|
“Neyiniz eksik?”

TBMM'de Anayasa değişikliği görüşmeleri esnasında gerek komisyonda, gerek Genel Kurul'da muhalefet sıkça sordu. Zaman zaman televizyonlarda, sosyal medyada da rastlıyoruz bu soruya. “Neyiniz eksik?” diyorlar; “her türlü yetkiye sahipsiniz, neyi yapmak istediniz de yapamadınız, elinizi kolunuzu bağlayan mı var, bu değişikliğe neden ihtiyaç duyuyorsunuz?” diye soruyorlar.



Öyle ya… Cumhurbaşkanı AK Parti'nin kurucu Genel Başkanı. Başbakan ve Hükümet AK Parti'den. Meclis çoğunluğu AK Parti'de. Yapılan düzenlemelerle yargı daha da bağımsız. Bürokrasi çalıştırılıyor. Devlet kurumları uyumlu halde çalışıyor. Vesayet odaklarını, çeteleri, cuntaları temizledik. Milletten aldığımız gücümüz, milletten aldığımız yetkimiz var. Öyleyse neden sistemi değiştiriyoruz? Gül gibi geçinip gitmek varken, günümüzü gün etmek varken, iktidarın konforunu yaşamak varken, 14 yılın sonunda yan gelip yatmak, keyfimize keyif katmak varken neden yeniliklerin peşinden koşuyor, reform için çırpınıyoruz?



Hemen en başta belirtelim: Bu sorular yanlıştır. Bu sorular, AK Parti'nin siyasetiyle, davasıyla, kavgasıyla, tarihiyle çelişen sorulardır.



AK Parti ne zaman kendi şahsi meselesinin peşinden koştu? AK Parti'nin siyaseti, davası, kavgası, meselesi ne zaman dönemsel oldu, gelip geçici oldu?



Tam tersine AK Parti, “devletin malı deniz” diye başlayan o meş'um anlayışa, “her koyun kendi bacağından asılır” zihniyetine, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” siyasetine bir itiraz olarak doğup yükselmedi mi? AK Parti, ülkenin ve milletin menfaatlerini kişisel çıkarların önünde tuttuğu için bu kadar teveccühe mazhar olmadı mı?



Üstelik, AK Parti'nin bugün ulaştığı seviyeler ve bugün sahip olduğu miras, sadece kurulduğu 2001 yılından bugüne verilen bir mücadelenin değil, asırlara sari bir mücadelenin eseridir. Milyonlarca isimsiz kahramanın alın terini, sabrını, kararlılığını, hayır duasını heba etmek, gününü gün edip asırların mirasını çarçur etmek, yönünü 2023'e, 2053'e, 2071'e dönmüş AK Parti'nin siyaseti olabilir mi?



Sadece 1960'tan bugüne kısaca bir göz atalım: Milletin seçtiği bir başbakan ve 2 bakan katledildi. Siyasetin alanı daraltıldı. Milletin seçtiği hükümetlerin üzerine vesayet kurumları ihdas edildi. 1971'de seçilmiş hükümet muhtırayla devrildi. 1980'de siyasete darbe yapıldı. 90'lı yıllar boyunca terör ve ekonomik krizlerle hükümetler yıpratıldı. 1997'de bir kez daha seçilmiş hükümete darbe yapıldı.



AK Parti, “bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat şartlarında iktidara geldi. Askeri vesayete karşı zorlu bir mücadele verildi. Darbe senaryoları atlatıldı. MGK baskılarına, IMF dayatmalarına, teröre, suikast girişimlerine, tehditlere, çetelere direnildi. Hükümetin çalışmasını engellemek için her yola başvuran, hükümetin birlikte çalışacağı genel müdür, genel müdür yardımcılarına dahi onay vermeyen, Merkez Bankası'na başkan seçtirmeyen bir cumhurbaşkanına rağmen icraat üretildi. 27 Nisan bildirisi yırtıldı, çöpe atıldı. “Size cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz” diyenlere “hodri meydan” denildi, halka gidildi. Gezi olayları atlatıldı, 17-25 Aralık darbe girişimine karşı konuldu. İçerden ve dışardan saldıran terör örgütlerine boyun eğilmedi.



Eğer, Allah korusun, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı, Fetullah Gülen denilen hain maşa o gece Türkiye'yi esir alsaydı, ülke bir anda 27 Mayıs 1960 sabahına dönecek, bütün kazanımlar, bütün mücadele sıfırlanacaktı. AK Parti buna da izin vermedi.



Asırlardır devam eden mücadele bu safhaya geldi diye duracak mıyız? “Neyimiz eksik ki?” deyip, “bundan sonrası bizi ilgilendirmez” deyip kenara çekilecek miyiz?



Hayır… Elde edilen kazanımları, milletin mücadelesinin mirasını sağlam bir zemine kavuşturmaktır görevimiz. Hiçbir seçilmişin tehdit edilmeyeceği, başbakanların idam edilmeyeceği, Fetullah gibi hain maşaların darbeye yeltenemeyeceği, milletin yetkisinin ortak kabul etmeyeceği bir sistemi inşa etmektir tarihi vazifemiz.



Mesele AK Parti'nin ya da Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsi meselesi olmadığı için; mesele Türkiye'nin ve milletin beka meselesi olduğu için bu sürece MHP de destek veriyor.



Yeni düzenlemeyle kendimize sığınak inşa etmiyoruz. Yeni düzenlemeyle, bütün partilerin, bütün seçilmişlerin, siyasetin güvenle geleceğe ilerleyeceği bir otoban inşa ediyoruz.



Geçmişte yaşananlar, hangi parti seçilmiş olursa olsun, gelecekte de yaşanmasın, ülke artık enerji kaybetmesin, bir gecede her şey yok olup gitmesin diye güçlü bir sistem kuruyoruz.



“Neyiniz eksik de Anayasa'yı değiştiriyorsunuz?” diyorlar… Sen anlamadın bizi kardeşim. Ne yaptıysak millet için yaptık; bugün de ne yapıyorsak, Türkiye için yapıyoruz.


#TBMM
#AK Parti
#15 Temmuz
#FETÖ
7 yıl önce
“Neyiniz eksik?”
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset