|
Terörü ve acıyı hissetmek

Uzaktan bakınca olmuyor. Ne kadar yansanız da, ateşin içinde olmaya benzemez hiçbir şey. Orada olmak lazım. O yıkılmış evleri, patlamış sokakları, dağılmış işyerlerini, tükenmiş hayatları yerinde görmeden olmaz.



Bir şehidi sırtında taşıyan silah arkadaşını dinlemek lazım. Ateş altında, omuz omuza çarpışırken, birbirilerini korurken, şehadete ulaşanı, diğerinin sırtlayıp oradan çıkarması başka bir şeydir.



O şehidin kanını üzerinde taşırken, sıcak gözyaşları dökerken ve ilk düşündüğü şeyin, tanıdığı ailesine nasıl haber vereceğini olduğunu bizzat o gazinin ağzından dinlemelisiniz.


Şehit ailesinin acısını hissetmek


O ailenin haber alması ise başka bir feryattır. O eve düşen ateş, o yüreklere inen yumruk, hayatı karartan o haber, o ses, o çığlık nasıl olur? Şehit evinde anlaşılır ancak.



Eve bayrak asılır, devletin büyükleri arar, törenler, kalabalık, taziyeler bir kaç gün boyunca şehit ailesini oyalar. Ya sonra? Sonra tek başına, ellerinden kayıp giden çocuğunun, kocasının, babasının, kardeşinin hatıralarıyla baş başa kalırlar.


En büyük dostları ve onları asla yalnız bırakmayan yoldaşları, gözyaşı ve hüzündür. Ne yana dönseler bir hatıra, ne yana baksalar hüzün oradadır. O ev halkı, o insanları asıl törenlerden sonra görmek gerekir. Acı nasıl pişirmiş onları, nasıl üzerlerine çökmüş ağırlığı ve ne hüzünler bırakmış yüzlerinde, o zaman anlarsınız.



Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın gittiği Diyarbakır'da bir köy düşünün. Dürümlü, Tanışık ya da başka bir yer... Terörün yıllardır can alıp, kan döktüğü topraklar burası. Bir gün gece yarısı kapınıza dayanıp, gencecik evladınızı alırlar. Dağa giden çocuğunuza mı, yoksa geride kalanlara yapılan tehditlere mi yanarsınız?



Bir Kürt anayı anlamak


Bir gün gece yarısı mahşeri yaşatan bir patlama olur. Ne olduğunu anlayamadan feryatlar yükselir arşa. Giden canlardan biri o Kürt ananın evladı, o Kürt babanın ciğeridir. Ne uğruna? Ne için gözbebeği gibi büyüttüğü çocuğu ölmüştür, bunu anlayamaz. Acısı daha da kaynar.



İnsanoğlunun ölümünde bile bir saygı vardır. Cenazesine ihtiram gösterilir. Düşünün ki, o patlamada evladının bedeni buhar olmuştur. Son kez sarılacağı, kefenleyeceği, alnından öpeceği, bebekliğinde olduğu gibi toprağa yatıracağı evladının bedeni dahi kalmamıştır geride. Bu acıyı kim hissedebilir? Bu çaresiz feryadı kim duyabilir?


Neye yanacağını bilemez o insanlar. Yitip giden evladına, kaybolan bedenine, kaderine, geride kalanlara ve kabusa dönen yaşamına.. hangi birine yansa bilemez o Kürt ana, baba.



Tüm bunları uzaktan hissedemeyiz. Karmaşık ve içinden çıkılmaz duyguların sokaklarda gezdiği yerlerdir orası. Kelimeler bizim kullandığımız gibi değildir.



'Şehit' denince, onlar 'evlat' anlar. 'Evlat' deyince 'şehit' gelir akıllarına. 'Çocuk' deyince yanan ciğerleri sızlar. Vefa, hatıra, kader, çocukluk, dokunmak, kucaklaşmak, özlemek, kavuşmak... başka türlü kelimelerdir onlar için. Hepsi hüzünle yıkanmıştır, rengi, anlamı değişmiştir.


Terörü anlamak başka,

hissetmek başkadır


Terörü anlamak başka bir şey, hissetmek başka bir şeydir bu yüzden. Terörle yaşamayı tanımlamak başka bir şey, hissetmek başka bir duygudur. Terörle mücadele bu yüzden sadece silahlı bir mücadele, bir güvenlik sorunu değildir.


Hayatın anlamını, gidişatını, acısını, hüznünü hissedebilmek onlar için başka, bizim için başkadır. Onların gözünde, yüzünde, yüreğinde o acının izlerini görebilmek için yakından bakmak gerek.

Yakında durursanız, içlerinde yanıp duran ateşi, patlayıp duran volkanı, çağlayıp duran göz yaşı ırmaklarını görürsünüz.


Bir gün gidin o topraklara.

Toprak nasıl hüzün kokuyor hissedin. Bir gün evladını yitirmiş bir Kürt ananın elini tutun. Kürtçe ağıt dinleyin, hissedin.



Bir gün şehit evine gidin

. Duvarlarda asılı şehit fotoğrafının, al bayrağın, Kur'an-ı Kerim'in nasıl da canlı olduğunu görün. O evde yaşayan şehidi fark edin, maneviyatını hissedin. O ailenin gurur ve acı karışımı duygularına ortak olun.



Hissedin.



#Terör
#Şehit
٪d سنوات قبل
Terörü ve acıyı hissetmek
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi