|
Endişeli modernlere ‘iyi’ üzülmeler

Ufak atınca civcivler yiyordur belki ama bu kadar büyük atınca kim yiyor merak içindeyiz doğrusu…

Ankara Tabipler Odası Genel Sekreteri Muharrem Baytemur ile Ankara Diş Hekimleri Odası Başkanı Serhat Özsoy, kentteki durumu BBC Türkçe’ye değerlendirmişler(!)

Baytemur’a göre, Ankara’da günlük vaka sayısı 5 bin civarındaymış. Pazartesi günü sadece Keçiören’de 906 kişinin koronavirüs testi pozitif çıkmış.

Özsoy da “Ankara’da günlük vaka sayısı 3 bin 500 civarındayken, Sağlık Bakanlığı ülke çapında bin 500 vaka açıklıyor, halk bu nedenle salgını yeterince ciddiye almıyor” demiş ve özetle Bakanlığı suçlamış.

Tüm dünyanın ilgi odağı olan koronavirüs gibi bir konuda Türkiye’deki en küçük birimden en büyük hastanesine kadar her yerden veri toplayan, bunları analiz eden ve dünyaya şeffaf biçimde sunan Bakanlık için “yalancı” demeye getiriyorlar…

Siyasi parti gibi hareket eden bu sözümona meslek örgütlerinin hesaplarına göre, sadece Ankara’daki vaka sayısı 5 bin ise Türkiye genelinde 20 bin falandır herhâlde…

Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere, turizm ve ticaret yaptığımız tüm ülkeler ve kurumlar nezdinde Bakanlığımız ve salgını yönetme şekliyle ilgili en ufak bir şüphe olsa sizce hâlimiz böyle mi olurdu?!

Doğu Akdeniz’deki başta olmak üzere ‘millî bağımsızlık’ odaklı dış politika hamlelerimiz karşısında bir açığımızı yakalamak için çılgınlar gibi uğraşan ‘sansarlar’ bunu koz olarak kullanmazlar mıydı? Bari buna kafanız çalışsın!

Gelelim ekonomiye…

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak açıkladı: “Pandemi sonrası normalleşmeyle birlikte bütçe dengemiz önceki aylardan daha iyi bir tablo çizerek Ağustos’ta 28,2 milyar TL fazla verdi. (…) Konut satışları Ağustos’ta geçen yılın aynı ayına göre %54,2 artarak 170.408’e ulaştı. (…) Temmuz’da yıllık bazda sanayi üretimi %4,4; perakende satış hacmi %11,9 arttı. Ayrıca inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerinde de ciro endeksi Temmuz ayında yıllık %20,2 yükseldi.”

Bu yalancılara ve onların peşine takılıp üzülmekten yorulmayan, belki de bununla beslenen ‘endişeli modernler’e sorarsanız durum böyle değil… Bu Bakanlık da yalan söylüyor yani; öyle mi?!

Sadece o mu? Bütün kurumlar yalancı! Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) enflasyon verisini oluşturan fiyat verilerini hangi marketlerden aldığını açıklamamakla suçluyorlar.

Zaten İŞKUR da yalancıymış… Onların açıkladığı veriler de TÜİK’inkileri tutmuyormuş…

Kafanızın karışması normal… Çünkü bir önceki cümlede TÜİK’i yalancılıkla suçlayanlar, ikinci cümlede “TÜİK doğru söylüyor, asıl İŞKUR yalancı” deyiveriyorlar…

Tutarsız, çelişkili, gerçek ve bilimsel veriye dayanmayan, “Bence” hissiyatıyla, “Bunlar zaten” önyargısı ve ‘kötü niyet’iyle kurulan cümleler…

Devleti ve kurumlarını yalancılıkla suçlayarak yıpratmaya çalışan yılmaz muhaliflerin, kifayetsiz muhterislerin yegâne ürünleri…

Ancak bu yalanlarla ne kendiniz için bir zafer çıkarabilirsiniz ne de değirmlerine su taşıdığınız dış güçler için…

Bu hep böyleydi, bundan sonra da böyle olacak. Sonra “Neden hep üzülen biz oluyoruz?” diye çemkirmeyin.

Suna Kıraç

40 yılı aşkın meslek hayatımda “benim üniversitelerim” diye andığım pek çok tecrübe yaşadığım gibi bu yolda bana ‘hocalık’ eden nadide insanlarla da karşılaştım. Bu kıymetli insanlardan biri de rahmetli Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç Hanım’dı.

Suna Hanım, Vehbi Bey’e en yakın yönetici olarak bilinir, ‘sert’ bir karakter olarak anılırdı.

Vehbi Koç Vakfı 1999 yılında, bir ‘Arama Toplantısı’ düzenlemişti. Hasbelkader davet edildiğimiz toplantıda, Koç Ailesi’nin yanısıra Türkiye’nin birçok önemli ismi de vardı.

Vakfın gelecekteki ‘konumlanmasına’ ilişkin görüşler ileri sürülürken söz aldım. Uzmanlığım gereği vakfın iletişim konularına nasıl eğilmesi gerektiğini bir güzel anlattım. Anlamlı ve güzel konuştuğumdan emin bir şekilde yerime oturdum.

İlk kahve molasında vakfın o dönemki başkanı rahmetli Evren Artam geldi yanıma. “Suna Hanım rica ediyor” dedi, “Söylediklerin pek anlaşılmıyormuş. ‘Biraz daha dikkat etsin; net ve açık konuşsun’ diyor...”

Biraz bozulmuştum. Öğleden sonraki bölümde bütün cesaretimi topladım. Çok net ve açık konuştum. Şahane fikirler attım ortaya...

Sonra yine kahve molası... Bu kez Koç Topluluğu’nun o dönemki CEO’su ve hâlen Holding Yönetim Kurulu Üyesi olan Temel Atay geldi yanıma... “Ali Bey’ciğim” dedi, “Suna Hanım haber gönderdi. ‘Hiç konuşmasın’, diyor. Hiçbir şey anlaşılmıyormuş söylediklerinden”...

İletişim çalışmalarının en önemli unsurlarından, hatta ‘temel kural’larından biri olan ‘yalınlık’ konusunda hayatımın dersini almıştım…

Bugün yazdıklarım, söylediklerim anlaşılıyorsa, bunda Suna hanımın ‘net ve açık’ eleştirisinin katkısı büyüktür. Allah rahmet eylesin…

#İŞKUR
#Ekonomi
#Modern
#Suna Kıraç
4 yıl önce
Endişeli modernlere ‘iyi’ üzülmeler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset