|
Öküz altında buzağı aramadan "TEOG"

2017 TEOG sınavına 1.5 milyon çocuk girdi. Sınav sonucu yapılan yerleştirmede bu çocukların üçte biri yerleştirildiği okuldan memnun kalmadı ve başka okullara transfer istediler. Bir sürü çocuk ise açık lisede kaldı. 12 yıllık zorunlu eğitimin 4 yılını açık lisede geçirmek ise ciddi bir sorun. Bunun üzerine başlayan tartışmalar ile birlikte TEOG sınavlarının kaldırıldığı açıklamasına karşı toplumda birçok tepki oluştu. Bunların çoğu da faraziyeler, varsayımlar üzerine oturuyor!



Bu varsayımları bırakıp işin artı ve eksilerini
eğitim üzerinden
değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim.

Çocuğu kolejde okuyan bir arkadaşım “TEOG’un kalktığı açıklamasının yapıldığı gün tesadüfen okula gitmiştim, bir baktım bahçede çocuklar ağlıyor, öğretmenler şaşkın, ‘N’oldu’ diye sorunca ‘TEOG kalktı’ dediler” diye anlatıyor.

Doğrusu konunun siyasi tartışmaların ötesinde bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiren bir tarafı var. Ya öğrenciyiz ya da veli! Karar vericiler de bu kümenin dışında değil. Bu nedenle bu meseleyi “ideolojik” tartışmaların ötesinde dinlemekte fayda var. Öküz altında buzağı aramadan “eğitimin özünden uzaklaşmadan” konuyu tartıştırmak gerekiyor.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıklamalarından yola çıkarak durumu şöyle özetlemek isterim.

1- Merkezi sınav kalkmıyor sadece TEOG ismi ve sistemi değişiyor.

2- Merkezi sınav içeriği değişmiyor. Yani çocuklar yine TEOG için çalıştıkları konulardan sınava girecekler. Bu nedenle ortaya çıkan “belirsizlik, çalışmalar boşa gidiyor” söylemi çok anlaşılır değil.

3- TEOG’da her öğrenci sınavla yerleşiyordu. Çocuğunu sınava sokmak istemeyen veliye alternatif bırakılmıyordu. Bir yere yerleşemeyen birçok öğrenci oturdukları yerlere çok uzak okullara gitmek zorunda kaldılar ya da açık liselere gittiler.

4- Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı kurulları ve kurumları sınav ve sistemleri konusunda son derece iyi durumda. Çok uzun süredir merkezi sınav yapıyorlar. Yeni sınav sistemini oluşturma beceri ve tecrübeleri çok yüksek!

“ TEOG KALKMALI” diyenlerden birisi de eski MEB bakanlarından Nimet Baş. Seçkin çocuklar oluşturup onlara odaklanmanın eğitimin iyileştirilmesine ve topyekun kalkınmaya katkı sağlamadığı kanaatinde. “Toplumda herkese eşit fırsatların sağlanması kalkınma modelleri içinde önemli bir yer tutuyor. Bunun için de farklı zeka ve başarı seviyelerindeki bireylerin bir arada bulunabileceği eğitim sistemleri savunuluyor.
On bin çocuk çok iyi yetişti
peki
milyon gence ne olacak
? Eğitim sistemi on bin öğrenciye odaklanmak yerine her öğrenciye nitelik kazandırmaya çalışmalı…”

Aynı zamanda “Geleceğin Eğitimcileri Derneği” başkanı olan Baş; sınav sonuçlarına, zekaya, ekonomik seviyeye, başarıya göre bir kast sistemi oluşturulduğunu bunu da yanlış bulduğunun altını ısrarla çiziyor. “Bazı aileler de çocukları için çok iddialı olabilir, ama çocuklarını bu yarışa sokmak istemeyen, bunu tercih etmeyenlere de fırsatlar sunulabilmeli. O’na göre TEOG’un en büyük problemi “bütün okulları kapsayan bir sınav” olması ve bunun dışında bir tercih hakkı bırakmamasıydı…”

“TEOG KALMALI” diyenlerin haklı bulduğum tarafları da var…

Her şeyden önce herkesin ortak kanaati TEOG veya bir başkası, illa ki bir eleme ve sınav sistemi olmak zorunda. İsminin bir önemi yok! İlla ki hepsinin de eksi ve artıları olacak. Hal böyleyken mevcudu iyileştirmek yerine kaldırmak doğru bir tutum değil.

Ayrıca TEOG “çok iyi” bir sistem olmasa da iyileştirilebilme şansı olan bir sistemdi. Yerine gelecek olan sistemin tam olarak planlanmadan kaldırılması toplumda güvensizlik oluşturdu. Zamanlaması, sonrasına ilişkin bir planlamanın sunulmaması endişeye sebep oldu. Bir öğrenci TEOG’a iki yılda hazırlanıyor. Şimdi öğrenci ve ailesi için tüm bu hazırlıklar boşa gitmiş oldu. Bu görüşü savunanlar, çok fazla birincinin çıkması sonucunu bir handikap olarak görmüyorlar. MEB soru seviyesini daha dikkatli ayarlayarak bu sonucu engelleyebilirdi kanaatini taşıyorlar. “TEOG kalmalı” diyenlere göre “eşitlikçi” sistemin en fazla yaratıldığı sınav sistemi bu! TEOG’un en çok savunulan tarafı da çocukların kendi okullarında sınava girmeleri nedeniyle sınav baskısını hafifletmesi.

Ak Parti iktidara geldiğinde OKS (Orta Öğretim Kurumları Sınavı) yürürlükte idi. Bu 8. sınıf sonunda yapılan tek oturumlu, telafisi olmayan bir sınavdı, veli memnun değildi. SBS (Seviye Belirleme Sınavı) dönemin bakanı Hüseyin Çelik döneminde yürürlüğe girdi. Üç yıla yayılan ve temel dersler dışında yabancı dil ve kültür derslerinin de dahil edildiği bir sınav sistemi getirildi. OKS ‘deki eksikler giderildi, gerekli gereksiz ders ayrımı nispeten kaldırıldı. Zaman içinde SBS sınavlarının üç yıla yayılmasına eleştiriler gelmeye başladı. Özellikle de velilerin şikayeti üzerine 2009 sonrasında Nimet Baş’ın bakanlığı döneminde SBS üç yıldan 8. Sınıfta yapılan tek bir sınava indirildi. Fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla sınavsız sisteme dönülmeye ilişkin çalışmalar bu dönemde başladı. Nabi Avcı döneminde SBS yerine TEOG uygulamasına geçildi. Bu sefer sınav bir yılda ama iki dönemde 6 aşamada yapılıyordu. Öğrencinin telafi imkanı doğuyordu. Her sistemde veli şikayetçiydi ve benzer tepkileri veriyordu. Burada önemli olan yeni sistemin bütün bu tecrübeleri ve değerlendirmeleri dikkate alarak herkes için optimum faydayı oluşturabilecek bir düzlemde oluşturulmasıdır.

#Eğitim
#TEOG
7 yıl önce
Öküz altında buzağı aramadan "TEOG"
Kimin garazı
Türkiye’nin kutuplaşma hikayesi (3)
Zenginlere bir çağrı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor