Onurlu mağlubiyetlerle teselli bulunulan zamanın Milli takım olgusundan sonra Dünya üçüncülüğüne ulaşan bir milli takımın, sonrasında zaman zaman Avrupa arenasında boy göstermesine rağmen bugün klasmanda paraşütsüz düşüşün anlamsız fragmanını izliyoruz.

Dünya üçüncüsü olunduğunda dönemin teknik direktörü Şenol Güneş’in, “Dünya şampiyonu olamadığımız için Türk halkından özür dilerim” açıklaması hala kulaklarımızda çınlarken o dönemden bugüne zaman zaman Avrupa kupalarında boy göstermemize rağmen halen turnuvada değil de, bir sonraki turnuva için hazırlık maçı oynamamızın bir açıklaması olmalı.

TV yorumcusunun bile eski futbolcular üzerinden milli takıma yürümeye çalışmasını, gölgesinde oynanan oyunu değil de, oynanması gereken oyunu seslendirmesi futbolun eskilerinin ortak aklını da ortaya koymaya yetiyor. Sudan sebeplerle Milli takımı tutmaktan vazgeçtiğini açıklama gafleti içinde olan koca koca adamların açıklamalarının gölgesinde Arnavutluk maçına çıkan yeni jenerasyon Milli takım, bireysel yeteneklerine rağmen takım olma özelliğine kavuşamamanın sıkıntısını yaşadı ve görünüşe göre böyle de devam edecek.

Romanya maçı mağlubiyetinden sonra Lucescu ile ikinci hazırlık maçına çıkan Türk Milli Takımı, savunmada alan ve adam paylaşımındaki sıkıntıyı orta alandaki oyuncuların savunma anlayışındaki eksikliğiyle maç boyunca hissettirirken, oyunun boyunu uzatmakla da rakibe avantaj sağladı.

Maçın ilk yarısında takım halinde savunma anlayışından uzak olan Milliler, Arnavutluk'un az adamla ama çalışılmış teknik anlayışıyla mütevazı görünse de sonuç üretecek ataklar geliştirdi. Eksik kalmalarına rağmen arkaya yaslandıklarında bile kontra atağı düşünen anlayışı Türk milli takımında savunma adına karşılık bulamadı.

Başta da belirttiğimiz gibi sistemsizliğin pençesinde kıvranan Türk futbolunun sistem adına ortak akıl üretemediği yerde hakem ve futbolcu eskilerinin üzerine üşüştüğü Milli takımın günahı gencecik çocukların omuzlarına yüklenemez.

Eğer hesap kesilecekse, bu hesabı ödemesi gerekenler sadece kulüpler bazında değil, Türkiye Futbol Fedarasyonu bazında da olmalıdır. Sorun yabancı statüsü değil. Sorun, futbolu yönetenlerin futboldan uzak, bilgisiz ve beceriksiz olması.

Dün; Şenol Güneş’in, “Dünya şampiyonu olamadığımız için Türk halkından özür dilerim” açıklaması, karşısında sizin; Türk futbolunu imha ettiğiniz için özür dileyip, bu sevdadan vaz geçmeniz daha anlamlı ve yararlı olacaktır.

İnanın sizin sistem dediğiniz aslında sistemsizliğin ta kendisi.

Siz; takım elbiselerinizle kuramadığınız sistemi, ay yıldız formalı gençlerden kurmasını bekleme gafleti içinde olmaktan artık vaz geçin…