|
Kazanmak için nedenin olacak!
Nasıl bir kadro kurarsan kur, sınırlı yetenekteki futbolcu topluluğundan bir takım yaratamamışsan ve her şeyden önemlisi seni hayata bağlayacak hiçbir hedefin yoksa elinden gelen de bu kadar olur. Öyle elinde ne kadar ofansif oyuncu varsa hepsini sahaya sürsende fayda etmez. Kaldı ki bu kadar ofansif futbolcuyla oynuyorsun, ilk şutunu 20. dakikada, ilk köşe vuruşunu 34. dakikada kullanıyorsun. Yenen gollerde ise dört kişiyle sonuç üretmeye çalışan rakibin karşısında yedi kişiyle savunma alanında bulunuyorsun ama ne alanı savunabiliyorsun, ne de rakibi rahatsız edebiliyorsun. Bekliyorsun ki rakip topu kaybetsin bende oynayayım…

Peki konuk Fenerbahçe'yi bu maçta farklı kılan neydi?

Gayet basit; takım olması.

Önceki maçlara nispeten oyunun boyunu uzun tutan, rakibi kendi alanına hapsetmek yerine çıkmasına, topla oynamasına izin veren konuk ekip, ilk yarıda sol kenardan, ikinci yarıda da sağ kenardan getirdiği toplarla sonuç üretti. Mehmet Topal, Josef De Souza ve Mehmet Ekici'nin hamle alanlarını kapatan sarı-lacivertli ekip, ikinci bölgeyi tek başına savunmak zorunda kalan Okay'a sağladığı üstünlüğü tüm sahaya yaydıktan sonra işini kolaylaştırdı. Aslında 2. dakikada Gökhan Gönül'ün kaleyi yoklayıp Onur'da kalan şutunda oluşturulan bütünlük maçın tamamının nasıl gelişeceğininde habercisiydi. Rakibin direnç gösterememesi karşısında pas bağlantılarında sıkıntı yaşamayan Fenerbahçe, Volkan Şen, Alper ve 10 numara konumundaki Nani ile üçüncü bölgede van Persie'yi desteklerken bulduğu geniş alanları iyi değerlendirdi. Hami Mandıralı'nın, Musa'nın önüne Güray'ı koyarak hücum hattına çıkacak olan Gökhan'ın boşluğunu değerlendirme düşüncesi, Pereira'nın hamlesi ile sekteye uğradığı gibi Trabzonspor'un bu alanı kullanmasını sayısal dengeleri bozdu, bu da konuk ekibe avantaj sağladı. Trabzonspor'un, 35. dakikada Hasan Ali'nin eline çarpan topa penaltı kararı çıksa farklı bir şey olurmuydu diye kendime sordum ama maçın tamamındaki savruk görüntünün disipline edilmiş takım karşısında olacağına inanmadım. Sonuç olarak Ziraat Türkiye Kupası'nda finale koşan, ligde de Şampiyonlar Ligi'ni neredeyse garantileyip şampiyonluğu kovalayan bir takım karşısında tatilden başka hesabı olmayan ve takım bile olamamış topluluğun kazanmasını beklemek biraz hayalcilik olurdu… Aslında bu maçtan skor olarak fazla beklentisi olmayan Trabzonspor taraftarları, bu ağır skoru kaldıramamanın isyanını çıkarttılar ve bu isyanın asıl nedeninin de kendi kulübü ve kendi takımı olduğunun altını çizerek diyorum ki aslında Bülent Yıldırım'ın bu maça verilmesi bu olaylar fitilini hafta içinde yakmıştı…

Farkındamısınız ülkenin ihtiyaç duyduğu birliği, dirliği ve huzuru bir düdük bozuyor!...
#Fenerbahçe'
#Trabzonspor
#Süper lig
8 yıl önce
Kazanmak için nedenin olacak!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı