|
Direneceksen, Türkiye gibi direneceksin…
Pazar günü
Yeni Şafak
'ta tam da bizim ABD'de
ABŞ
(Amerika Birleşik Şirketleri) politikalarının geçerli olduğu yolundaki tespitimizi doğrulayan bir haber yayınlanmıştı. Kısaca şöyle deniliyordu:


Hillary Clinton'

ın ekonomi politikası

Rothschild'

den…

Wikileaks

'in yayınladığı yazışmalar,

Lynn Forester de Rothschild

ile Clinton ailesi arasındaki yakın ilişkileri ortaya koydu. Yazışmaların birinde, Clinton'ın yardımcısına gönderilen mailde, büyük bankalar ve Wall Street'e yakınlığa dair saldırıların halk üzerinde olumsuz etki bırakabileceği uyarısında bulunuluyor. Lynn Rotschild'in mailinde 'Hillary için ekonomik bir mesaj hazırlamamız gerek' deniliyor.”



Yahudi kökenli bir Alman ailesi olan bu Rothschild sülalesi, köklü bir hanedanın devamı olup, Avrupa'nın çeşitli kentlerinde bankalarıyla da tanınır.

'Damdaki Kemancı'

müzikalindeki

“Ah bir zengin olsam”

şarkısına da ilham veren bu bankacı aile,

Goethe

'den

Dostoyevski

'ye,

Huxley

'e pek çok yazarın eserlerinde de satır aralarında da olsa görünür. Filmlere, müzikallere konu olur. Öyle böyle değil, sürdürülebilir aristokrasinin en ilginç örneklerinden biridirler. İsviçre'de, öğrencilikten emekli olabilecek kadar kaldığım uzun yıllar süresi içinde, bir dönem, aile hakkında yazılmış ne varsa okumaya kalkışmıştım. Burjuvazi ile aristokrasi arasındaki keskin ayırımları anlamam lazım geldiğine hükmetmiştim. Yıllar sonra

Romy Schneider

'li unutulmaz

'Camdaki Kadın'

filmindeki Yunanistan'da İtalyan sefiri olan eşi rolündeki

Rico Santori

'nin

(Umberto Orsini)

o müthiş repliği ile bilmiş bilmiş gülümseyecektim. Aklımda kaldığı kadarıyla sefir şöyle diyordu:



“Aristokrasi ve burjuvazinin, aktif siyasete ihtiyacı yoktur. Bu alanı küçük burjuvalara bırakırlar.”



Dünyaya burjuvalarla kol kola, bankaları, şirketleri aracılığıyla hâlâ hükmeden aristokratların hal-î pür melalini görüyor musunuz? Aktif siyasete muhtaç kalmış ve sahaya inmişler bile. (Yeni Şafak'taki haberde ayrıca, Wikileaks'in sızdırdığı maillerde

Obama

'nın kabinesini de

Rockefeller

ailesine ait

Citigroup

'un belirlediğini ifşa ettiği hatırlatılıyordu.).



Aristokrat, burjuva ya da popüler kültürün köpürttüğü dünyalardan gelip de siyaset arenasında boy gösteren liderlerin ABŞ'ye (Amerika Birleşik Şirketleri) angaje olmadan yaşayabilmeleri çok zor görünüyor. Siyasetten çekildikten sonra ekolojinin uzman isimlerinden biri olan

Al Gore

bile (

2007 Nobel Barış Ödülü

ve yanı sıra

'Uygunsuz Gerçek'

belgeselinin de sahibi), 1992 yılında Brezilya'daki ünlü

BM Rio Çevre Konferansı

'nın ardından karbondioksit emisyonlarının sınırlandırılmasıyla ilgili olarak “Bizim çelik endüstrisini bu konuda ikna edemeyiz” demişti.



İnternette 'Rothschild' ya da 'Rockefeller' adıyla arama yapıldığında bu devasa şirketlerin etki alanlarını, ABD liderleri ile olan ilişkilerine dair yazılıp çizilenleri meraklısı hemen bulabilir. Bugün gayet net olarak görülmektedir ki, ABŞ kendi liderlerine, uygun gördükleri Algılama Yönetimi Operasyonları'nı çekmekte ve öncelikle kendi halkını 'ikna' etmektedir. (Gelecek için etkili Algılama Yönetimi Operasyonları'nın bir nişanesi olarak günün en önemli haberini görmezden gelmeyelim lütfen: Devasa bir telekomünikasyon şirketi olan

AT&T

, içinde

CNN

'i,

HBO

'yu,

Warner Bros

'u barındıran, yine devasa bir medya grubunu (

Time Warner

) satın almıştır.)



Denilebilir ki, “ABŞ'nin dünyaya hükmetme çabasını bilmeyenimiz yok. Kapitalizmle hesaplaşılmadıkça ABD üzerine yapılan tüm değerlendirmeler çöker.”



Kazın ayağı öyle değil ve dünyanın uluslar arası finans kapital tarafından bir anlamda esir alınması, ne IŞİD benzeri terör örgütlerinin propagandasıyla, ne Kuzey Kore ilkelliğiyle, ne de bölük pörçük İslam aleminin beddualarıyla engellenemez. Vahşi kapitalizmin tüm ayak oyunlarını teşhir etmekten usanmayacaksın. Etkili Algılama Yönetimi Operasyonları'na girişecek ve onlar gibi 'yalan'a hiç mi hiç ihtiyaç duymadan, olanca gerçekliğiyle Türkiye'yi ve başına gelenleri anlatacaksın.



Direneceksen, Türkiye gibi direneceksin…



Çok değil, kısa bir süre önce ABD'li aydınlardan 87 yaşındaki

Noam Chomsky

, Alman

Frankfurter Algemeine Zeitung

'a verdiği röportajda ne dedi:



“Türkiye'de Batı'da göremeyeceğimiz kadar direniş kültürü var.”



“ABD'ye bildirdiğin gibi hadi bildir bakalım kapitalizme haddini” diyen arkadaşlarımız için, ülkelerine ülkelerinin içinden bakmalarını temenni etmekten başka elimizden ne gelir ki?


#Rothschild
#Hillary Clinton
7 yıl önce
Direneceksen, Türkiye gibi direneceksin…
Anadolu ihtilaline karşı küresel CHP
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?