine ilgili savcılıklardan bu talebin “gereğini takdir ve ifa etmeleri ve sonucu Adalet Bakanlığı''na bildirmeleri”ni istemişti.

Şimdi bu “durum” ve “talep” üzerine Eyüp Cumhuriyet Savcısına ifade vermem gerekecek…

Bazen insan açıklama bulmakta zorlanıyor.

Gazete yazılarının bu kadar “suç işlediği” başka “demokratik” bir ülke görülmüş müdür?

Yazılarından, düşüncelerinden, ifade haklarından, gazetecilik işlevlerinden ötürü insanlara bu kadar çok soruşturma, kovuşturma açılan kaç aklı başında ülke vardır?

Önüne gelen herkesin siyasi meşrebine ters düşen her yorum için 301. madde üzerinden cumhuriyet savcılıklarına ihbarda bulunması, bunların siyasi nitelikli soruşturmalara yol açması bu ülkede utanç verici tablolar yaratmadı mı, canlar almadı mı?

301. sistematik bir şekilde kimilerinin siyasi amaçları çerçevesinde kullanılmadı mı?

301. madde sözde “pasif” hale geldi.

Ama “işlem” hala devam ediyor…

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü''nün yazı ve yazar “takip etmek” ve “ihbar etmek” gibi iş üstlenmesi nasıl açıklanır?

Soruşturmaya uğrayan (internette isteyen herkese açık 1 Nisan 2008 tarihli) “O devlet…” başlıklı yazım Anayasa Mahkemesi''nin AK Parti''ye yönelik kapatma davasını kabul etmesine yönelik sıradan bir yorum ve eleştiri yazısı… Anayasa Mahkemesi''nin tüm kilit siyasi kararları aynı oy oranıyla aldığını hatırlatan ve bu durumu sorgulayan, hukuk siyaset ilişkilerinin altını çizen bir yazı…

Ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü böyle bir yazı hakkında bile ihbarda bulunabiliyor…

Eleştirmeyeceğiz, tartışmayacağız öyle mi?

Adalet Bakanlığı''nda eleştiri ve yorumlara sınır koyma işini üstlenenler şunu bilmeliler:

Bir yazar için yazısından, düşüncesinden ötürü sorgulanmak “ağır biçimde aşağılanmak”tır…

Belki de bundan böyle, keyfi taleplere hukuki hesap soracak olan biz olmalıyız…

16 yıl önce
Yazı ve yazar takibinde bir bakanlık...
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…