|
Pınar Kür"e yakın tarih dersi

Haddim değil biliyorum. Ben kimim ki… Tamam gecekondudan falan gelmedim ama yine de Newyork, Sorbone gibi eğitim duraklarına uğramamışım. Alt tarafı sıradan bir üniversite mezunuyum. Üstelik kendimi birilerinden üstün görmeyi görgüsüzlük kabul eder, birilerine dersini verme, laf geçirme gibi tavırları da hiç insancıl bulmam. Hatta bu sebepten kendi camiamdan da çok eleştiri alırım. Ama bu sefer kendimi tutamadım.

Aslında mesele sadece Pınar Kür ile de sınırlı değil. Geçen hafta Santaro, Dink ve misyoner cinayetlerinin Ak Parti iktidarı ile ilişkisini olmadığını; aydın kesimin bir düğüme dönen bu ilişkileri çözmek uğruna birçok risk alan iktidara yönelik tavrının nedenini anlamadığımı yazmıştım. Bunun üzerine Sivas''ı unutmadık, Madımak''ı unutmadık, kendinizi aklayamazsın temalı birçok mail aldım.

Öncelikle Sivas ve Madımak olayları, karşı çıktığımız, bırakın onaylamayı tepkimizi de defalarca belirttiğimiz, tarihimizde bir kara lekedir. Bu olayı yapanların arasında din saiki ya da mezhep taassubu ile hareket edenlerin olması, tüm inanan insanların bu işten sorumlu tutulması anlamına gelmez. Terör örgütü adına cinayet işleyenler ile benzer sol söylemlere sahip diye sol kesimin tamamı suçlanabilir mi? (Halklara özgürlük diye bağıran herkes terörist mi şimdi?!) Ya da çetelerin içinde milli duygularla hareket edenler var diye milliyetçi kesimin tamamını çeteci mi yapacağız?

Bir türlü anlayamadığım, cahilce ve kötü niyetli bulduğum bu genellemeci klişe, bu toptancı tavrın benzerini dün NTV''de Pınar Kür''de görünce yazamadan edemedim.

Vaka şöyle gelişti. Aysun Kayacı''nın “çoban” sözüne getirilen yorumlar tartışılırken Kayacı''nın “lafı neresinden anladılarsa!” sözüne Pınar Kür''ün büyük bir coşkuyla “Bravo Aysun, Bravo!” diye haykırışı beni ekran karşısına çekti. Bu sözün neresi bravo''yu hak ediyor derken dikkat kesildim. Pınar Kür konuyu kapatmak isteyenlere rağmen bir laf daha sokuşturmak telaşı ile “Sivas''ta Madımak otelinin altından kebapçıyı kaldıramayan iktidar, Muhsin Ertuğrul sahnesinin yıkılmasını engellemedi.” dedi. Sivas olayının bu iktidar ile ne ilişkisi var sorusu ile kalakaldım.

Eee koskoca ünlü yazar yanlış mı biliyor! 12 Mart olaylarını yazmış, kitapları toplatılmış-imha edilmiş; kimi müstehcen, kimi siyasi sakıncalı bulunarak.12 Mart sonrası Ecevit iktidarı için bile “güzel konuşan bir liderimiz var ama haksızlıklar, mutsuzluklar değişmiyor (Yarın Yarın)” diye yazabilmiş birisi, sıradan birisi değil-di!

Hafızama güvenmeyerek olayların olduğu 1993 yılı ile ilgili bir araştırma yaptım. 1993 yılının önemli başlıkları karşısında ise dehşete düştüm.

17 Ocak - Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis''in bindiği askeri uçak Ankara yakınlarında düştü. Helikopterde bulunanlardan kurtulan olmadı.

24 Ocak, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu, Ankara''daki evinin önünde bulunan arabasına konan bomba ile öldürüldü.

5 Şubat, Anavatan milletvekili Adnan Kahveci şüpheli bir trafik kazasında öldü.

17 Nisan, Turgut Özal''ın kalp krizi teşhisi ile vefatı açıklandı.

16 Mayıs, Süleyman Demirel, 9. Cumhurbaşkanı seçildi.

24 Mayıs, Bingöl-Elazığ karayolunda PKK, 33 silahsız askeri kurşuna dizdi.

25 Haziran, Tansu Çiller hükümet kurdu. SHP başkanı Erdal İnönü, Başbakan Yardımcısı oldu.

2 Temmuz, Sivas Madımak Olayı. Madımak otelinde 37 kişi can verdi. Sivas davası İstiklâl Mahkemeleri sonrasında en fazla idam cezasının verildiği ilk davadır. 33 sanık idama mahkûm oldu. Dava AİHM''de, konu ile ilgili bilgiler ise hala karanlık.

Bu meselenin bugünkü iktidar ile en ufak bir bağlantısını ben bulamadım. Tam aksine bugün iktidara yönelik harekâtı yapan guruplar ile ilişkisine bakmak lazım. Çünkü, dönemin valisi Ahmet Karabilgin''in açıklamaları çok ilgi çekici. Olay üzerine dönemin Başbakanı Çiller''in, Başbakan Yardımcısı İnönü''nün açıklamalarını okumak için internette birkaç tuşa basmanız yeter. Ayrıca okuma zorluğu çekenler için Can Dündar''ın belgeseli de tavsiye edilebilir.

1993 yılı ile ilgili kronolojinin devamında da Almanya''da ki Türklere yönelik yangınlar, Aydın Doğan''ın Kanal D''yi kurması, Anayasa Mahkemesi''nin Halkın Emeği Partisi''ni (HEP) kapatması ve Ermeni İlkokullarında Ermenice dersi dışındaki bütün derslerin Türkçe yapılması zorunluluğu dikkat çeken başlıklarından.

Tarihi yaşarken insan birçok şeyin bütün resmini göremiyor. Yaşarken parçalardan bütüne gitmek zor. Ama geçmişe toplu olarak bakınca ortaya çıkan resim, servis edilen malzemelerin standart bir paket olduğunu ortaya koyuyor.

Her konuda bilgisizce ortaya konulan basit klişeler ve söylenceler ile suçlamacı bir tavrın kimseye faydası yok. “Oh lafımı söyledim sakinleştim” öz tatmini dışında!

16 yıl önce
Pınar Kür"e yakın tarih dersi
Yeni emekli kamu mühendisleri çok üzgün
Çetrefil bir mesele
Bende bu kuyruk, sende bu evlat acısı..
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?