|
Gazozuna da olsa derbi!

Adı ne olursa olsun sonuçta Beşiktaş ile Fenerbahçe oynuyorsa halı saha mücadeside olsa adı derbidir. Aslında böylesine toplum ilgisinin yoğunluk kazandığı önemsenen bir karşılaşma içinde bir çok ders alınması gereken de bir mücadeledir.



Gelin görüntü bu denli toplum ilgisini yoğunlukla üzerinde barındıran bir maçın maçtan öte kavga gürültü ile sonuçlanması futbol adına alınması gereken dersleride yok sayıyor. Kendi sahasında oynama avantajını futbol oynama avantajına ve dolayısıyla sonuca yansıtmaya çalışan Beşiktaş karşısında maçın başından itibaren gerilime sokmaya ve bu gerilimden sonuç üretmeye çalışan Fenerbahçe, bu gerilimin kendisine sağlayacağı avantajları hesap ederek oynadı. Maçın başında rakip futbolcularla ner fırsatta tartışan Van Persie, gerilimin yüksek hattını Tosic'in atılmasıyla zirveye çıkarttı. Ve aynı Van Persie takımına hem galibiyeti hem de turu getiren isim oldu. Bana göre, kavgada, mücadelede, tartışmada ve golde ismi olan Hollandalı maçın da adamıydı. Özellikle ilk yarım saatte gerilime göz yuman hakem triosunun gerilime çanak tutması maçı maç olmaktan çıkarttı ve futbol oyundan başka her şeye benzedi. Sahanın en ürkek ismi Ali Palabıyık'ın onca hareketi görmemezlikten gemeye çalışmaktan, doğru düdük çalamadığı maçın geneline baktığımızda klasik oyun düzeninde sahaya çıkan ve rakibini arkaya yaslanmaya mecbur bırakma hamlelerini yapan Beşiktaş'ın karşısında özellikle ikinci bölgede Fenerbahçe'nin agresif oyunu maçı itişip kalkışan bir hale döndürdü. Beşiktaş adına özellikle ikinci bölgede Atiba'nın kesiciliğine karşın Oğuzhan'ın hücum etkinliğinde yer alamaması Quaresma'nın etkinliğini azalttığı gibi Cenk Tosun'un sonuç üretecek pozisyonları yakalamasını da engelledi. On kişi kalınınca da bunun etkisini olumsuz olarak hep hissetti. Maçın iki kilit adamı olarak Beşiktaş adına Oğuzhan, Fenerbahçe adına da Alper Potuk'un olması beklenirken her iki futbolcunun etkisiz olması oyunun kalitesinin artmasını önlediği gibi iki takımın oyun şablonuna da olumsuz yansıdı. İlk yarıda oyunun temposunu düşürdüğü gibi rakibini de on kişi bırakan Fenerbahçe, ikinci yarıda bir futbol maçında olduğunu hatırlayarak takım olgusunu ortaya koydu. Hal böyle olunca da roller değişti ve oyunu kendi alanında kabul edip savunma güvenliğini arttıran Beşiktaş, tempoyu düşürerek ikinci bölgede oyun kontrolünü dengede tutmaya çalıştı ve Quaresma ile sonuç üretecek pozisyonlar oluşturmaya çalıştı. Sow'un, direkten dönen top dışında etkisiz kalması, Lens'in ise hücum organizasyonlarında yetersizliği Fenerbahçe'yi sonuç üretmekten alıkoydu. Buna birde Van Persia'nın aklının futbol dışında olması eklenince büyük maçın sonuçla taçlanması sekteye uğradı. Maçın flaş isimleri olması beklenen Oğuzhan ile Alper Potuk'un taktik kurbanı olduğu maçta Şenol Güneş'in futbol oynamaya, Advocaat'ın da gol yememek için oynatmamaya yönelik hamlesi tüm maçın heyecanını da kalitesini de kaybettirdi.



Birde buna Cüneyt Çakır kontenjanından Cüneyt Çakır olmaya çalışan Ali Palabıyık eklenince futbol, futbol olmaktan da çıktı.



Sonuç olarak Fenerbahçe, rakibini az adamla yakaladığı pozisyonda golü buldu ve istediğini aldı.



Kazanan her zaman haklıdır…

#Beşiktaş
#Fenerbahçe
#Ali Palabıyık
7 yıl önce
Gazozuna da olsa derbi!
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak