|
Yeni sosyoloji-yeni siyaset

Şehitlerimizin aileleri, hastanelerdeki yaralılar, onların yakınları; 15 Temmuz gecesinde kurşuna kafa atanlar, tankların üzerine çıkanlar, şehit kardeşini, yaralı kardeşini omuzlayanlar; her gün meydanları çoluk-çocuk, genç-yaşlı dolduranlar... Hepsinin yüzünde alışık olmadığımız bir ifade var. Vakur'lar, metinler, cesurlar, yönetime el koymuş olmanın sorumluluğunu taşıyorlar... Ama hepsi de bir farklı bakıyorlar.



Recep Tayyip Erdoğan, 15 yıl boyunca bu ülkenin her bir ferdine özgüven aşılamanın mücadelesini verdi. Tarihi hatırlatarak, ecdadı yad ederek, yüreklere hitap ederek, gelecek tasavvuru çizerek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın gurur vesilesi olduğunu her birimize aşıladı.



15 Temmuz'dan itibaren, halkın ruh halinde, tevazuun önüne geçemeyen bir özgüven patlaması var.



Hiç kuşkusuz bu yeni bir sosyolojidir.



“Türkiye'de hiç bir şey eskisi gibi olmayacak”. Her gün belki onlarca kez duyduğumuz bu ifade kalıbı, ilk kez bu kadar somut ve ciddi bir anlam ifade ediyor.



Sokakta insanların yüzüne baktığınızda, oturup iki dakika muhabbet ettiğinizde, son 100 yılın, hatta belki de 200 yılın kırılmasını somut olarak hissediyorsunuz.



O “göbeğini kaşıyan adamlar”, o “bidon kafalılar”, o “kömürle, makarnayla kandırılmış” denilenler, o yoksullar, o kimsesizler, ne büyük birer kahraman olduklarını kanlarıyla yazdıkları destan ile gösterdiler.



Neler değişmeyecek ki?



Örneğin Türk-Kürt ilişkileri... 2009 yılında, Recep Tayyip Erdoğan, tabuları yıkan, yasakları alt üst eden, Türk ve Kürt annelerine aynı dille seslenen o tarihi konuşmayı yaptığında, 780 bin kilometrekarenin tamamı umutlanmıştı. Asırlardır devam eden bir sorunun çözümüne ilk kez bu kadar yaklaşılmış, bir yürekli adam bedenini ortaya koyarak Türk ile Kürt'ü kucaklaştırmıştı.



Türk ile Kürt'ün kucaklaşmasının ne büyük bir “tehdit” olduğunu görenler, hemen, ajanları PKK, FETÖ ve diğer unsurları devreye alıp süreci baltalamaya başladılar.



İşte bugün, Türk ile Kürt'ün arasına giren ajanlar devre dışı kaldılar. Her akşam Türk ile Kürt kucaklaşıyor. Daha da kucaklaşacaklar.



Örneğin Sünni-Alevi sorunu... İlk kez AK Parti hükümetleri sorunu bu kadar samimi şekilde ele aldılar. Erdoğan, Alevilerin gönül kapılarını zorlayan samimi açıklamalar yaptı, cesur adımlar attı. Sünni-Alevi kucaklaşmasını da “tehdit” olarak gördüler. Bu yakınlaşmayı, bu kucaklaşmayı bozmak için alçakça oyunlar oynadılar.



İşte bugün, Sünni ile Alevi arasındaki provokatörler de işsiz kaldılar.



Türkiye solunun içler acısı halinin farkında mısınız? Bir süredir Fetullah Gülen'in taşeronu olarak vazife yapan Türkiye solu, bir haftadır da darbeye övgüler düzüyor, kurtarıcılarının başarısız olmasına ağıtlar yakıyor. Emperyalist bir darbe girişimine alkış tutan emperyalist kapitalist Fetullahçı sol da bugünden itibaren büyük bir utanç lekesiyle tarihin çöplüğüne savrulacak, belki yerli, milli, ayakları bu topraklara basan, şiddetten uzak bir sol da teşekkül edecektir.



Örnekleri çoğaltmak mümkün...



Yeni sosyoloji, kaçınılmaz olarak yeni bir siyaset de doğuracaktır.



Evladını özgürlük ve bağımsızlık için sokaklarda şehit vermiş bir millete hiçbir mazeret sunamaz, hiçbir başarısızlık ve ihmal bahanesiyle karşılarına çıkamazsınız.



“Oy istediniz, oy verdik, can istediniz, onu da verdik” diyen bir kahraman millet karşısında hata yapma lüksümüz yok.



O gece kimlerin korkudan kaçacak delik aradığını, kimlerin yurtdışından hadiseleri seyredip olaylar durulunca yurda döndüğünü, kimlerin sustuğunu, sindiğini, kimlerin büyük beceriksizliğe rağmen, istifaları beklenirken, kahraman pozlarında sıcak koltuklarına yapışıp kaldığını, kimlerin canını veren garibanı öteleyip en öne geçmeye çalıştığını, kimlerin sinek gibi zaferin üzerine üşüştüğünü biz de görüyoruz, millet de görüyor. “Daha erken” deyip elbette millet bunları şimdilik konuşmuyor. Ama yeni sosyoloji de, yeni siyaset de, bunları unutturmayacaktır.



Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, daha ilk anlarda, “Bu Allah'ın bir lütfudur” demişti...



Evet... 100 yılın, belki de 200 yılın büyük bir lütfuyla karşı karşıyayız.



Ümmetin umudu olan Türkiye'ye Allah büyük bir fırsat verdi, büyük bir sorumluluk, taşıyabileceği bir yük yükledi.



Yeni sosyolojiyi anlayamayanı, yeni sosyolojiye göre yeni bir siyaset inşa edemeyeni, önce Allah affetmez, ama millet hiç affetmez.



Yeni siyaseti inşa etmek ise, zaten her zaman yeninin, yeni Türkiye'nin mücadelesini veren AK Parti kadar; ondan daha çok, muhalefetin vazifesidir. Muhalefet için eski siyaset, kutuplaştırıcı, gerginleştirici, ayrıştırıcı siyaset bugün artık istese de istemese de tedavülden kalkmıştır.



Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; olursa, bu sefer Türkiye kalmayacak.


#Recep Tayyip Erdoğan
#Sosyoloji
#Sünni-Alevi sorunu
8 yıl önce
Yeni sosyoloji-yeni siyaset
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi