|
Sevgililer günü ekonomisi
Tüketim ekonomisinin ürünlerinden biri olan
Kutsal Valentine
günü (bizde 'sevgililer günü' diye bilinir) üzerine 14 Şubat günü yazmıştık. Bir hayli merak ediyordum. İş dünyası nasıl bir reaksiyon veriyor bu güne ve hangi markalar hedef kitlelerinde St. Valentine gününü kutlama potansiyeli görüyorlardı.


Medya Takip Merkezi adlı basın izleme kuruluşu küçük bir araştırma yapmış. Aslında benim merakımı bir hayli gidermiş. O güne özgü hangi markalar ne kadar reklam vermişler, ona bakmışlar. 1-13 Şubat arasındaki verilerden bir liste oluşturmuşlar. Ortaya şöyle bir tablo çıkmış:



Buradan, şu sonuçlardan hangisi çıkarılabilir acaba?


A.

Bu markaların hedef kitleleri

Sevgililer Günü

konusunda duyarlılar ve alış verişlerini o tür günlere yoğunlaştırıyorlar.



B.

Mağazalar ve markalar indirim yapmak için o günleri bahane olarak kullanıyorlar ve

'promosyoncu'

olarak adlandırılan ve genelde tercihini daha ucuz üründen yana kullanan, fiyata markadan daha çok sadakat gösteren kesim üzerinde o reklamların çok etkisi var.



C.

O gün teknoloji markaları için gün doğuyor…



D.

Bu tablo hedef kitlenin hangi kesiminin kimlik bunalımı içine düştüğüne ve değerler sisteminde bir belirsizlik oluştuğuna dair ipuçları veriyor…



E.

Öküz altında buzağı arama kardeşim. Zaten perakende sektörü zor durumda; kim nasıl ne satarsa satsın, yeter ki satsın…



Siz olsanız hangi şıkkı (şıkları) işaretlerdiniz?...


CHP'nin sosyal medyacı gönüllüleri

CHP, 'Hayır' deme gerekçelerini sosyal medyadan 'güçlü bir şekilde' anlatmayı planlıyormuş. CHP'nin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı

Erdal Aksünger

, AA'ya yaptığı açıklamalarda sosyal medyanın daha çok 'gönüllüler' tarafından kullanıldığını belirterek “Örgütlerimiz de sosyal medya üzerinden çalışmalar yapıyor. Kısa ve basit açıklamalarla, videolarla halkımıza gerçekleri anlatacağız.” demiş.



Sosyal medyanın gücünü Erdal Bey'in sözünü ettiği 'gönüllüler'in etki alanıyla sınırlamak bizce doğru bir tespit. Nihayetinde 'Gönüllüler' dediğimiz kesimin de 'generalist' bakış çerçevesinde 'her şeyi bilen, her işe maydanoz olabilen' ve yanı sıra becerikli, gerektiğinde de ihtiyaçların dayatmasıyla mevcut durumun analizini pratik akıl yürütmelerle ortaya koyan ve yine pratik tecrübeyle yönetmeye çalışan partililer ve sempatizanlardan oluştuğunu biliyoruz.



Halkımız da zaten bu arkadaşlarla buluşmak için can attığından sosyal medyanın hayli güçlü bir iletişim aracı olduğunu pekala düşünebiliriz.



Seçim ya da referandum sonuçlarında sosyal medyaya güvenerek güçlerini olduğundan büyük gören sosyal demokrat arkadaşlarımızın, sandıklar açıldıktan sonra sonrasında yaşadıkları hayal kırıklıklarını bu kadar çabuk unutmuş olabilmelerine ihtimal vermek istemiyoruz. Elbette 'hafıza-i beşer nisyan ile malûldür' malûl olmasına da yine de 'gönüllülük' dediğimiz o saygın potansiyelin, eğer siyaset yapmaya devam edecek ise yaşananlardan ders çıkarmasını da öğrenmesi gerekmiyor mu?






#Tüketim ekonomisi
#CHP
#Anayasa referandumu
#Seçimler
7 years ago
Sevgililer günü ekonomisi
AK Parti’de iki adam
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim