|
İstihbarat zafiyeti (2) - Felaket tellalları –
Diyarbakır'da ardı ardına patlatılan iki bomba ve Suruç canlı bomba saldırısı, IŞİD üzerinden Türkiye'yi de suçlamak amacına hizmet eden, küresel merkezin dizayn ettiği ve kurguladığı küresel terör eylemleridir. Diyarbakır saldırısı, güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri tarafından saldırıdan bir gün sonra dış ayağı ile birlikte deşifre edilmesine rağmen kamuoyuna yeterince duyurulamamıştı. Keza Suruç saldırısı ile Diyarbakır saldırısını planlayan IŞİD militanının küresel ayağı da deşifre edilmesine rağmen, eylem engellenemediği için, küresel terörün hedeflediği ve yarattığı algı dalgaları başarıya ulaşmış, bölücü terör örgütü, Suruç saldırısını bahane ederek çözüm sürecini bozmuş ve ülkenin yeniden çatışma ortamına girilmesine neden olmuştu. Bu nedenle, manipülatif ve provokatif küresel saldırıların önceden istihbar edilip önlenmesi, küresel kurgu ve psikolojik harekatların boşa çıkarılması açısından ayrı bir önem taşımaktadır.

Yaptığım araştırmalarda, istihbarat birimlerimiz bana göre her iki saldırıyı da bombalar patlatılmadan önce önleyebilecek kabiliyet ve reflekse sahip görünmektedirler. Neden önlenemediği konusunda ciddi bir araştırma ve özeleştiri için olayın çok iyi irdelenmesi bilhassa Diyarbakır saldırısında patlatılan bombaların neden tespit edilemediğinin ortaya çıkarılması gerektiği kanaatindeyim.

Türkiye'nin, Kuzey Suriye'de, PKK Koridoruna engel olması, ABD ve NATO'ya rağmen Suriye toprakları içinde ''güvenli bölge''kurma konusundaki kararlı duruşu karşısında, küresel merkezin koordinesinde topyekun faaliyete geçirilen terör örgütleri (PKK/PYD, IŞİD, DHKP/C,TİKKO, TKPML, FETÖ ) Türkiye'yi içe kapatarak yeni bir terör sarmalı içine almaya çalışıyorlar. Ancak Ankara gerek yurt içinde gerekse Suriye'de terör örgütlerine karşı başarılı bir mücadele veriyor. Özellikle, etkin istihbarat raporları milli ve yerli savaş araç ve gereçlerinin kullanılması suretiyle, PKK'ya ağır darbe vurulması içte ve dışta terörü destekleyen odaklar ile HDP ve Kandil'i oldukça endişeye sevk etmiş görünüyor.

PKK ve HDP, Türkiye'nin Kandil'e yaptığı hava operasyonlarında terör örgütünün ağır zayiat vermesi, finans kaynaklarının durma noktasına gelmesi ve kesilmesi nedeniyle ''ateşkes'' istiyor. Bu amaçla PKK/HDP yıllardan bu yana PKK'ya her türlü desteği veren küresel merkez ve bazı Batılı ülkelerin aracılığıyla ateşkes arayışlarına başlamış görünüyor. İstihbarat kaynaklarımız ise son dönemde teröre karşı yapılan başarılı mücadelenin PKK'nın belini kırdığı, örgütün toparlanmak için taktiksel olarak ateşkes istediğini belirtiyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ''silahları bırakıp gömmedikleri sürece bir tek PKK'lı kalana kadar terörle mücadelemiz sürecek'' açıklaması devletin bu kez ayrılıkçı terörün bitirilmesi konusundaki kararlığını ortaya koyması açısından önemli görünüyor.

Türkiye'de 1 Kasım'da yeniden yapılacak seçimler de, Ak-Parti'nin tek başına iktidar olması kuvvetle muhtemel görünüyor. Bu nedenle, Ak-Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek, Türkiye'yi yeniden koalisyon süreçlerine mahkum ederek, istikrarsızlık ve kaos yaratmak amacıyla ''seçim güvenliğinin'' sağlanamayacağına yönelik psikolojik harekat söylemleri, şer cephenin "felaket tellalları''tarafından dillendirilmeye başlandı bile.

Bu kesimlere göre ''Türkiye'de iç savaş var. PKK kırsal alanda ve şehirlerde terörü tırmandıracak. Türkiye'de darbe şartları oluştu. Bu şartlarda ülkede seçim yapılamaz, güvenlik gerekçesiyle, 1 Kasım seçimleri iptal edilebilir.'' Minvalinde sayısız asparagas iddialar ile devleti ve iktidarı acz içinde göstermeye yönelik algı operasyonları ile seçmen 1 Kasım seçimleri öncesinde iktidar aleyhinde yönlendirilmeye çalışılıyor.

Oysa, Başbakan Davutoğlu Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye topraklarında DAEŞ ve PKK kamplarına yönelik gerçekleştirdiği hava harekatları sonrasında yaptığı açıklamalarda''3 terör örgütü birden harekete geçirilmiştir. Yurtdışındaki çevrelere sesleniyorum. Türkiye'nin dostluğu güçlüdür. Tahammülümüzün sınırlarını kimse zorlamamalıdır. Dost ve müttefiklerimiz bir kez daha Türkiye'nin gücünden emin olmuşlardır. Türkiye'ye hasmani düşünceleri olanlar da anlamışlardır'' demişti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olarak, TC Başbakanı Suriye ve yurt içinden eş zamanlı olarak başlatılan terör saldırılarının arkasındaki dış güçleri ve Türkiye'deki uzantılarını hedef alarak terörü azmettiren ülkeleri diplomasi dışında açıkça ikaz etmişti.

Ayrıca parti menfaatlerini ülke menfaatleri önüne koyan, CHP ve MHP, Anayasa gereği kurulması gereken seçim hükümetine partilerinden üye vermeyeceğini açıklayarak Ak Parti'yi bölücü terör örgütü ile organik ilişki içinde olan HDP ile seçim hükümeti kurmaya mahkum ederek millet nezdinde etkisizleştirmek istemişlerdi. Ancak devlet aklı, geçici Bakanlar Kurulu'nun seçiminde, Türkiye'yi istikrarsızlık ve kaosa sürüklemesi muhtemel bu oyunu bozarak ''Türkiye'den her görüş parti ve ideolojinin, geniş kitlelerin temsil edildiği bir kabine'' kurulmasını sağlamıştı.

Üst aklın, Türkiye'ye yönelik örtülü ve açık psikolojik harp ve algı operasyonlarına karşı, "TC. Devlet Aklı'' küresel saldırıları berhava edecek, karşı operasyonları başarılı bir şekilde uygulamaya devam ediyor.
#PKK
#ABD
#NATO
9 yıl önce
İstihbarat zafiyeti (2) - Felaket tellalları –
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler