|
Mustafa Kemal’in Musul-Kerkük seferi nasıl engellendi?
Musul ve Kerkük’ün, Türk Devleti ve milleti ile olan tarihsel ve etnik bağları ve stratejik konumu nedeniyle önemini Mustafa Kemal birçok konuşmasında vurgulamıştı. Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan ancak İngiltere’nin müdahalesi nedeniyle Türkiye topraklarından ayrılan Musul ve Kerkük Atatürk’ün tekrar geri almak istediği yerler arasında bulunuyordu. Lozan Antlaşması’nda bir karara bağlanamayan, Musul-Kerkük sorunu, 19 Mayıs 1924 tarihinde İstanbul’da yapılan Haliç Konferansı’nda da sonuca ulaşamadı. Bunun üzerine sorun Milletler Cemiyeti'ne taşındı. Ancak Cemiyet’ten Musul’un Irak’ta Kürtler ve manda yönetimine(İngiltere) bırakılması kararı çıktı. Türkiye bu kararı tanımadığını açıkladı. Bir görüşe göre
Musul ve Kerkük için İngilizler’le savaşmayı göze alan Atatürk, ordu komutanlarının görevlerinden istifa etmesi nedeniyle, engellenir.
Ancak Atatürk, “Savaşa hazır bulundurmaya zorunlu oldukları ordularını başsız bırakıp, daha önce sevmediklerini söyledikleri siyasal alana koştular” sözleri ile bu girişime tepkisini gösterir. Diğer bir görüş ise ‘Ulusal Bağımsızlık’ Savaşı’ndan başarıyla çıkmış Türkiye Cumhuriyeti, askerî ve ekonomik yetersizliği nedeniyle bölge için bir savaşı göze alamamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1920 yılında Misak-ı Milli sınırlarını çizen konuşmasından beş yıl sonra yazılmış olduğu anlaşılan mektubunda da Atatürk, Musul, Süleymaniye ve Kerkük’ün Türk vatanının bir parçası olduğu inancını ve yakın bir gelecekte kurtularak anayurda katılacağı ümidini muhafaza etmekte ve tekrarlamaktadır. Atatürk’ün vasiyeti sayılan bu mektubun yanısıra Mustafa Kemal’in İsmet İnönü’ye şifahen aktardığı vasiyetinde ise ’‘Musul, Kerkük ve Süleymaniye için Lozan’da gereğini yapamadık. Tedbir alınmazsa bu bölge Türkiye’nin başına her zaman problem olacaktır. Türkiye’nin bu problemi çözmesi lazımdır’’ dediği İnönü tarafından Ecevit’e aktarılmıştır.

Özal’ın Musul-Kerkük’ girme projesini kimler engelledi?

1’inci Körfez Krizinde ABD ve BM Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e girmesine görünürde karşı değildi. Bizzat Baba Bush Özal’a "Kerkük sizin hakkınız" demişti. Beyaz Saray’daki görüşmeden sonra Türkiye’ye dönen Özal, TSK’nın Musul ve Kerkük’e yönelik bir harekât planı ile ilgili çalışmalarını tamamlayarak konuyu MGK’ya taşımıştı. Ancak başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere devletin belli başlı kurumları Özal’ın planına karşı çıktılar. Sivil toplum kuruluşları da bu “koro”ya katıldı. Turgut Özal’ın, Kuzey Irak’la ilgili çıkışına tepki kısa sürede öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, Cumhurbaşkanı’na adeta dış destekli psikolojik savaş açılmıştı! Hatta Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay istifa etmişti. 1990 yılında Köşk'te yapılan zirvede Kemal Yamak Paşa ve ekibinin Özal’ın bu fikrine destek çıktıklarını,
ancak Kenan Evren ve ‘NATO’cu askeri grup’un karşı çıkarak planı engellemeye çalıştıkları anlaşılmıştı.

Ahmet Özal, ise bazı televizyon kanallarına yaptığı açıklamalarda; ’’O dönemde asker irade gösterseydi Özal Musul ve Kerkük’e girecekti. Turgut Özal 'Körfez krizi eninde sonunda bitecek. Harp bittikten sonra Amerika, İngiltere ve Fransa ile birlikte Türkiye’nin masa başında olması için sahada olması gerek bu nedenle en azından 1 tabur askeri bölgeye göndermemiz gerekir' demişti. Meclis'te Anavatan hükümeti vardı. Ancak tezkere geçmediği için Türkiye masada olamamıştı. Rahmetli babam bana 'Bugün asker gönderme tezkeresini çıkaramadık. Bunun faturasını Türkiye 20 sene sonra çok ağır ödeyecek' demişti. Türkiye masa başında olsaydı terör ve IŞİD problemi kalmayacaktı, Türkmenler hatta Kürtlerin de hakları doğru korunabilecekti. O süreçte Mustafa Kemal’in vasiyetini yerine getirebilecek bir hareket imkanı Türkiye’ye tanınmıştı. Ancak bazı askerler ve siyasiler bunu anlamadılar ve Türkiye bugüne geldi.

2003 Tezkeresi için Tayyip Bey çok çalıştı. Tezkere çıksaydı Türkiye masa başında olacaktı. Söz hakkımız olacak, terör yok olacaktı. 1991’de yapılan hatalar tekrarlandığı için günümüzdeki sıkıntıları yaşıyoruz’’ demişti.

1 Mart 2003 tezkeresinin iktidara rağmen reddedilmesinde ordu içine sızmış FETÖ (Gladyo B) militanlarının rolü olduğu kesindir. Kanaatime göre PENTAGON ve CIA, Özal ve Erdoğan dönemlerinde Türkiye’nin Musul ve Kerkük üzerinde hak ve söz sahibi olmasını engelleyen psikolojik harp yöntemleriyle Türkiye’yi bölgeden dışlayıp, çeşitli ayak oyunlarıyla Türkiye’yi bölüp parçalayacak senaryolara imza atmaktadırlar. Bir taraftan Irak’a müdahale ederken diğer taraftan Türkiye’de tezkerenin reddi için Gladyo B’nin faaliyete sokulması, tezkere reddedildiği için stratejik ortak Türkiye’nin suçlanması tam da derin Amerika’ya özgü bir kumpas. Ne dersiniz?

#​Musul
#Kerkük
#Amerika
#Türkiye
#Irak
6 yıl önce
Mustafa Kemal’in Musul-Kerkük seferi nasıl engellendi?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset