|
Ankara saldırısının iki önemli hedefi
1 Kasım'da yeniden yapılacak seçimlere 20 gün kala Türkiye'de siyasi istikrarsızlık ve kaos yaratmak isteyen güç odaklarınca Ankara'da gerçekleştirilen terör eylemi, cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırılarından birine işaret ediyor. Bu menfur saldırıyı hangi terör örgütünün gerçekleştirdiği güvenlik güçleri ve olayı soruşturan savcı ordusu tarafından titiz bir şekilde inceleniyor. Olası şüpheliler listesinde Küresel Merkez'in taşeron terör örgütleri PKK-IŞİD -DHKP/C ile bu örgütlere istihbarat desteği sağlaması kuvvetle muhtemel Fethullahçı Terör Örgütü bulunuyor.

Ankara'da DİSK, KESK, TTB, Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin oluşturduğu Emek Platformu'nca gerçekleştirilen ''Emek barış demokrasi'' mitinginin toplanma yeri olan Tren Garı'nın önündeki kalabalık içinde ardı ardına iki canlı bombanın kendilerini patlatması sonrasında 95 kişi hayatını kaybederken yüzlerce kişi yaralanmıştı. Tren garının önündeki kavşakta yaşanan patlamanın ilki HDP'nin ikincisi de EMEP, SGDF ve ESP'li gençlerin de aralarında bulunduğu kortejlerin olduğu yerde gerçekleştirilmişti. 20 Temmuz, Suruç canlı bomba saldırısında da yaşamını yitiren 32 kişinin de SGDF ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) mensubu olmaları ilginç bir tesadüf doğrusu.

5 Haziran'da, Diyarbakır'da arka arkaya patlayan iki bomba ile Suruç katliamında kendini patlatan canlı bombanın ve Ankara'daki iki canlı bomba düzeneklerinin benzer olması, Suruç ve Ankara'da patlatılan üç canlı bomba saldırısında da demir bilyeler ile güçlendirilmiş TNT patlayıcı kullanıldığının anlaşılması bu üç eylemin de aynı terör örgütü tarafında gerçekleştirildiğinin açık işaretlerini veriyor.

Türkiye'nin küresel merkezin kontrolündeki uluslararası terör örgütlerince terör sarmalına alınmasına yönelik taktik ve stratejilerinin bir sonucu olarak Ankara'da ardı ardına Tren Garı kavşağında patlatılan iki canlı bomba saldırısının en önemli birinci hedefinin, Türkiye'nin dış politikalarını yönlendirmek amacı güttüğü açık şekilde görülebiliyor.

Türkiye, Kürt veya PKK koridorunun Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle, bu koridorun ve bu koridor üzerinde kurulması muhtemel tampon devlete karşı olduğunu, ABD ve NATO'ya yalnızca bildirmekle iktifa etmişti. Bu nedenle koridoru kapatma amacıyla ele geçirmeye çalışan IŞİD'ın, Cerablus, Mare ve Azaz bölgelerindeki hedefleri vurularak, Cizire ve Afrin kantonları arasındaki bölgenin IŞİD üzerinden hülle yöntemi ile PYD'nin eline geçmesi engellenmişti.

Türkiye'nin, PKK koridorunu engellemek amacıyla Pentagon'un, PKK veya Kürt koridoruna karşı, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde IŞİD'in kontrolündeki bölgeleri ile, bu hattın güneyindeki muhalif güçlerin elindeki bölgelerde terörden arındırılmış, uçuşa yasak güvenli bölge kurma faaliyetlerine ABD ve NATO'ya rağmen devam etmesi, PKK, DHKP/C, IŞİD ve FETÖ tarafından içte ve dışta terör sarmalına alınmaya çalışılmasının ''Kürt Koridorunun güvenliği'' için istikrarsızlık ve kaos yaratma amacına hizmet ettiği ise aşikar görünüyor

7 Haziran seçimleri öncesinde 5 Haziran'da Diyarbakır'da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın seçim mitinginde ardı ardına patlayan iki bomba HDP'ye barajı aştırırken birinci parti olmasına rağmen Ak Parti'yi iktidardan etmiş, çok kritik bir süreçte Türkiye'yi koalisyona mahkum etmişti.

Bu bağlamda, Ankara çifte canlı bomba saldırısında ikinci hedefin, 1 Kasım seçimleri öncesinde HDP'yi mağdur göstererek 7 Haziran'daki oy oranını koruması veya en azından barajı aşması sağlanmaya çalışılıyor. Son yapılan birçok kamuoyu araştırmasında HDP'nin PKK terör örgütü ile organik bağının olduğunun birçok olayda test edilerek anlaşılması, Türkiye partisi olduğuna yönelik psikolojik harekatın, PKK'nın vahşi terör eylemleri nedeniyle çökmesi, HDP'yi süratle baraj altına çekerken Ak Partinin tek başına iktidar olacak şekilde oylarını arttırdığının birçok kamuoyu şirketinin araştırmalarında ortaya çıkması 1 Kasım seçimlerini manüple etmek isteyen küresel merkezi ve Türkiye uzantılarını bir hayli tedirgin etmiş görünüyor. Bu nedenle HDP ve arka bahçesi ESP'yi hedef alan provokatif terör saldırılarının arkasında güvenlik güçleri ve Ak Parti ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olduğuna yönelik asparagas iddialar bir algı operasyonu olarak Türkiye düşmanı iç ve dış medya ile birlikte dillendirilmeye devam ediyor.

Bu şer güçlerin bu kez 1 Kasım'da başarılı olmaları mümkün görünmüyor. Türkiye'de seçmenin bu kez 7 Haziran'da 'istikrara' oy vereceği, Türkiye'nin birlik ve beraberliğini kardeşliğini bozmak isteyen bu amaçla küresel güçlerin ve Batı'nın taşeronu PKK terör örgütünün legal uzantısı HDP'yi sandığa gömeceği çok güçlü bir ihtimal olarak gözüküyor.
#pkk
#hdp
#seçimler
8 yıl önce
default-profile-img
Ankara saldırısının iki önemli hedefi
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..