|
Seçim sonrası

Bu yazı okuyucularımızın önüne geldiği vakit seçim sonuçları aşağı yukarı belli olmuş olacak. Bu sonuçların milletimiz ve memleketimize hayırlı ve uğurlu olması için bir kere daha niyazda bulunuyoruz. Bugüne kadar gerek genel olarak seçim kampanyası, gerekse siyasi partiler ve gerekse de seçim sonuçlarıyla ilgili tahminler üzerinde durduk. 18 Nisan''da oylar kullanılınca bu dönem kapatılmış olacaktır. Seçim sonrasının en önemli konusu kurulacak yeni hükümettir. Bu konuda ve bu konu etrafında düşündüklerimi henüz seçim sonuçları alınmamışken ifade etmek istiyorum. Böylece seçim sonuçlarının hemen ertesindeki kaçınılmaz duygusal ortamın etkilerinden uzak kalınmış olacaktır.

Muhtemel sonuçlar..

Gözüken odur ki ilk iki sıraya FP ve DSP oturmuş olacaklar. Eğer barajı sadece dört parti aşarsa ne ANAP-DSP ne de FP-DYP bir hükümet oluşturacak sayıda milletvekili çıkaramıyacaklar. Eğer dörtten fazla parti barajı aşacak olursa onların tutumları bu iki eksenden hangisinin hükümet olabileceğini belirleyecektir.

Şimdi akla şu soru geliyor: Acaba bu iki eksenin dışında bir üçüncü hükümet (Koalisyon) ihtimali var mıdır? Cevap: Vardır. Doğru olan hükümet formülü de budur. Ancak bu noktaya gelmeden önce şu iki ekseni ayrı ayrı ele almakta fayda olacaktır.

DSP-ANAP..

Çok büyük bir ihtimalle DSP ANAP''tan daha fazla oy alacak ve ANAP 95 seçimlerine göre önemli ölçüde oy kaybedecek. Ciddi bir parti böyle bir sonuçla karşılaşırsa kendisiyle ilgili hemen bir özeleştiri başlatır. Ve kendi aleyhine işlemiş bir hükümet formülünü (ANAP-DSP) tepeden tırnağa irdeler ve muhtemelen de reddeder. Seçim sonrasında ANAP''ın hemen böyle bir süreci başlatacağını hiç sanmıyorum.

Basın ve medyaya bakılırsa devlet de, derin devlet de irikıyım özel sektör de DSP-ANAP ekseninde bir hükümet arzu etmektedir. Böyle bir hükümet kurulabilir de. Ama böyle bir hükümet ülkeyi bir dört yıl süreyle idare edemez. Bu beceriyi gösteremez.

Hele hele böyle bir hükümet mümkün olan hükümet formüllerinin en iyisidir diye değil de, FP''yi dışlayan bir formül olduğu için tercih edilecek olursa, ortaya gayet garip bir durum çıkacaktır. Böyle bir durumda DSP-ANAP hükümeti bu parlamentoda adeta alternatifi olmayan bir hükümete dönüşecektir. Bu çok partili bir tek parti modelidir. Uzun ömürlü olması mümkün değildir. Böyle bir inat bırakın muhalefeti, toplumsal muhalefeti vatandaşın en azından bir yeni çeşni olsun diye bir iktidar değişikliği talebine dahi cevap veremeyeceği için katı, hiçbir esnekliği olmayan ve bunun için de son derece kırılgan bir modeldir.

FP-DYP..

FP-DYP hükümeti de zorlama bir hükümettir. Seçim sonrasında böyle bir hükümeti zorlamak bir sonuç vermez. DYP bütün toplumun güvenini sağlayacak bir tablo sergileyemedi. DYP muhtemel bir FP-DYP koalisyonunda belirli kesimlerde oluşabilecek FP ile ilgili tereddütleri dengeleyebilecek bir parti hüviyetini ortaya koyamadı. FP-DYP hükümeti ile ilgili arayışlar bir işe yaramaz. Sadece DSP-ANAP eksenli bir hükümet formülünü meşrulaştırır ve kolaylaştırır.

DSP-FP..

Seçim sonrasında bu ülkenin yararına olacak ve toplumu rahatlatacak, bütün Türkiye''yi kucaklayacak asıl ciddi hükümet formülü işte budur. Sayın Ecevit böyle bir kapıyı hiçbir zaman kapatmadı. Hatta FP''yi ziyaret etmediği dönemlerde bile "FP için ters bir şey düşünmediğini, ama emin olmak için bir seçimlerin geçmesi gerektiğini" ileri sürmüştü. Seçim boyunca Sayın Ecevit''i FP açısından rahatsız edecek bir gelişme olmadı. Ayrıca Sayın Kutan da, böyle bir ihtimal için hep olumlu sözler söyledi. Burada bu iki partiden hangisinin birinci parti olacağının da bu hükümet formülünde çok önemli bir engel oluşturacağını sanmıyorum. Zira FP-DSP hükümet formülü Türkiye''nin üç temel ihtiyacına cevap verme imkanına sahiptir.

Bunlardan birincisi dış politikayla ilgilidir. Bir FP-DSP hükümeti dış politikada Türkiye''nin elini güçlendirir. Bu sütunlarda muhtelif vesilelerle yazdık. Dünyadaki genel konjönktür Türkiye''nin lehindedir. Somut sonuçları da ortadadır. Ancak dış konjönktür olumlu fakat sorunsuz değildir. Bu sorunların Türkiye lehine çözülmesi diğer partilere nazaran daha fazla ulusal refleksleri olan siyasal partilerin iktidarına ihtiyaç vardır. Bunu muhtemel bir FP-DSP hükümet formülü temin edebilir.

Türkiye''de oluşacak yeni iktidarın haksızlıklar karşısında ve haklıdan yana bir duyarlılığa ve reflekse sahip olması gerekmektedir. Görüldü ki Sayın Ecevit''in ANAP''la beraberliği kendisinin ve DSP''nin bu yoldaki duyarlılıklarını törpüleyip, güdükleştirmiştir. Sessiz çoğulluğun, yoksulların, itilmiş kakılmışların, hakları yenmişlerin en fazla oy verdiği parti FP''dir. Sayın Ecevit ve DSP, FP ile biraraya gelince eski toplumsal duyarlılıklarına ve reflekslerine yeniden dönecektir. Muhtemel bir FP-DSP hükümeti toplumsal duyarlılıkları olan bu yolda projeler üretebilen ve Türkiye''nin en fazla istediği dürüst yönetimi kurabilecek olan bir hükümet formülü olabilecektir.

Üçüncü bir ihtiyaç ise demokratikleşme ile ilgilidir. Bu iki parti kendi aralarında anlaştıkları takdirde en kapsamlı bir demokratikleşme paketini gerçekleştirebilirler. Daha açık bir ifadeyle Türkiye''de ciddi bir demokratikleşme ancak DSP ve FP ittifakı ile gerçekleşebilir.

Bu yazının sonunda farklı sebeplerle de olsa 312''nin kalkmasını isteyenler için de bir not düşmemiz gerekiyor. 312, tartışma ile değil uzlaşma ile düzelir. Bunun bir ayağı Meclis''te ittifak, yani uzlaşmadır. Diğer ayağı ise Anayasa Mahkemesi''dir. Çözüm uzlaşmadadır.

Not: Siyasetin yoğunluk kazandığı dönemlerde haftalık yazılarımı okuyucularıma yetiştirmekte zorlandığım zamanlar oldu. Böyle bir sebepten dolayı en azından belli bir süre okuyucularımla beraber olmayabiliriz.


25 yıl önce
Seçim sonrası
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı