|
Sabancı cinayetleri arkasındaki müthiş sır

20 yıl önce Sabancı cinayetleri faillerinden olduğu iddiasıyla aranan DHKP/C militanı İsmail Akkol ve 2013 yılında Ak Parti İstanbul binalarına saldırı düzenleyen beraberindeki kadın terörist Fadik Adıyaman Aydın'da polis tarafından kıskıvrak yakalanmışlardı. Teröristler ile birlikte metropollerde terör eylemlerinde kullanılacağı anlaşılan canlı bomba yeleği, suikast ve lav silahı ile birlikte çok miktarda bomba ve mühimmat ele geçirilmişti.



9 Ocak 1996 yılında, Sabancı Center'in 25. katında Özdemir Sabancı, Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe, iddialara göre DHKP/C'li teröristlerce, susturucu takılmış silahlarla öldürülmüşlerdi. Çok kısa bir süre içinde kanlı saldırının arkasındaki örgütün ve eylemi gerçekleştiren teröristlerin açık kimliklerinin tespit edilip açıklanması birçok terör uzmanına göre garip ve şüpheli bir durumdu. Rahmetli Mahir Kaynak da Sabancı Suikastı ile ilgili olarak ''Çok kısa bir sürede şüphelilerin kimliklerinin belirlenmesini ve açıklanmasını şüpheyle karşıladığını belirterek, binaya giren birçok kişinin içinden bunların katil olduğunu nasıl anlamışlardı. Anlatılanlar bir araştırmaya dayanmadan önceden hazırlanmış bir senaryo gibi görünüyor demişti. Ayrıca hedefteki kişi her yerde bulunabilecek bir kişi olmasına, sokakta rahatça hedef olabilmesine rağmen neden Türkiye'nin en iyi korunan binasında ve en önemli katında öldürülmüştü. O günlerde Sabancı Center'in Türkiye'nin en iyi korunan binası olduğu bilinmesine rağmen bina dışında çok kolay gerçekleştirilebilecek bir eylem yerine en zor alanı neden seçilmişti'' demişti.



Bilindiği gibi Sabancı Suikastı tetikçilerinden Mustafa Duyar cinayet sonrasında birkaç ay İstanbul'da saklanmış daha sonra örgüt tarafından Rodos, Yunanistan, Almanya ve Şam'a götürülmüştü. DHKP/C'ye katılmadan önce TİKB (Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği) örgütünün üyesiydi. Devletle ilişkili olduğu iddiasıyla bu örgütten atılmıştı. Mustafa Duyar, Şam'da Abdi İpekçi'yle ilgili belgesel izlerken orada cinayetin azmettiricisi olarak Yalçın Özbey'in fotoğrafını görmüştü. Sabancı Suikastı sonrası kaçtığı Almanya'da Özbey'in evine gelen kişi olduğunu anlamasıyla, Abdi İpekçi cinayetiyle, Sabancı cinayetinin aynı güçler tarafından işlendiğini düşünmüş ve öldürülme korkusuyla teslim olmaya karar vermişti.



Duyar aynı zamanda etkin pişmanlık yasasından da faydalanmak için Şam Büyükelçiliği'ne 22 Aralık 1996'da teslim olmuştu.31 Aralık 1996'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde verdiği ifadede Sabancı ve Görgün'ü kendisinin vurduğunu söyleyen Duyar, sekreter Nilgün Hasefe'yi ise Fehriye Erdal'ın öldürdüğünü, İsmail Akkol'un da gözcülük yaptığını söylerken daha sonra, DGM savcısına verdiği ifadede ise İsmail Akkol'un da sekreter Nilgün Hasefe'yi öldürdüğünü belirtmişti.



Mustafa Duyar'a Suriye'de yakalandıktan sonra getirildiği İstanbul'da yazılı ifadesi sonrasında olay yerinde cinayet tatbikatı yaptırılmıştı. Duyar, cezaevindeki koğuş arkadaşlarına binaya girdikten sonra suikast silahlarını temizlik firmasında görevli Fehriye Erdal'ın verdiğini söyledi. Yazılı ifadesinde ise “Silah ve susturucuları binaya girmeden bacaklarımıza sardık” dedi. İfadeleri çelişkilerle doluydu. Binaya hangi kapıdan girdiğini, 15 ve 25'inci kata kimlerle ve nasıl çıktıkları konusunda ifadeleri tutarsızdı. Duyar'ın 15'inci katta tuvalette suikast silahlarını bacaklarından çıkarıp susturucu taktıktan sonra bellerine koydukları beyanı tuvaletlerin yerini gösterememesi nedeniyle güvenilir değildi. Cinayetlerin işlendiği 25'inci kata, Akkol ve Fehriye Erdal ile birlikte çıktıkları yönündeki anlatımları güvenlik kameralarında üçünün birlikte olduğu bir görüntünün bulunamaması nedeniyle fos çıkmıştı.



Konuya açıklık getiren önemli bir açıklama ANAP eski milletvekili Eyüp Aşık tarafından yapılmıştı. Aşık'ın Susurluk Komisyonu'nda verdiği ifadeye göre cinayet sonrası kendisini arayan (Mustafa Duyar olduğunu tahmin ettiği) genç, ''binada 4 kişiydik ama ben silah kullanmadım beyanı sonrasında önemli iki bilgi daha vermişti. Olaydan 3 gün sonra birileri bizi öldürmeye çalıştı. Bize verilen silahları cinayetten sonra geri aldılar. Bana verilen Baretta marka silah, daha sonra Bucak'ın Susurluk'ta kaza yapan otomobilinden çıktı'' dediğini açıklamıştı.



Fehriye Erdal Susurluk kazasında ölen İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ tarafından Ulusal Temizlik Şirketi'ne oradan da Sabancı Center'a yerleştirilmişti. Şirket sahibi Kemal Aydoğan ve Kocadağ arasındaki ve Sabancı suikastı ile Susurluk çetesi arasındaki ilişkiler neden araştırılmamıştı? Duyar savcılara ve bazı gazetecilere Sabancı cinayetlerinin arkasındaki önemli ve müthiş bir sırrı açıklayacağı yönündeki beyanları sonrasında Afyon Cezaevi'nde Karagümrük çetesi tarafından başına sıkılan tek kurşunla infaz edilmişti. Mustafa Duyar bir tetikçi olarak kendisini ortadan kaldıran derin gücü neden bu kadar rahatsız etmişti. Bildiği önemli sır bu eylemi DHKP/C'nin yapmadığı halde neden ''örtme'' görevi üstlendiği konusu muydu? Üstelik Mustafa Duyar'ı infaz eden Karagümrük çetesi elebaşları Nuri ve Vedat Ergin'in, Uşak Cezaevi'nde başka bir mafya grubu tarafından infaz edilmek istenmesi üzerine Karagümrük çetesi Uşak Cezaevi'nde çıkardığı isyanda kendilerini infaz etmek isteyen mafya grubunun birçok elemanını öldürmüşlerdi. (Devam edeceğiz)




#Sabancı cinayetleri
#DHKP/C
#İsmail Akkol
8 yıl önce
Sabancı cinayetleri arkasındaki müthiş sır
Türkiye kendi mottosunu ortaya koymalı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?