Avrupa, kapısının önünde ölen mülteciler için acil çözüm bulmak gerekiyor diyor. Merkel bunu dillendirdi geçtiğimiz gün. Bir geminin deposunda, su birikintisi içinde bulunan yüzden fazla mülteci cesedi ve Macaristan sınırında, bir kamyonun konteynerinde boğularak ölmüş 70'den fazla adı bilinmeyen insanlardan sonra bunu açıkladılar.
Çürük ceset kokusundan rahatsız olan AB Libya kıyılarına, ölü balık gibi vuran cesetler ise Libya halkını isyan ettirdi. Libya halkının isyan gerekçesiyle, Merkel'in acil çözüm bulma çıkışı aynı değil. Libya halkı, insani dramın artık kıyılarına ceset olarak vurmasına, bunun müsebbibi olan insan tacirlerinin vicdansız ve insafsız para kazanma yöntemine isyan ediyor. Bunu engellemeyen hükümetlere, güvenlik kuvvetlerine yöneltiyorlar isyanlarını.
Bir AB üyesi olan Macaristan sınırında, kamyon kasasında havasızlıktan ölen ve üç gün boyunca kimsenin fark etmediği mültecilerin, etrafa yaydığı çürümüş ceset kokusu sanırım Avrupa'yı rahatsız etti. Merkel, muhtemelen çürümüş insan cesedi kokusunu artık Avrupa'nın duymasını istemiyor. Ölen mülteci cesetleri Libya kıyılarına vurduğu sürece Merkel için sorun yoktu. Ancak bir Avrupa ülkesinde çürümüş ceset görmek ve kokusunu duymak rahatsız edici onlar için. Gerekçesi insani dram değil, koku.
Roma'nın köleleri, Avrupa'nın mültecileri
Avrupa'nın mülteci sorununa bakışında, insan kaynağı ihtiyacını göz ardı etmeyin demiştim. Yaşlanan Avrupa nüfusu, ihtiyaç duyduğu düşük maliyetli insan gücü ihtiyacını, sömürdüğü ülkelerden gelen ve çoğu kaçak olan insanlarla karşılıyor. Fransa Fas, Cezayir, Afrika ülkelerinden, İngiltere Hindistan, Pakistan, Bangladeş'ten, Almanya Türkiye, Bosna, Hırvatistan ve Sırbistan'dan, İspanya Fas ve Latin Amerika ülkelerinden ucuz iş gücü ihtiyacını karşılayacak mülteci ve göçmenlerin gelişine göz yumuyor. Buna İtalya, Yunanistan, Portekiz ve İsveç'i de ekleyin.
Bir anlamda insan tacirliği yapıyorlar aslında. Kaçak işçinin ülke ekonomisine katkısı muazzam boyutta. Sigorta, işsizlik parası, sosyal haklar, sağlık hakları vb.. hiçbir hakka sahip olmayan, binlerce köle gibi çalışacak insan demektir bu. Roma İmparatorluğu'nda köleliğe Spartaküs'ün isyanını duyan Roma senatörlerinin ilk cümlesi, “köleler olmazsa ekonomi çöker” olmuştu. Modern Roma'yı temsil eden Avrupa Birliği ülkelerinde, köle statüsünde olan mültecilerin tamamının buradan ayrılması halinde ekonominin sarsılacağını onlar da biliyor.
İnsan tacirliği yapan Avrupa
Sayısı bilinmeyen, tüm haklardan yoksun modern kölelerin vatandaşlığa geçirilmesi, haklarının verilmesi çok büyük bir maliyet AB için. İhtiyaç duyduğu ucuz iş gücünü sağlayan bu kölelerin, kaçak yollarla gelmeleri ve sonrada “kaçakmış gibi” çalışmalarına bu nedenle göz yumuyorlar.
Bir geminin deposunda, bir kamyonun konteynerinde, tel örgülerde ölmediyse bir mülteci, sağlam demektir AB için. Biraz da eğitimliyse, medeniyet görmüş halleri varsa daha iyi olur!
Peki bu anlayışın Libya'da, Türkiye'de, İtalya'da, Yunanistan'da koyun taşır gibi, mülteci taşıyan ve ölmelerine aldırış etmeyen, vicdansız insan tacirlerinden ne farkı var?
#Avrupa
#mülteciler
#kaçak göçmenler
9 yıl önce
Roma’nın köleleri Avrupa’nın mültecileri
Gurbet Milli Takımı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
