|
Yeni Türkiye"nin doğum belgesi...

Seçimler öncesi ülkenin en önemli beklentisi, yeni ve sivil bir anayasaydı.

Bu beklenti sürüyor.

Sürüyor zira, yeni anayasa, Türkiye''nin yıllardır ihtiyaç duyduğu, dindarları, laikleri, Türkleri, Kürtleri yeni toplumsal ve siyasal ortak paydalar etrafında cem edecek bir toplumsal mutabakata tekabül ediyor.

Malum "anayasa süreci" istenilen şekil ve hızda ilerlemedi.

Seçim sonrası "
Kürt meselesi ve şiddet ilişkisi
"nin ülkeyi kuşatması, hemen her konuda güvenlik fikrinin siyasete galebe çalması, Suriye meselesi, MİT krizi, hukuk ve hak gasbı sorunları, anayasa meselesini geriye itti.

Yeni bir toplumsal mutabakat önce tartışmayı, konuşmayı ve uzlaşmayı gerektirir.

Türkiye''de anayasa meselesi ne yazık ki "
tartışma ve siyaset yokluğu
", hatta "
boşluğu
" içinde yol almaya çalışıyor.
Mecliste partiler arası kurulan "
Uzlaşma Komisyonu
" da bu nedenle fazla ses getirmedi.

Evet, tren ağır ilerliyor…

Ama tümüyle durmuş değil…

Nitekim "
Uzlaşma Komisyonu
" çalışmalarının ilk safhasını, veri ve görüşlerin toplanma aşamasını bitirdi.

Şimdi uzmanların katılımıyla, daha doğrusu teknik desteğiyle yazım aşaması başlıyor.

Bu her şeye rağmen önemlidir…

Beklenen o ki, partiler arası bu heyet önce anlaşabileceği konuları ele alacak ve bağlayacak.

Muhtemelen ilk el atılacak konu üzerinde büyük fikir ayrılığı olmayan "
temel ve hak özgürlükler
" konusu olacak.

Komisyonun niyeti hızla yol almak, yaz ortasına kadar çalışmaları tamamlamak…

Ancak kabul etmek gerekir ki, yol almak bundan böyle kolay değil.

Vatandaşlık, laiklik, değişmez maddeler, ana dil meselesi gibi pek çok çetrefil sorun komisyonun önünde duruyor ve bu konuda siyasi partiler arasında türlü nedenlerle farklılıklar bulunuyor.

Kaldı ki tek sorun bu da değil…

Yeni toplumsal mutabakatı ilgilendiren bu tür konular da, toplumsal ve siyasal bir tartışma süreci olmadan yol almak pratik olarak zor ve sağlıklı değil.

Şöyle söyleyelim:

Türkiye''nin asıl meselesi, yeni bir toplumsal sözleşme yapmaktır. Bu ise ancak toplumsal ve siyasi aktörlerin karşılaşması ve tartışmasıyla mümkündür.

Peki Türkiye siyasi ve toplumsal güçleriyle bunu yapabilecek mi, önündeki bu fırsatı kullanabilecek mi?

İçinde bulunduğumuz koşullara bakarak bu soruya "olumlu" yanıt vermek kolay değil.

Söyledik, toplumsal tartışma sağlıklı bir şekilde yapılmazsa uzlaşma komisyonunun zaten zor olana uzlaşması tam bir hayal olur.

Ardından elimizde siyasi güçler itişmesi, pazarlığı, dayatması kalır.

Ortaya ya çapı düşük bir anayasa çıkar ya da anayasa projesi rafa kalkar…

Ve siyaset, değişim, kurumlaşma kaosu sürer…

Gelişmelerin bu istikamette olmaması için herkese sorumluluk düşüyor... Çatışmayı siyaset dili olarak kullanan BDP''ye, ataerkil siyaset tarzını henüz aşmamış olan AK Parti''ye, eski rejim ve düzenin tortularıyla hesaplaşmayı daha becerememiş olan CHP''ye, korku siyasetinin dışına çıkamamış olan MHP''ye…

Daha da öte…

Bir toplumsal ve siyasal tartışmayı teşvik etmesi ve kuşatması, hatta gündeme oturma becerisi göstermesi gereken basına da büyük iş düşüyor. Türkiye bu fırsatı kullanmasını bilmelidir…

AK Parti''nin Genel Başkan Yardımcılarından
Ömer Çelik
, dün, yaptığımız görüşmede, bu olumsuz görüntüye rağmen umutlu konuşuyor, olması gerekenin altını çiziyordu.

"Önemli olan önce bir seçim yapmak. Ne hazırlayacağızı Eski Türkiye''nin son anayasasını mı yoksa yeni Türkiye''nin ilk anayasını mıı Seçimimiz kesinlikle ikincisi olmalı. Yeni anayasa yeni Türkiye''nin doğum belgesi olmalıdır. Böyle bakınca önemli olan bir anayasa metni yazmak değildir, tartışmak ve uzlaşmaktır. Metin bu uzlaşmanın sonucu olmalıdır…"

Çelik''e katılmamak mümkün değil…

Umarız gelişmeler bu istimakette olur.

12 yıl önce
Yeni Türkiye"nin doğum belgesi...
Darbe söylentilerini gözardı etmeyelim; önlem almaya bakalım!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir