|
İçe dönüş
Bazen içe dönmek gerekir. Kapanmak, iletişimi en aza indirmek ve içsel bir yolculuğa çıkmak, insanın yaşadığı sorunları çözmek için bazen ideal olabilir.

Bu denli yoğun iletişimin, bu denli yoğun enformasyonun ve bilgi kirliliğinin olduğu yerlerde, daha steril, daha güvenli alan insanın kendi iç dünyasıdır. İçeriye doğru seyreden bir derinlik arayışı, bir yeniden keşif ve yeniden arınma çabası, bir çok şeyden daha faydalıdır.

İç dünyamız, dış dünyadan daha zengindir

Çoğu kez dışa açılma, daha çok bilgi ve enformasyona maruz kalma, ruhun yaralarını sarmayabilir. Hekimler der ki, 'aslında yaraları vücut kendi tedavi eder, biz sadece katkı sağlayacak küçük müdahaleler yaparız'. Yine hekimler, açık bir yaraya ilaç kullanmazlar, mikrop öldürücü bir ilaçla yaranın etrafını temizler, steril eder, çevreden yalıtır ve vücudun yarayı iyileştirmesini beklerler.

Bazen içe dönmek de böyledir. Etraftan steril olmak, yaraya dokunacak her şeyden uzaklaşmak ve ruhun kendini tedavi etmesini beklemek gerekir. İnsanın iç dünyası dış dünyasından daha derindir, daha zengindir ve daha kuvvetlidir.

İç dünyasına dönük yolculuk yapan biri, ruhun gölgede kalmış, kargaşada fark edilmemiş zenginliklerini de keşfedebilir. Bence bundan daha önemlisi; modern yaşamın ve iletişim çağının saldırıları karşısında hırpalanmış, örselenmiş insan ruhu, ancak kendini böyle tedavi edebilmesidir.

Modern yaşamın örselediği ruhlar

Modern yaşamla, gelenek arasında sıkışmış bir ruhtan daha çok örselenen başka bir şey olamaz. Şehir yaşamıyla, yalın ve sadece hayat özleminin yarattığı çatışma bizi bir süre sonra çaresizliğe sürükler.

Yapmak istediklerimiz, yaşamak istediklerimiz ve böylece mutlu olduğumuz bir hayattı düşlerken; yapmak istemediğimiz, yaşamak istemediğimiz bizi mutlu etmeyen bir hayata mahkum olmak ruhun doğasını bozar.

Belki de biz dindarların ruh dünyası diğer insanlara göre daha fazla örseleniyor. Yıllarca savunduğumuz ilkelerin bir gecede yer ile yeksan olması, yıllarca yasak dediğiniz şeylerin bir gecede serbest olması, tüm paradigmamızı darmadağın ediyor.

İnandıklarınız ve yaptıklarınız arasındaki fark

İnandıklarınız ve yaptıklarınız arasındaki fark, ne kadar açılırsa o kadar büyük bunalım yaşarsınız. O bunalım, sizi bir süre sonra yaptıklarınızı, inandıklarınızla karşılaştırmamaya ve inandıklarınızı görmemeye zorlar. İnandıklarınızı görmeme eğilimi, sizi daha fazla derinleşen kendine yabancılaşmaya iter. Kendinize yabancılaştıkça ruhunuzun aldığı yaraları göremezsiniz.

İşte ne zaman içe dönerseniz o zaman fark edersiniz ruhunuzun aldığı yaraları. Ruhunuzun isyanını, feryadını ancak içe döndüğünüzde duyarsınız. Öbek öbek açılmış yaraların kanamasını ve acısını ancak içe döndüğünüzde görürsünüz.

Ruhun bedenden ayrılması sadece ölümle olmaz. İnsanın inandıklarına ve kendine yabancılaşmasıyla da ruh bedenden ayrılır. Bu yüzden 'ruhsuz insan' denen kişilerin, bedenleriyle ruhları arsında bir ilişki yoktur. Bu ilişki olmayınca, insanda merhamet, vicdan, aşk, sevgi, hüzün de göremezsiniz. Bu duygular bedene değil, ruha aittir zira. Ruh ise o bedeni terk edip yalnızlaştığından, beden duygudan yoksun, kas ve kemikten ibaret kalır sadece.

İçe dönüş, kaybolan ruhu yeniden bulmaktır.


Onu derinliklerde, kimsenin olmadığı bir dünyada, kimsenin erişemediği bir yalnızlıkta bulabilirsiniz. İç dünyamızda, dışarıda yaşadığımızı sorunların benzerini değil, onun cevaplarını bulursunuz.

İçe dönmek ve içe yolculuk yapmak, hala ruhu bedenini tam anlamıyla terk etmemiş ve hala arayışta olan şanslı insanların başaracağı bir serüvendir.
#içe dönüş
#Ruhunuzun isyanı
#inanç
9 yıl önce
İçe dönüş
Memurlar ve işçiler arasındaki 10 önemli fark
Memurlar ve işçiler arasındaki 14 önemli fark
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!