Şu ithalat / ihracat meselelerinde gençlik yıllarımdan bu yana tartışılan çelişkinin hâlâ gündemde olması ne gariptir…
İki görüş çatışır kendimi bildim bileli:
A. Gümrük duvarlarını mümkün mertebe kaldıralım. Yerli ürün diye ille de koruma duvarı getirmeyelim. Serbest rekabet ortamında yerli ürün de uluslararası düzeyde rekabet ederek, kalite ve maliyet planlamasını doğru yapıp var olmaya çalışsın.
B. İthalatı kısıtlayalım. Yerli ürünü korumak için gerekli önlemler alalım. İthal ürünleri ya yasaklayalım ya da yüksek vergiler koyarak tüketiciyi yerli ürün almaya yönlendirelim.
Bayramın ikinci günü sözde ilerici olma iddiasındaki görüşün temsilcilerinden bir gazete şu başlıkla girmiş haberi:
“İthalata kapıları ardına kadar açtık”…
Haberin devamı şöyle: “Hükümet, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile diğer ülkelerden gümrüksüz veya indirimli vergiyle ithal edilecek ürünlerin miktarında önemli ölçüde artışa gitti. Vergisiz ithalat listesinin içerisinde çikolatadan bebek mamasına, canlı hayvandan çiçeğe kadar çok sayıda ürün bulunuyor.
Ekonomi Bakanlığı, AB ülkeleriyle, Fas, Filistin, Gürcistan, İran, İsrail, Karadağ, Makedonya, Mısır, Moldova, Morityus, Sırbistan, Şili, Tunus ve Ürdün’den vergisiz ya da indirimli vergiyle ithal edilecek tarım ürünlerine uygulanacak yeni tarife kontenjanlarını belirledi. Uygulamaya giren yeni düzenlemeye göre, ithalat lisansı alan her bir firma, bu ülkelerden belirlenen kontenjanlar kadar ürünü gümrük vergisi ödemeksizin Türkiye’ye ithal edebilecekler.”
Gazete, tabii ki ana muhalefetle kol kola hükümete bu vesileyle veryansın edip duruyor. Sanırsınız ithalatta ipleri biraz gevşeterek ülkeyi batıracaklar…
Aynı görüşün başka nelere karşı çıktığını bir hatırlamaya çalışalım mı…
Nelere karşılar, neden yanalar, bunların sadece bir kısmını alt alta yazıp şöyle bir bakınca insanın morali bozuluyor… Bu muhalefetle mi biz ülkeyi geleceğe taşıyacağız?.. Bu muhalefet lideri mi iktidar alternatifi olacak?..