Galatasaray'ın hazırlık kampından ya da gündeminden pek iyi haber gelmedi sezon öncesinde. Kamp ortamındaki olumsuz hava, saha dışında yaşanan kaos, tartışmalı ayrılıklar sancılı geçecek bir yılın habercisi gibi görünüyor. Gelinen noktada, kağıt üstünde ve dün de görüldüğü üzere, bir çok oyuncusunu gönderen sarı kırmızılıların kadro kalitesinde çok belirgin bir düşüş olduğu kesin. Teknik direktör Igor Tudor'a duyulan güvensizlik de hiç haksız değil. Hırvat çalıştırıcı kafasındakileri hiçbir zaman ifade edemedi ve bu sebeple geldiği günden beri yaptıkları hep sorgulandı.

Östersunds karşısında da gördüğümüz üzere Galatasaray kadrosunda bırakın 11 oynamayı, yedek kulübesinde oturmaya kalitesi yetmeyecek oyuncular var. Daha iyileri takıma katılması için çalışıldığı kesin ama dünkü kadronun ve oynadığı futbolun affedilecek bir yanı yok. İsveç'te sezon ortası, rakibin fiziksel olarak daha iyi olması normal ama Galatasaray'ın Östersunds karşısındaki etkisizliği, hatta çaresizliği bununla açıklanamaz. Sarı-kırmızılı oyuncular, bireysel idman yaparak başında teknik adam olmadan sahaya çıksa bundan daha kötü bir tablo çıkmazdı ortaya. Tarihindeki ilk Avrupa maçına çıkan bir takıma karşı oynanan futbol ve alınan skor, sportif anlamda bir utanç tablosudur.

Tudor'un teknik adamlık becerileri, oyuncu ilişkileri sorgulanıyor. Hırvat çalıştırıcı da bu soru işaretlerini ortadan kaldıracak hiçbir şey ortaya koyamıyor.

Bu takıma önemli takviyeler gerekiyor. Ne var ki zaten sıkıntılı olan maddi imkanları daha da zorlamak kulübü felakete sürüklemekten başka bir şey değil. Galatasaray'ın transferde şu ana akılcı davrandığını söylenemez. Gönderilen ve gönderilmeye çalışılan oyuncular, alınan futbolcuların maliyeti pek becerili bir yönetim şekli ortaya konmadığını gösteriyor. Yönetim akılcı transferler yapamazsa, Tudor hangi kulübü çalıştırdığını hatırlamazsa, kadro hem bireysel hem de takım olarak çok çok büyük bir gelişim göstermezse Galatasaray için yeni bir ızdırap sezonu başlıyor.