Gururlanmalıyız. Birleşmiş Milletler toplantısında, tüm dünyanın gözleri önünde, kimsenin aklından geçirmeye cesaret edemediği gerçekleri, cesurca dillendiren bir liderimiz var.
Erdoğan'ın, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda söylediği bu sözlere bir bakın:
Aslında 5 ülke haricinde, neredeyse tüm ülkeler bu dünya düzenine itiraz ediyor, bu sistemi, bu yapıyı kabullenmiyor. Nasıl olur da sadece 5 ülke tüm dünyanın geleceğine karar verebilir?
İşte bu yüzden çıldırtan bir adaletsizliğin ateşi yakıyor insanların yüreğini. Bu adaletsizliği ortadan kaldıramamak, çaresizlik içinde sancılar çekmek ve öylece sevdiklerinizin ölüp gitmesini izlemek, ne büyük dram, ne büyük acı.
Bu düzen savaşların, sürgünlerin, yıkımların, açlığın ve sömürünün bizzat yaratıcısıdır.
Her doğan çocuğu Afrika'da, açlığa mahkum olmuş şekilde dünyaya getiren bu düzendir.
Her bebeği, Ortadoğu'da savaşın ortasında anasız, babasız, yalnız bırakan bu dünya düzenidir.
Akdeniz'de yaşamak için kendini denize atan ve ancak suların karanlığına gömülen hayatların katili bu düzendir.
Asya'da her çocuğu fabrikalarda köle işçi yapan bu dünya düzenidir.
O yüzden herkes yeni bir dünya arıyor. Batı'nın sömürdüğü tüm milletler, doğacak çocuğunun da sömürülmemesi için yeni bir dünya istiyor artık.
Bugün olmasa da, yarın, bir başka gün bu dünya düzenine isyan olacaktır. Öylesine adaletsiz, öylesine acımasız ve öylesine zalim ki bu düzen; nasıl bir dünya düzeni kuracağını bilmeseler de, nasıl bir sistem inşa edeceklerini bilmeseler de
Bizler, bu dünyanın ötekileri, mazlumları, ezilmişleri ve hakları gasp edilmiş halkları... Hiçbir şey yapamasak da, bu düzenin adaletsizliğini, zalimliğini ve acımasızlığını haykırıyoruz en azından.
Erdoğan herkesin sustuğu böyle bir dünyada, herkesin korktuğu bir dünyada sesini yükselterek, bizlerin yüreklerinde taşıdığı öfkeyi ve isyanı duyurdu dünyaya.