|
Müphemiyet sisleri dağılıyor

Başkanlık sistemi kuvveden fiile dönüşün olabilecek en hızlı adımlarıyla başlayıverdi. Aslında zaten çoktan başlamıştı. Herkesin kendi kafasının sesini dinleyerek sadece bir tarafını tarif edebildiği koca filin resmi daha bir belirginleşti. 3 Şubat 2015 tarihinde ben de filin görebildiğim yerine, belki de bir bacağına tutunup tanımlamaya çalışmış, ama esas olarak Cumhurbaşkanlığı'nın kişiliğine bağlanarak tartışılmasına karşı çıkmış ve “Başkanlık Sisteminin iletişimi doğru yönetilmeli” başlığıyla şöyle yazmıştım:



“Kime sorarsanız sorun:



Nasıl bir başkanlık sistemi öneriliyor?



Size verecekleri cevap ne kendilerini tatmin edecektir ne de sizi. Demek ki ortada sonsuz ve sınırsız bir müphemiyet var. Unutulmasın ki algılamanın bir numaralı düşmanı müphemiyettir.”



Bir buçuk yıla yakın bir zaman geçti ve ancak şu geçtiğimiz haftalarda üst üste gündem yaratan yeni gelişmeler ve yaşadıklarımız sayesinde Cumhurbaşkanlığı makamının kendi işlevini, kendi pozisyonunu olması gerekene uyarladığında nelerin olabileceğini hep birlikte gördük.



Sanki Sayın

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

ölümsüzlük iksiri içmiş sonsuza karşı bu ülkenin başkanı olarak göreve devam edecek. İlle de 9. Cumhurbaşkanı rahmetli

Süleyman Demirel

gibi “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim” mi demeli? Ortada şahsi bir meseleden öte Türkiye Cumhuriyeti'nin sistem olarak geldiği tıkanma noktalarının açılması, spazmının çözülmesi konusunun tartışıldığını anlamamakta ısrar edenleri aslında anlıyoruz. Statükodan nemalanan, Türkiye'nin güçlenmesinden mutazarrır olan ne kadar “dahili ve harici bedhah” varsa hepsi çok endişeli. (Bkz:

Hüseyin Likoğlu

'nun dünkü yazısı)



Dünya değişiyor. Türkiye ise daha da hızlı değişiyor. Bu değişime ayak uyduranlarla ayak direyenlerin çatışmasını izliyoruz. Dünya ve Türkiye'deki değişim siyasi ve yasal sistemin de değişmesini diretiyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında CHP'nin son andaki virajı gayretle almasını ben şahsen Türkiye adına olumlu bir adım olarak görüyorum. Her zaman söylediğimizi bir kez daha yineleyelim: Güçlü iktidar, sağlam bürokrasi ancak dirayetli muhalefetin kendisini alternatif olarak ortaya koymasıyla mümkündür.



Sosyal demokrasinin karakteristik özelliklerinden biri olan değişimi anlamak, değişimi tetiklemek ve kesintisiz olarak sürdürmek CHP'nin de karakteri olsa ne iyi olurdu. Oysa bu karakter özelliği kaderin cilvesine bakın ki bir muhafazakâr partiye nasip oldu.



Herkes yoluna gitsin

Bild

gazetesi, terörle mücadele yasasındaki değişiklik konusunda Türkiye ile müzakerelerde yaşanan tıkanma nedeniyle Türk vatandaşlarına vize muafiyetinin 2017'den önce yürürlüğe giremeyeceğini öne sürmüş. Avrupa Parlamentosu Başkanı

Martin Schulz

, “Türkiye Avrupa değerlerinden nefes kesen bir hızla uzaklaşıyor; AB üyeliği imkânsız!” demiş. İngiltere Başbakanı

David Cameron

, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini kampanya malzemesi yapan Türkiye karşıtlarını yatıştırmaya çalışmış ve “bugünkü ilerleme hızıyla Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin 3.000 yılını bulabileceğini” söylemiş. Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, (Sykes-Picot uzmanlarından)

Prof. Avi Shlaim

, “Erdoğan'ı kontrol edilemez görüyorlar” demiş. (

Gerçek Hayat

)



Prof. Avi Shlaim'in tespitinin yanı sıra, yukarıda sıraladığımız açıklamaların hangi akıldan, hangi stratejiden, hangi gelecek tasarımından ve hangi korkulardan kaynaklandığını analiz etmek için

bir göz atmakta yarar olabilir.



Bu arkadaşlar ya bizi tanımıyorlar, ya da çok iyi tanıyorlar. Çünkü gösterdikleri bu tavır karşısında Türkiye'de kıdemli üniversite profesörünün, kahvedeki emekli Osman amcanın, kurmay bir üst subayın, başarılı bir işadamının, yan komşu Nezahat teyzenin ve de ülkenin lideri Sayın Cumhurbaşkanı'nın anında nasıl ortak bir tavır içine gireceğini pekala bilir:



“Hadi bakalım. Biz yolumuza gidiyoruz.


Sen de yoluna git.”.


#Başkanlık sistemi
#CHP
#Müphemiyet
#David Cameron
#Sykes-Picot
8 yıl önce
Müphemiyet sisleri dağılıyor
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi