|
Trump savaş suçlusu Esed’i
17 Aralık 2010 tarihinde Tunuslu Muhammed Buazizi'nin kendisini yakması ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da başlayan 'Arap Baharı' ismiyle anılan halk hareketleri bir domino etkisi göstererek Tunus, Libya ve Mısır'ı etkilemişti. İç dinamiklerin yanısıra dış dinamiklerin de etkili olduğu, analistlerce kabul edilen süreçte Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde Muammer Kaddafi, Hüsnü Mübarek gibi değişmez” görülen siyasi figürler değişmiş ve rejimler yıkılmıştı. 15 Mart 2011yılında Suriye'de başlayan olaylar ülkede büyük bir yıkıma yol açarken Beşar Esed ve Baas Partisi çoluk çocuk demeden kendi halkına karşı yaptığı kimyasal ve konvansiyonel saldırı ve katliamlarla günümüze kadar iktidarını korumayı başarmıştı. Tabii ki bu başarıda(!!!) başta Putin, Obama, BM, NATO ve bazı AB ülkelerinin ESED'e verdikleri desteğin önemi yadsınamaz boyutlardaydı. Çünkü bu yetkililer SAVAŞ SUÇLUSU kategorisindeki ESED ile ilgili olarak kırmızı çizgilerini ve uluslar arası hukuk kurallarını gözardı ederek, 21 yüzyıl kasabı veya katilini bırakın cezalandırmayı en ufak bir yaptırım dahi uygulamamışlardı. Bu nedenle en az 'Katil ESED' kadar suçluydular. ESED'in kimyasal silah saldırılarının sayısı 100'lerle ifade ediliyor. Bebek çocuk ve kadınlar başta olmak üzere binlerce sivili mezhepsel farklılıklar nedeniyle kimyasal silahlarla varil bombalarıyla ve işkencelerle(Kod Sezar'ın itiraf ve resimlerle belgelediği 11 bin insanın işkencelerle öldürülmesi) katleden zalim ve acımasız insanlıktan nasibini almamış bu alçağa çeşitli nedenlerle göz yumarak onun cinayetlerine ortak olan görevlerini ve hukuki işlemleri gerçekleştirmeyen tüm yetkililerin de 'Uluslar arası Ceza Mahkemesinde(UCM) yargılanması gerekir.

Eğer Trump İnsanlığa karşı suç işleyen bu yetkilileri ve savaş suçlusu ESED'i UCM önüne çıkarıp yargılanmalarını sağlayamaz ve ''Suriye'nin geleceğinde ESED'in yeri olmadığına yönelik tedbirleri Obama gibi almaz veya alamazsa bir başka deyişle Rusya ve İran'ı bu konuda ikna etmez veya edemezse Suriye'ye kimyasal silah kullandığı için yapıldığı iddia edilen füze saldırıları havada kalır. Bu durum ise yeni göreve başlayan ABD Başkanlarının iç ve dış itibarlarını arttırma ve güçlendirmeye yönelik müesses nizamın yarattığı başarı hikayesine psikolojik harp yöntemine işaret eder. Tıpkı Obama döneminde El Kaide lideri Ladin'in saklandığı evde ölü ele geçirilmesine yönelik sahte bayrak operasyonuna dönüşür. Çünkü ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ve Pentagon'da istihbarat yetkililerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda; ''Rus yapımı Suriye uçaklarının Han Seyhun kimyasal silah saldırısında tespit edilen radar izleriyle ilgili grafik paylaşılmıştı. Yüzlerce insanın yaralanmasına onlarca insanın ölümüne neden olan kimyasal saldırıların Şaryat hava üssünden kalkan uçaklarla gerçekleştirildiği kesin olarak ifade edilmişti. Rus makamlarının muhaliflerin kimyasal silah ürettiklveri bir tesisin vurulması iddialarına da değinen yetkili, basın ile paylaştığı havadan çekilmiş bir fotoğrafta vurulan yerin bir bina olmadığını, bombanın bir caddenin ortasına bırakıldıklarını da tespit ettiklerini söylemişti. Şaryat Hava üssünün vurulacağı bilgisinin Rusya'ya iletildiği de önemli bir bilgiydi. En önemli açıklama ise Rusya'nın hava savunma sistemlerinin füzeleri durdurabileceğine yönelikti. Rusların neden söz konusu sistemleri devreye sokmadıkları yönünde sorular ise cevapsız kalmıştı.'' Rus yetkililer, Amerikalıların verdiği füze saldırısı bilgisini Rejim ile paylaşmışlar mıydı? Bu bilinmez ama Rejimin resmi haber ajansı Sana ordu yetkililerine dayanarak verdiği bilgi de Şaryat Hava Üssü'ne yönelik füze saldırısının bilindiğini bu nedenle üssün boşaltıldığı iddia edilmişti. Bu açıklama ile Rejim kendilerini Rusların uyardığını neden açık ediyordu? Bu açıklama Rusya'nın neden hava savunma sistemlerini çalıştırmadığının da işaretlerini mi veriyordu? 2013 yılında rejim tarafından gerçekleştirilen Guta kimyasal saldırısında 1500 kişi katledilmişti. Suriye'ye ciddi bir yaptırım uygulanması gündemde iken Rusya araya girmiş rejim bütün kimyasal silah stokları ve üretimi durdurduğu yalanı ile herkesi aldatmıştı. Rejim 2013 Guta saldırısı sonrasında da kendi halkına yüzlerce kez kimyasal saldırıda bulunmuştu. Bu nedenle Putin Suriye rejimini sırtında büyük bir yük ve risk olarak görmüş olabilir. Esed yönetimindeki rejim kimyasal saldırı manyağı haline gelmiş olduğundan elindeki stoklar ve üretim merkezleri bir an önce yok edilmelidir. ESED süratle enterne edilmeli ve yargı önüne çıkarılmalıdır. Bu görev kendisini dünya jandarması olduğuna yönelik davranış ve yönetim biçimi sergileyen başta TRUMP olmak üzere Kimyasal silahlar sözleşmesine göre kimyasal silahların yasaklanması örgütüne aittir.


Eğer ESED ile ilgili geçmişte olduğu gibi günümüzde de hakkında 'savaş suçu' nedeniyle bir işlem yapılmazsa hatta görevine devamı sağlanacak olursa bu açık bir şekilde Rusya- Amerika ve Batı arasındaki gizli bir protokole, başta Suriye ve Irak olmak üzere Türkiye'nin de içinde olduğu birçok devletin bölünüp parçalanmasına yönelik 2'nci Sykes –Picot'un devrede olduğuna işaret eder.




#Donald Trump
#Esed rejimi
#NATO
7 yıl önce
Trump savaş suçlusu Esed’i
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler